25. Bölüm "Seni Seviyorum"

378 31 48
                                    

Boynumu sıkan vampir itici bir ses tonu ile konuşurken, patilerim yerden kesilmişti. Birbirine yapışan soluk borumu yavaş yavaş hissediyordum.

"Hırrr..." kaşlarımı çatmış dişlerimi birbirine sürterek son gücümle hırıltılar bırakıyordum. Bacaklarım boşlukta tekmelemek istercesine savruluyordu. Patilerim ise diğer iki arkadaşı tarafından sert bir şekilde kavranmıştı. Boğazıma girmeye başlayan  tırnakları hissetmemle acı ile inledim.

"Burda ne işiniz var millet?" Tanıdık ses tonunu duymamla hızla kulaklarımı dikleştirdim. Vampirler boynumu ve ön patilerimi serbest bırakınca oracıkte yere yığıldım.

"Buraya kaçak girmiş. Ölmesi gerek." Vampirlerden biri sesi tanıdık olan vampirin üzerine doğru yürümüştü.

"Bırakın da ona Lay karar versin öyle değil mi huh?" Peltek ses ciddi bir tonda söylediğinde karşısındakiler sadece başlarını eğmekle yetindi.

"Siz önce onun alacağı ceza ile değil kendi alacağınız ceza ile ilgilenin. 1000 yılın altındaki vampirlerin öğlen dışarıya çıkması ve özellikle de ormana girmesi yasak biliyorsunuz umarım." Boğazımı sıkan vampir ve iki arkadaşı pelteğin dediği ile ona yalvarmaya başlamışlardı.

"Cezanızı biliyorsunuzdur tartışmaya gerek yok." Uzun olan konuştuğunda belli belirsiz de olsa üçünün de onun ayaklarına kapandığını görmüştüm.

"Bu kurttan kimseye bahsetmezseniz, cezanızı hafifletirim. Şayet dedikodusu kulağıma gelirse hepiniz bitersiniz." Neden beni koruyordu ki? Acaba beni kendi elleri ile mi öldürmek istemişti?

Çaylak vampirler başları ile onaylayıp hızla gözden kayboldu. İnce bir bedene sahip olan, geniş omuzlu, uzun boylu ve kemikli bedenin bana doğru yaklaştığını görünce hızla yerimden kalkıp, dişlerimi birbirine sürterek gözlerimi ona diktim.

Pusumu almış herhangi bir saldırıya karşı atağa geçmeye hazırlamıştım. Tüm dikkatimle onu ve hareketlerini izliyordum.

"Şhh...Sakin ol ben Sehun." Sehun mu? O Sehun muydu? Önümde gördüğüm bedenin o olduğuna nasıl inanacaktım?

Doğru mu söylüyordu? Yoksa beni kandırmaya çalışan başka biri miydi?

"Bu sefer seni tanıdım." Büyük bir gururla söylemişti. "Altın rengi gözlerini aklıma kazıdım. Bir daha asla unutmam. Zaten unutmam da imkansız. "

Yere çömelip mavi gözlerini bana dikti. Eli ile başımı okşamak istediğinde hızla geri çekildim. Hayal kırıklığı ile bana bakarken sadece ona güvenmeye çalışıyordum.

Sehun'u anılarımdaki birkaç saniye hariç hiç görmemiştim. Fakat Jongin'in tarifine çok yakın bir görüntüsü vardı.

Kemikli bir vücut, uzun boy, kâğıt gibi bembeyaz bir ten, büyük ve damarlı eller, sivri bir çene ve bana dikmiş olduğu koyu mavi sürmeli gözler. Tanrım...o kusursuzdu.

Minik, dolgun ve pembe dudakları ten renginin solukluğundan, belirginleşmişti ve yanağındaki yarık. İşte Sehun'a dair bildiğim tek ayrıntıydı bu.

Dur bir saniye yarık mı? Bu anılardaki yarıktı. O cidden Sehun olmalıydı...

İlk defa kurt halimle Sehun'u tanımış olmanın verdiği şokla yüzünü inceledim. Onu Kai halimle ilk defa görüyor ayrıca tanıyordum ve bu bir mucizeydi.

O gerçekten Sehun'du. Onu tanıyordum. Ona sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki... Hızla üzerine atladım.

Sırtı yer ile buluşan Sehun un üzerinde, iri vücudum ve pis patilerimle öylece durup ona baktım. Sehun'u tanımış olmak beni o denli mutlu etmişti ki...kendimi kontrol edemeyerek hızla kuyruğumu salladım. O da buna karşılık olarak yüzündeki büyük gülümseme ve soğuk ormana karışan sıcak bir kahkaha  ile karşılamıştı beni.

Siyah İnci [Sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin