YENİ BİR SAYFA

16K 973 212
                                    

  Hadi bir çağrı yap kendine!
"Güzel günler geliyor!" diye...

Yerim o kadar rahattı ki hiç kalkasım yoktu, yüzüme vuran ışıkla gözümü iyice yummaya çalışıp yüzümü yastığa gömmeye kalkışırken; her zamankinin aksine yastığın çok sert olmasıyla yüzüm asıldı.

Burnuma dolan erkeksi kokuyla şu an tam olarak nerde olduğum ve yastık niyetine savaşın göğsüne gömüldüğüm gerçeğiyle gözlerim yuvalarından çıkmak istercesine kocaman açılmıştı.

Savaşın kollarının arasında ona sarılmış bir vaziyette bulunan halimle nefesim kesildi. En azından savaş uyuyordu, bu salak halimi görmesi çok kötü olurdu.

    Mışıl mışıl uyuyan savaşın yüzünü incelerken, bir kez daha bu muhteşem adama tutulmakta ne kadar haklı olduğumu anladım.

Her hali insanı başka alemlere götürüyordu.

Bir an elimi yüzüne götürürken, savaşın uyanma ihtimaliyle korkup, dokunma iç güdüme karşı koydum.   

    Vücudumu basan sıcaktan kurtulmak amacıyla savaşın belime sarılı elini yavaşça açıp, yataktan doğruldum.
Derin bir nefes verirken, aniden yatağa çekilmemle birlikte savaşla burun buruna gelmem uzun sürmemişti.

Anın etkisiyle nefesimi tutarken, savaşla bu kadar yakın olmanın yarattığı etkiyle kalbim yerinden çıkarcasına atmaya başlamıştı. Savaşın bakışları gözlerim ve dudaklarım arasında mekik dokurken, benimde bakışlarım savaşın dudaklarına kaydı.
  Cidden şu an içimde oluşan duygulara bir anlam vermekte güçlük çekiyordum. Bakışlarımı dudağından çekerken, savaşa yakalanmanın verdiği etkiyle yüzümü alev almaya başlamıştı.

- be-ben ka-kalk-sam iyi olur.

- neden? Daha erken.

Aklıma ilk geleni söylerken, en masum bakışımı sunmuştum.

- çişim geldi.

Savaşın kahkahasıyla birlikte kurduğum cümlenin ne kadar utanç verici olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Nasıl kendimi bu kadar rezil etmeyi beceriyordum? Ciddi anlamda kendi aklımdan şüphe etmeye başlamıştım. Savaşın göğsüne başımı gömerek konuştum.

- lütfen gülme şöyle!

Sesim buğulu çıkarken, savaşın gülmesi kesilmişti. Başımı hafifçe kaldırırken, savaşla göz göze geldik. Neden bu kadar farklı bakıyordu? İlk zamanlar da ki öfkeli bakışlardan eser yoktu.
Savaş gözümün önüne gelen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırırken, vücuduma temas ettiği her an ateşlerin içine düşünüyordum.

- Neden bu kadar güzelsin?

Beklemediğim soru karşısında nefesini tutarken, nasıl bir cevap vermem gerektiğini bilmiyordum.

- Gerçekten güzel miyim?

Sorduğum soruya pişman olmuştum. Klişe soruları sormak bana yakışmıyordu! aklımdan geçen ilk şeyi söyleme huyuma saydırıyorum.

- söz olsun diye güzel diyorum sana..

Savaşın sözleriyle kaşlarım çatılırken, aslında beni güzel bulmadığını düşünüp yüzüm asıldı. Benim aksime onun yüzünde gülümseme oluşurken, elini yanağıma koyup hafifçe okşadı.

- yoksa yüzün, güzelden de güzel.

Sözünü tamamladığı an asılı yüzüm düzelirken, tek bir sözüyle beni üzmeyi ve mutlu etmeyi başaran adama tekrar tekrar hayran kaldım.

SEN UYURKEN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin