4. Bölüm 5.000

529 50 18
                                    

Bu gece dolunay gecesiydi. Fazla heyecanlıydım. Yeni sürüm ile çok güzel bir gece geçirmek istiyordum. Sırıtarak üzerimi değiştirip aşağıya indim. "Herkese günaydın!" Taemin ilk defa benden önce uyanmıştı. Onun da heyecanlı olduğunu anlamak zor değildi. 

"Günaydın...dın...dın..dın Kai-shh"elini boynuma dolayarak mutlulukla şakıdı. Ardından merdivenlerden Suho indi. Onu ilk defa resmi olmayan bir eşofman takımı ile görüyordum. Gündelik bir görünümde olsa bile kesinlikle çok kibar ve şıktı. Gülümseyerek yanımıza yaklaştı. 

"Heyecanlı mısın Kai?" sıcak bir gülümseme ile sorduğu soruyu başımla onayladım. Saçlarımı kaşıyıp boynuma sarılan Taemin'e döndü. "Peki sen çaylak?" Taemin anında boynumdan çıkıp Suho'ya dudaklarını büzdü. "Bana neden çaylak diyorsun da ona ismi ile hitap ediyorsun!" 

Suho'nun gülümsemesi büyüdü. Taemin'in de saçlarını kaşıyıp salona geçti. Suho'nun ardından, ciddi bir şekilde inen Minho Taemin'i görmesi ile sırıtarak ona baktı."Aigoo...aigoo..." sağ eli ile Taemin'in yanağını okşarken kendinden geçerek söylemişti.

Taemin'in Minho'nun hareketi üzerine şaşkın şaşkın ona bakması... Tanrım...onların sevimliliği karşısında kendimi yük gibi hissedip ben de salona doğru yürüdüm. Suho'nun yanına oturup kuruldum. "Hafta sonları işe gitmiyor musun hyung?"

"Umm...hayır.İstediğim zaman gidebilirim, yönetici benim." Sırıtarak beni kolunun altına aldı. Başımı göğsüne yaslayarak sokuldum ve beraber film izledik. Suho'ya alışıyordum.

Merhametliydi, sevecendi. Hiçbir zaman kötü niyetli değildi. Kızdı mı da tam kızardı. Çalışkan, hırslı, zeki ve örnek alınacak bir liderdi. Esprileri hariç...

Geceyi beklemek çok sinir bozucuydu. Avlanacaktık bu nedenle bu akşam yemek yoktu, acıkmıştım. Tüm gün odamdan dışarıya çıkmamıştım, tek yaptığım resim çizmekti. Joyhun'u çizmekti. 

Aklıma kazıdığım her ayrıntısını çizmiştim. Sivri çenesi, keskin kaşları; minik, dolgun, pembe dudakları, derin bakan gözleri. Onun yüzü tam çizilesiydi. Keskin hatları çok güzeldi. Bütün günümü onu çizmeye harcadıktan sonra hafif bir gölgelendirme ile nazikçe çekmeceme sakladım. Aniden Taemin içeriye girdi. "Hadi kalk Kai gidiyoruz."

"Ne? Bu kadar erken mi daha iki saat var." Beni çekiştirirken sormuştum. "Suho dedi tepede oturup sohbet edecekmişiz. Birbirimizi daha yakından tanıyıp anlayabilmek için." Hoşuma gitmişti. O an bir kez daha düşündüm. Alfamız(lider) bulunmaz bir nimet gibiydi.

"Doğruluk mu cesaretlik mi? " Kris hyung bana sormuştu. "Doğruluk.." pis pis bana sırıttı. Sorusunu merak ediyordum doğrusu. Sadece gülümsemekle yetindim. "İçimizden en yakışıklımız kim? Kendini söylemek yok." Gülümsedim"Ne diye kendimi söyleyeyim ki?" Tao gözlerini devirirken yanıtladı "Ona sorulsa kendisini söyler çünkü de ondan."
Herkes kahkaha atarken Kris acı bir gülümseme ile sevgilisine bakıyordu.

"Hmmm...bence..." Herkesi tek tek süzdüm. Baekhyun güzeldi bir kere Chanyeol ise sevimli. Minho'nun beni seç işaretlerini görmezden geldim. Aslında hoş çocuktu. Kris'in soğuk ve havalı duruşu, Tao'nun sürmeli gözleri, Taemin'in tatlılığı...
"Bence..." Gözlerim zarif adam Suho'ya takılı kaldı" Suho..." Başta Minho olmak üzere Suho hariç hepsinin düşen suratı çok komikti. "Suho çünkü çok zarif ve şık bir tarzı var ayrıca yüzü gayet orantılı. Tam lider havası var ve onun gibi yakışıklı bir alfamız olduğu için çok şanslıyız." Gülümseyerek Suho'nun gururla okşanmış gözlerine baktım. "Seni yalakacı ibne!" Chanyeol boynuma sarılırken bağırdı. Kahkahalarımız geceye karışmıştı.

"Doğruluk mu cesaretlik mi?" Taemin'e soruyordum. "Bir delilik yapıp cesaretlik diyorum" Taemin kendine güvenerek sırıttı.
İşte bu tam da beklediğim şeydi. Taemin den çok Minho'nun meraklı bakışları altında kalmıştım. "Minho'yu dudağından öp." Öpüşmek...evet belki klişeydi ama birbirini seven iki insanın bir saniyesi bile yüreğini hoplatacak cinsten bir ten temasıydı bu.

Siyah İnci [Sekai]Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz