30. Bölüm Sanırım Aşık Oluyorum

369 27 28
                                    

"Siyah İnci'yi sizlere yeniden hatırlatmak dileği ile..."

###

Yaklaşık 3 gündür evden dışarıya çıkmamış, okula gitmeyi de reddetmiştim. Suho da dahil olmak üzere sürüdeki herkes bana karşı mahçup hissettiği için okula gitmememe karışmıyorlardı. Aslında sorun o değildi. Asıl sorun şuydu ki başta Taemin olmak üzere sürüdeki kimse ile konuşmuyordum. Evi geçin, odamdan bile çok nadir çıkıyordum.

Yatağımda mayışık bir şekilde gerinerek yatağın altına girmiş olan telefona uzandım. "16.00"

Taemin birazdan gelip yine benimle konuşmaya çalışacaktı. Muhtemelen en az bir saat başımda dikilecekti. Ardından koruyucu meleğim ay pardon...Beta Kim Jong Hyun adlı şahıs Taemin'in yanına gelip vazgeçmesini söyleyecek ardından bir saat de o kafamın etini yiyecekti.

Homurdanarak yorganı başımın üzerine çekiştirdim ."Kai!" Taemin'in sesini duymamla daha da çok yorganın dibine girdim. Bugün sesi biraz daha heyecanlı çıkıyordu. Merdivenleri hızla çıkarak sert bir şekilde odamın kapısını açtı. 3 gündür yataktan çıkmadığım için ayak seslerinden her şeyi tahmin eder hale gelmiştim.

"Kai! Ne oldu inanmayacaksın! Sehun geri döndü...Yani biyoloji hocası olarak okula tekrardan başladı." Taemin'in dediği ile  çapaklı gözlerim şaşkınlıkla açılıp genişledi. Yine de yorganın altından çıkmamaya direttim.

"Kai...konuş benimle ne olur...dolgun dudakların arasından çıkan aptal boğuk sesini özledim." Taemin'in yanıma gelip beni sarsması ile homurdandım. "Git başımdan."

"Ay ne de güzel kovarmış arkadaşını. Bir daha de bakayım dudişerine kurban olduğum." Taemin'in aptal sözlerine karşılık yüzümde şapşal bir sırıtma oluştu. Belli etmemek için başımı yastığa gömdüm. Bu onu affettiğim anlamına gelmezdi. Bu kadar kolay olmayacaktı.

"Kai...ne olur konuş benimle lütfen. Kimçim...seni her şeyden çok özlediğimi, sana her şeyden çok değer verdiğimi biliyorsun. Belki Minho ile eşit seviyede değere sahip olabilirsiniz evet fakat sizden çok sevdiğim kimsem yok. Suho bana sana söylememem gerektiğini yoksa senin çok daha fazla üzüleceğini söyledi. Suho'nun da kötü bir amacı yoktu. Biz sadece sen üzül istemedik. Biliyorum şu an bize oldukça kızgınsın...Haklısın da güvenin de incinmiş olmalı. Fakat güzelim bizim açımızdan da düşünsene...Şu an bize kızgınsın fakat eğer o an söylemiş olsaydık Joyhun dirilene kadar etkisinden çıkamamış olacak her gece defalarca ağlayacaktın. Seni senden iyi tanıyorum Kimçim...O nedenle lütfen, beni kendinden mahrum etme."

Taemin'in sonlara doğru alçalan ve titreyen sesine karşılık dudaklarımı büzerek doğrulup dolan gözlerimi Taemin'in gözleri ile buluşturdum. Benim dolan gözlerimi görmesi ile onun da gözleri dolmuştu.

Sıkıca sarıldık ve ağlamaya başladık...

Yaklaşık bir saat sonra Koruyucu Meleğim de benimle konuşabilmek için odama gelmişti. Konuşmasına gerek kalmadan hızla yerimden doğrularak sıkıca boynuna sarıldım. O şaşkınca Taemin'e bakarken ben de kıkırdayarak cennet kokusunu doya doya içime çektim.

Yaklaşık üç gündür doğru düzgün yemek yemiyordum. Bir hafta sonra dolunay gecesiydi ve evdeki yemekler dolunay gecesi yaklaştıkça git gide güzelleşiyordu. Koruyucu meleğim ve Taemin'in onlarla barıştığımı kimseye çaktırmamalarını söyledim. Ardından Salondaki büyük masada yemek yiyen sürüyü duvarın arkasından gizlice izlemeye başladım.

Suho'nun çaprazındaki yerim boştu ve belki gelirim diye tabak çıkarmışlardı. Sevimlice gülümsedim kendi kendime...Onlara kırgındım fakat aile sevgisinden yoksun büyümüştüm. Sürümün bana verdiği değer beni duygulandırıyordu.

Siyah İnci [Sekai]Where stories live. Discover now