|ek bölüm #2|

1.2K 205 50
                                    

(yine yayımlamayı unutmuşum)

part 1

takahiro hanamaki kendiniyaşıtlarından farklı hissederdi. aslında onun gibi hisseden insanlar olduğuna emindi ama çevresinde kendi kafasında biriyle karşılaşamamıştı.

daha on beş yaşındaydı ve diğerlerinden farklı hissediyor, bunu bir şekilde kanıtlamak istiyordu. ona göre biri ona baktığında bunu hemen anlamalıydı. bu hissi tanımlayamıyor, kimseyle paylaşamıyordu. nedenini de anlamıyordu. okulunun rehberlik servisine uğradığında öğretmen onu umursamamış, garip hissetmesini ergenliğine bağlamıştı. sene başında rehber öğretmenleri "bana her şeyi anlatabilirsiniz." demişti ama davranışlarıyla söylediği bu şey kesinlikle uyuşmuyordu.

takahiro gittikçe kötüye gidiyordu. sınıfındakilerle takılmak istiyor ama kafası hiçbiriyle uyuşmuyordu. onların sohbetlerinden sıkılıyordu. eskiden oldukça özgüvenli olan bu çocuk zamanla özgüvenini kaybediyordu. ne ailesi ne de okulundakiler bunu fark edemiyordu. birkaç sene öncesine kadar insanların düşündüklerini takmazken şimdi derste herkese karşı kitabındaki metni bile okumakta zorlanıyordu.

yalnız kalmaktan korkan biriydi takahiro, ona rağmen yalnızdı. en çok korktuğu şey gelmişti başına. o sene onun için cehennem gibiydi. bir an önce tatilin gelmesini istiyordu.

tatil boyu bir sürü kitap okumuştu. okumasının tek bir amacı vardı, özgüvenini geliştirmek. okuduğu kişisel gelişim kitaplarındakileri uygulamaya çalışsa da başaramıyordu. ailesi, takahiro'nun çok fazla kişisel gelişim kitabı almasını garipsemiyordu. çünkü çoğu zaman çalışıyorlardı ve oğullarına pek vakit ayıramıyorlardı. takahiro zaten onları suçlamıyordu, tek suçladığı kendisiydi.

16 yaşını bitirmek üzereyken yakın zamanda izlediği bir filmden etkilenmişti. saçlarını baş karakterinki gibi yaptı, boyattı. pembe gibi ilgi çekici ve hoş bir rengi seçti. ertesi gün okulda uzun zamandır ilk defa ilgi çekti ve bu hoşuna gitti. nedense özgüveninin arttığını hissediyordu. insanlar ona yeni stilini beğendiğini söylediğinde hepsine çekinmeden teşekkür etti.

saçını boyattıktan sonra yakın zamanda sosyal medyada gördüğü bir dövme sayfasının dükkanını ziyaret etti. her şey çok çabuk gelişmişti, o ana kadar dövme yaptırmak hakkında bir şey düşünmemişti ama bunu deli gibi istemeye başlamıştı.

dövmecide tek başına kasada oturan kalın kaşlı, uzun boylu ve siyah saçlı bir adam telefonuyla ilgileniyordu. takahiro için çekici olan adam gelen kişiye baktı ve umursamaz bir ses tonuyla "on sekiz yaşından küçüklere dövme yapmıyorum." dedi. takahiro ne diyeceğini bilemedi. adamın boynunda ve  kollarındaki  dövmeleri gördükçe buna özeniyordu. cevap vermeyince dövmeci ona tekrar baktı, bu sefer tamamıyla süzmüştü onu. "ben on yedi yaşındayım," takahiro kısık bir sesle konuştu. issei ondan iki yaş büyüktü sadece.

"o zaman bir sene sonra gel."

tam çıkacakken issei ona seslendi. "ağlayıp sızlamayacağına söz verirsen sana ayrıcalık tanıyabilirim." takahiro, o dövmecinin hayatını bütünüyle değiştirecek ve özgüvenini geri kazanmasını sağlayacak adam olacağını tahmin edemezdi.

glowing eyes ⎯ iwaoiWhere stories live. Discover now