5. Bölüm Afet

517 46 23
                                    

Gözlerim,kafesimin kilidinin çıkarılması ile açılmıştı. Çırılçıplaktım...İnsana dönüşmüştüm demek ki..."Hey sen!"
Kafamı kaldırır kaldırmaz Joyhun'u ve güzel gülümsemesini görmem bir oldu." Joyhun?!" Sevinçle kan toplamış gözlerimi yarım yamalak aralayarak ona baktım."Tabi...tabi!" İç çekerek gözlerini devirdi.

"Gel hadi." Kafesin kapısını açtı ve içinden çıktım. Çıkar çıkmaz ellerimle aletimi kapattım. "Hey utanma sapık bir abaza değilim!" Sırıttı. Çıplaktım...utanıyordum... Nasıl utanmayacaktım?Üzerindeki gömleği çıkartıp bana uzattı. "Al şimdilik idare et!"

Sıcak bir gülümseme ile bana baktı. Başımla hızlıca onaylarken görüş alanıma giren beyaz, kaslı vücudu üzerine kızaran yanaklarımla gözlerimi hızlıca kaçırdım. "Te...teşekkür ederim!" Fırsat bilerek sıkıca ince beline sarıldım. "Ne olur çıkar beni buradan Joyhun." Ağlamaklı bir ses tonu ile burnumu tenine sürtüp kızaran sıcak yanaklarımı soğuk tenine bastırdım. Bu temas çok hoşuma gitmişti. 

"O...onlar gelmeden gidelim buradan!" Hızla geri çekildi.
"Huh? Kimler?" Özenle çizilmiş kaşlarını çatarak bana baktı. "Şu beni satın ala-"

"Ha şişko bunamış ve yanındaki sırıktan mı bahsediyorsun?"Başımla onaylayıp şaşkın bakışlarımı üzerine diktim."Merak etme...iyi bir kahvaltı ettim!" Göz kırptı.

"Ciddi misin? Yapmış olamazsın! " gülerek ona baktım."Hmmm...sanırım yaptım evet!" Özenle sıralanmış dişlerini bana sundu. "Sen iyi misin?" Endişe ile beni süzdü.

"Hmhm sadece biraz ağrılarım var." Buruk bir gülümseme ile ona baktım. Bir vampire olasılıkla sıcacık olan elini belime koyduğu an benim için zaman durmuştu. "Yürümene yardım edeyim." Sakince ve ağır ağır beni kapıdan çıkardı. "Aiisshh... gitmem gerek sonra görüşürüz umarım afet!"

Beni yavaşça kapının dibine oturttu ve hızla gözden kayboldu. "Joyhun nereye? Daha...daha nerde olduğumu bilmiyorum!" Dudaklarımı büzüp dizimden destek alarak. Yavaşça ayağa kalktım. Ağrıyan kaburgalarımı tutarak küçük adımlarla sakince ormana doğru yürümeye başladım.

###

Gecenin ayazından beri Kai'yi arıyorduk. "Şimdiye çoktan insan olmuştur." Taemin dudaklarını büzerek söyledi."Hepsi benim yüzümden oldu Joyhun! Lanet olsun ben onu kormalıydım!" Ağlamaya başlayan Taemin'e gözlerimi diktim. Cidden ona çok değer veriyor olmalıydı.

"Hey Taemin sakin ol. Sen elinden geleni yaptın." Sıcak olmasını umduğum bir şekilde ona gülümsedim. Ama vazgeçemezdim. "Yine de aramaya devam edelim olur mu Tae?" Onu cesaretlendirebilmek amacı ile omzumu sıktım. Ona ihtiyacım vardı. Ormanda ilerlemeye devam ettik.

"Joyhun! Kai'nın kokusunu alıyorum." Hızlıca ve heyacanla bana döndü. "Evet evet bu kesinlikle o! Çok yakında çok yakında Joyhun!" Elleri ile beni sıkıca tutup sarsmaya başladı. Mutluluktan dolmuş gözleri ile bana bakıyordu. Havayı kokladım"Evet! Bu onun kan kokusu." Sırıtarak Taemin'i onayladım ve kokunun geldiği yere doğru ilerledik.

İleride Kai'yi görüyordum. Kaburgalarını tutmuş, acı içinde ormanın başından buraya doğru geliyordu. Onu o halde görünce içim parçalanmıştı. Bakışlarını yerden çekip beni görmesi ile sırıttı. "Joyhun!Taemin!" Ağrılarına rağmen kaburgasına daha sıkı sarılarak buraya koşmaya başladı. Onu pek koşturmak istemiyordum ben de koşmaya başladım. Taemin de arkamdan geldi.

Sıkıca belime sarılıp ağlamaya başladı. Onu kendime çekip, bal kokan saçlarına burnumu sürtüp kokusunu derince içime çektim. Benden ayrılıp, Taemin'e baktı. Hızlıca boynuna atladı. Beraber ağlamaya başladılar. Onları öyle görmek taş kesilmiş kalbimi ısıtmıştı. İstemsizce gülümsüyordum.

Siyah İnci [Sekai]Where stories live. Discover now