ESKİ YARA

16.6K 1K 155
                                    

"Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması!"
-Nazım Hikmet

İçimde ki umut tohumlarını uyandığım gibi sulayıp, filizlenmesi için dua ediyordum. Umut etmekten vazgeçemezdim. Birgün savaşı çözmeyi umut ediyordum yani ikimizin ruh sağlığı için bu gerekliydi.
Savaş uyumak için odaya dönmemişti tabi bende sabaha kadar uyuyamamıştım. Ne kadar kavgayı ben çıkarmamış olsam da sırtımda ki yük bana rahat vermiyordu. Dünyanın sonu gelse suçlusu benmişim gibi muamele göreceğim bir gerçekti..!

Saat 6 gibi kalkıp akşam için giyeceğim elbiseyi ve ayakkabıyı seçip koltuğun üstüne koydum. Üstüme mavi kot ve mavi gömlek giyerek saçlarımı açık bıraktım. Aynada son defa kendimi incelerken, iyi olduğuma kanaat getirip sessizce kapıyı açıp aşağıya mutfağa indim.

Kendime kahve hazırlamaya koyulurken, aniden gelen ayak sesiyle arkamı döndüm. Savaşı karşımda görünce baya şaşırdım. Üstünde ki gömlek ve pantolon kırışmış saçları dağılmıştı. Gözlerinden uykusuz olduğu belliydi.
Bana ettiği laflara rağmen bu haline acımıştım. Daha fazla bakmayı kesip, kaynayan suyu bardağa boşaltıp kahvemi hazırladım. Savaşın her sabah kahve içtiğini hatırlayınca tekrar arkamı dönüp bakışlarımı yüzüne çevirdim.

- Sende kahve istermisin?

Savaş sorduğum soruya biraz şaşırmış gibi dururken, sadece başını sallamakla yetindi.

Arkamı dönüp dolaptan bir kupa çıkartıp kahveyi koyup üstüne suyu boşaltıp karıştırdım. Kupayı alıp savaşa uzatırken, en azından bir teşekkür edebileceğini umut etmiştim. Sessizce elimden kupayı alıp mutfağı terketti.

İçimden savaşa saydırmaya başlarken, bu kadar odun biri olması yüzünden resmen onu boğmak istiyordum. Bende daha fazla mutfakta durmayı bırakıp odaya çıktım. Savaşın odada olmadığını görünce başka bir odada kaldığına kanaat getirmiştim.

Nasıl istiyorsa öyle davranmakta özgürdü, bana bulaşmadığı sürece sorun yoktu yani.
Saat 8 gibi savaş odaya gelip üstünü değiştirip kahvaltı yapmadan evden çıkıp gitmişti. Savaş olmadan sofraya oturmam şehmuz ağanın hoşuna pek gitmemiş, hatta laf atmayıda ihmal etmemişti. Neymiş efendim 1 ay içinde kocamı evden soğutmuşum. Oda yetmezmiş gibi neden hala bebek haberinin gelmediğini soruyordu.

Adam resmen manyaktı. Zeliha hanım her seferinde bana tebessüm edip destek olmaya çalışırken, şehmuz ağaya karşı çıkmaya cesareti olmadığını biliyordum.

Zaten benim yüzümden şehmuz ağayla aralarının bozulmasını istemiyordum.

Akşama doğru teyzeme gitmek için giyinip hazırlanmıştım. Tabi gitmeden zeliha hanıma haber vermek isteyip üstüme kabanımı geçirip odadan çıktım. Terasta ayşeyi görünce elimle durdurdum.

- Ayşe zeliha hanım nerde?

- Savaş ağamla üst kattaki çalışma odasında oturuyorlardı.

Savaşın ne ara eve geldiğini bilmezken, bu konuya kafa yormayı bırakıp üst kata çıktım. Çalışma odasının kapısını çalmaya hazırlanırken, içerden gelen savaşın öfkeli sesiyle ne konuştuklarını dinlemeye karar verdim, çünkü; konunun ne olduğunu cidden merak ediyordum.

SEN UYURKEN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin