2. Bölüm Tavşan

693 57 29
                                    

"Uzak dur ondan!" Suho'nun sinirle bağırması ile irkilmiştim. Vampir çocuk geriye çekildi ve sert bakışlarını Suho'ya gönderdi. Taemin'in kolumdan tutup beni geriye çekmesiyle kendime gelebilmiştim.

İki tarafın lideri arasında takas yapılıyordu. Karşı tarafın Prensine (liderine) gözüm takıldı, inceledim. Gamzeli yanakları ile şirin gözüküyordu, yüzü aynı bir koyunu anımsatıyordu. Bir vampir için fazlası ile sevimliydi. Lider olmasını hesaba katmıyordum bile. Dün geceki sert bakışlı vampir çocuk ile tekrardan göz göze geldim. Bakışları katı, soğuk ve ürkütücüydü. Dünkü davranışından sonra bipolar olduğunu düşünüyordum. "Dönüyoruz çocuklar!"Suho'nun uyarısı ile grubu takip ederek oradan uzaklaştım.

###

Vampir olmaktan hoşlanıyordum, kurallara uymayanlara karşı ise ayrı bir nefretim vardı. Yine de kurallara uyan biriydim. Sırf bu nedenden dolayı ikizimi sırtından bıçakladım ve kuralları çiğneyen ikizim 150 yıllık sürgün cezası almıştı. 3-4 aya dönecekti. Ona karşı kin ve nefret büyütmüştüm. Onu görmek istemiyordum.

İç çekerek salona indim."Selam çocuklar." Salonda oturan çifte kumrular Onew ve Key'i selamlayıp mutfağa geçtim. Bu mutfak cidden çok gereksizdi. Ortadaki masada aşkamları hep beraber kan içerdik onun dışında hiçbir işe yaramıyordu. Ah bir de buzdolabı vardı tek işe yarayanlardan. Dolabın kapağını açıp sabah kahvaltım olan bir kadeh kanı dolaptan çıkardım. Dolaptaki kanlar her gün biri tarafından değiştirilirdi.Buzdolabının üzerindeki listeye baktım çok şükür bugün sıra bende değildi.

"Kurtçukların dönüşme zamanı yaklaşıyor ha?" Kyungsoo alaylı bir tavırla söyleyerek yanıma geldi. "Bilmem hyung öyle mi?" Yarım ağız sırıtarak kadehimi yudumladım." Aynen öyle haftaya cuma dolunaya denk geliyor." Dolabı açıp sabah kahvaltısını çıkardı."Bakalım bu defa kulaklarımıza ne kadar zarar verecekler." Luhan sıkıntı ile iç çekti. "Ne o geyik? seni avlamalarından mı korkuyorsun? Sırıtarak sordum." Kes sesini Joyhun... boş konuşuyorsun?"

Kadehimi bitirip tezgaha bıraktım."Bugün avlanma sırası sende hatırlatırım Xiu." Merdivene yaslanmış olan Xiumin'in kafasını kaşıyıp odama çıktım.

Akşama doğru, açlıktan geberemeyen vücudumum geberdiğini hissediyordum. Hepimiz Xiumin'i bekliyorduk. Sıkıntıdan patlayıp stresle salladığım bacağımla aniden koltukta doğrulup dışarıya çıkmaya karar verdim. "Ben gidiyorum Bay Lider" Şapşal liderimiz Lay'e elimi sallayıp dışarıya çıktım. Arkamdan dedikleri umrumda değildi zaten kim onu lider seçmişti ki?..

Sınıra yaklaştığımda yerde yatan bir av görmemle gözlerimi kısarak inceledim. Ne o? Bugün şanslı günümde miydim? Yerde yatan bedene iyice yaklaştım eli sınırı geçiyordu. Kimdi bu? Yere çömelerek onu izlemeye başladım. Dolgun dudakları, yanağını okşayan uzun kirpikleri, esmer bedenine uyumlu kırmızı sweati, sınırı geçen zarif parmakları...

Aniden kafasını kaldırdı. Şaşkınlıkla onu izlemeye devam ediyordum. Sonrasında yerimi sert bakışlarıma bıraktım."Elin sınır çizgisini geçti"Sert olmasını umduğum bir şekilde söyledim. O bir kurt muydu? Ama yüzü hiç tanıdık değildi...O....o çok güzeldi. Gözlerini gözlerime dikti. Kalp krizi geçirebilirdim kana olan şehvetimin artmaması için bakışlarımı yanaklarına ve istemisizce dudaklarına indirdim.

Konuşmaya başladığında insan olduğunu söylüyordu ama anlamıştım ele veriyordu. O kesinlikle bir kurttu. Gülmemek için dudaklarımı sıkıca dudaklarıma bastırmış, ağzımın içini ısırıyordum. Bana yaklaşan ayak seslerini hissettim o an. Lay geliyordu."Git buradan" Hızlıca ona bağırıp doğrularak elimle gitmesini işaret ettim. O ise bana insan olduğunu kanıtlamaya devam ediyordu. Tanrım ne kadar da aptal bir kurtçuktu."Git dedim defol!"

Siyah İnci [Sekai]Where stories live. Discover now