8.Bölüm 42

398 42 23
                                    

"Suho...özür dilerim." Başımı öne eğmiş, Suho'nun çalışma masasının önünde gergince dikilerek önümdeki ellerimle oynayıp cezamı bekliyordum. Suho'ya ve yanında durup bana sahip çıkmadığı için Suho'ya sinirle bağıran Ulukurt'un gözlerine bakmaya korkuyordum, çekiniyordum.

"Defol git odadan Suho onunla ilgilenemedin, cezasına ben kendim karar vereceğim." Suho eğik başını kaldırarak itiraz etmek için ağzını aralamıştı fakat Ulukurt buna engel oldu."Git ve seni cezalandırmadığıma şükret." Suho cesaretli bir şekilde selam verme gereği dahi duymadan sinirle odadan çıktı.

"Kai, bana bak." Verdiği emirle, korkuyla ve tereddüt ederek başımı kaldırdım. "Ne kadar ileriye gittiniz?..Bana doğruyu, söyle yoksa seni kontrol ettiririm."Dediğine anlam veremeyerek ona baktım. "En fazla gördüğünüz kadar efendim." gözlerine bakmaya korkuyordum ama doğruyu söylediğimi anlaması için cesaretlenerek gözlerinin içine baktım. "Kırbaç cezası yiyeceksin." Yutkunarak başımı önüme geri eğdim.

"Normalde sınırı geçmediğin için herhangi bir ceza almaman gerekiyor ama bu cezaya benim sürümdeyken yapmış olduğun terbiyesizlikler de dahil." Başını kaldırarak küçümser bakışlarını bana gönderdi. "Annen olmadığı için iyi yetişemedin. Baban'ın seni siklediği bile yok."

Yalandan iç çekerek acınası bir tonda konuşmasına devam etti "Seni oğlum olarak yetiştirmek istedim ama sen hiçbir zaman omega seviyesinden çıkamayacak değersiz bir çöp oldun. Vaktimi sana ayırıp zaman kaybetmem gereksiz olurdu. Suho bile sana ders veremediyse- "Daha fazla sözel zorbalığa dayanamazdım. Aileme laf etmesine alışmıştım ama ailem yerine koyduğum Suho'ya laf edemezdi.

"Yeter artık! Kes sesini!" Gözlerimi sinir, kin ve nefret ile ona diktim.Daha 16 yaşındaydım. Karşımdaki adam benden en az 50 yaş büyük ve kurtların en deneyimlisiydi. Biliyordum, saygısızdım ama beni bu hala o getirmişti.

"Ne dedin sen!" Sinirle kaşlarını çattı."Suho'ya laf etme dedim! Ulukurt olmayı senden daha çok hak ediyor göt herif!" Ne dediğimin farkında değildim. Taemin'e bile göt demeye çekinirken burda gelmiş Ulukurt'a küfür ediyordum. "Seni orospu çocuğu! CEZANI İKİ KATINA ÇIKARIYORUM."

Biliyordum. Yine de söylediğim sözün arkasındaydım. Belki ergenliktendi...hayır, kesinlikle değildi. Tamamen benim inatçılığımdan ve ona duyduğum kinden kaynaklanıyordu.

İğrenerek bana baktı. Sertçe kolumdan tutarak kapıyı açtı. Taemin'in dolan gözleri ile karşı karşıya geldim. Bakışlarımı ondan kaçırdım.Onu öyle görmeye dayanamazdım çünkü canımdan kıymetli dostumdu o benim.

Canımı yakacak bir şekilde kolumdan sertçe çekerek, sınırın dibine getirdi beni. Peşimizden soğuk kalmaya çalışarak gelen Suho'ya döndü. "Lay'e söyle bu ibnenin sevgilisini sınıra getirsin. Büyük bir gösterimiz olacak." Suho acı ile bana baktı.

"Efendim bu çok acımasızca." Şiddetle kınayarak dik bakışlarını Ulukurt'a gönderdi. "Bana karşı mı çıkıyorsun eski dostum? Seni her an o konumdan alabilirim biliyorsun değil mi?"

Suho dehşet dolu bakışlarını gizlemek amacı ile başını önüne eğerek Lay'i aradı ve olanları kısaca özet geçti. Onu ilk defa başını eğerken görmüştüm. Duygularını gizlemek için yapıyordu demek. O sırada aklıma gelen düşünce ile gerçeğe döndüm. Joyhun beni dövülürken mi görecekti? Hayır, hayır o buna dayanamazdı. Lütfen yapmayın hayır. Kendi içimde çığlıklar atarken, gözümden bir damla yaş çıplak ayaklarıma döküldü.

"Dizlerinin üzerine çök." Verdiği emir ile keskin kayaların bulunduğu zemine çöktüm. Canım şimdiden acımıştı ama biliyordum ki bu hiçbir şeydi. Joyhun beni izlesin istemiyordum. O beni böyle göremeye dayanamazdı biliyordum. Sessizce hıçkırıklara boğuluyordum, sanki hıçkırıklarım nefesime karışmış, ses çıkarırsam daha çok canım yanacakmış gibi, içimde kopan fırtınada sessizce boğuluyordum...

Siyah İnci [Sekai]Where stories live. Discover now