|19|

1.1K 213 116
                                    

başka kitap okuyabileceğim yer yokmuş gibi salonda, annemle ve kocasıyla oturuyordum. onlar bundan gayet memnundu; geçen gün sinirlenip evden çıktığım için pişman olduğumu, bu yüzden onlarla takıldığımı düşünüyorlardı muhtemelen.

annem her zamanki gibi haberleri izliyordu, bu mesleğiyle ilgili de olabilirdi ama haberleri izlemek onun için bir rutin hâline gelmişti.

yaptığım şeyden kesinlikle pişmanlık duymuyordum. pişmanlığın dışında mutlu, üzgün ya da sinirli değildim. hissettiğim tek şey, endişeydi.

kitap okuyor olsam da bir kulağım televizyondaydı ve çıkacağından emin olduğum haberi bekliyordum. bununla ilgili bir şeyler duyduğumda hemen televizyona baktım ve yanımda duran kaseden bir avuç patlamış mısır aldım.

"dün gece, 17 yaşındaki bir genç evinin havuzunda boğularak öldü."

bu cümleyi duymadan önce haberi duyduğumda ne tür bir tepki vereceğimi defalarca düşünmüştüm. ama tek tepkim, sesli bir şekilde "yazık olmuş," dememdi. küçükken anneme ufak yalanlar söylerdim. "o çikolatayı ben yemedim." gibi masum, yalan olduğu belli olan şeylerdi. kalbim hızlı hızlı atardı, gözlerimi kaçırırdım. çoğu insanın yaptığı gibi ben de parmaklarımla oynardım. ama şimdi, birini öldürmüştüm ve bunu belli etmiyordum.

"kısa bir süre önce de 17 yaşında bir çocuk ölmüştü, değil mi?" benim gibi yapıp patlamış mısırı avuçladı hâlâ kendisine alışamadığım adam.

"acaba bunları yapan belirli bir insan mı var?" annem, davanın çözülmüş olduğunu sanıyordu hâlâ. takahiro'nun ses kaydını duyanlardan biri değildi belli ki.

"bence intihardır. bu zamanın çocukları çok depresif." bana ufak, imalı bir bakış attı. ona cevap vermedim, bunu dün geceden önce söylemiş olsaydı düzgün konuşmasını söyler, onunla tartışırdım. ama bunu yapacak hâlim yoktu. sinirlenmemiştim bile.

odama girip boş defterlerimden birini çıkardım. defteri ararken düşündüğüm tek şey o çocuktu. hâlâ insan olan yanım, yanlış yaptığımı söylüyordu. diğer yanım ise onun söylediklerini bana hatırlatıyordu. onu öldürecek cesaretim olmadığını söylemişti. tooru'yu yeterince sevmediğimi, onun için böyle şeyler yapamayacağımı söylemişti. polise gitmeyi reddetmişti.

polis tarafından yakalanma olasılığım vardı. evin kapısından çıkmamıştım, arka bahçeden başka bir yol bulmuştum. beni o çocukla oraya gidip geri dönmediğimi gören insanlar mutlaka vardır ve bunu bildireceklerdir.

issei ve takahiro'ya ben gittikten sonra olanları sormayı istemiştim ama bana eskisi gibi bakacaklarını pek düşünmüyordum. onları aramaya utanmış olabilirdim.

deftere, tooru'nun fotoğrafını gördüğüm günden başlayarak her şeyi yazmaya başladım.

glowing eyes ⎯ iwaoiDär berättelser lever. Upptäck nu