15.Bölüm Bu Gözyaşları Ne İçindi?

380 36 14
                                    

Evde büyük bir telaş vardı. Tao sofrayı kuruyor,kendisine yardım etmeyip oyuna dalan sevgilisi Kris'e homurdanıyordu. Bu tarz işler Kris'in tarzı değildi.Tam bir gamerboy... Baekhyun ise Taemin ile beraber mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Suho ise muhtemelen odasında kitap okuyordu.

"Yoda, şimdi sırası değil." Baekhyun kıkırdayarak belinden sarılmış, boynuna öpücükler konduran sevgilisini ittirdi. "Minho shhm!" Taemin Minho'yu görmesi ile koşarak boynuna sarıldı. Ölümcül bakışlarımı üzerlerine kenetlemiştim. Ben neydim ki zaten?. Çöp Kai! Acaba onları ayarlamasa mıydım? Taemin sonunda beni görmüş olacak ki Minho'nun boynundan ayrılıp yanıma geldi.

Tam o sırada koruyucu meleğim Jonghyun devreye girerek ,boynuma sarılıp, Taemin'e dil çıkardı. Taemin'in yüzü anında düştüğünde ben de Taemin'e dil çıkararak Jonghyun'la beraber mutfağa doğru ilerledim. Ah trip atmaktan nefret ederdim ve bu yaptığım tabiki de Taemin benim yerime Minho, Minho ise benim yerime Taemin'le ilgilendiği için onlara attığım bir trip değildi. Hayır hayır ben kıskanç bir kurt değildim.

Sofra kurma işinde Tao'ya yardım etmek için görevlendirilmiştim. Hızlıca Tao'nun yanına giderek tabakları masaya dizdim. "Kai, kütüphaneyi dağınık bırakmadın değil mi?" Sırıtarak Tao'nun yanına gittim. "Sürme gözlüm bütün işleri kendi başına mı yapmış?" Kıkırdayarak dediğim üzerine Tao'nun beline sarılarak, kınayan bakışlarımı Kris'e gönderdim. Tao ise somurtarak bana bakıyordu.

"Çek o pis ellerini sevgilimden Kai." Kris, saniyelik bir bakışma ile oyununa tekrardan odaklanırken homurdanmıştı. "Ben çekmeyeceğim çok istiyorsan kendin çek." Kıkırdayarak Tao'ya daha çok sarılıp çenemi omzuna yerleştirdim.

"Hayda kim kime çekiyor?" Chanyeol 32 dişini de çekinmeden göstererek bakışlarını benim ve Kris'in üzerinde gezdirdi. Ardından Kris'in elindeki oyun kolunu çekip koltuğa yayıldı. 

Pes eden Kris gözlerini devirerek oyunun  başından kalkıp yanımıza geldi. Kolumdan tutarak beni sürmeliden ayırıp aynı pozisyonda ona sarıldı."O sadece benim sürmelim." Tao'yu gülümsemesinden yakalayıp dudağının kenarına minik bir öpücük bıraktı. 

"Bu seni ikinci oyundan kaldırışım Kris." Böbürlenerek bardakları dizmeye başladım. Kris ise elindeki bıçağı bana doğrultarak gözlerini kıstı. "Seni parçalamamı istemiyorsan kapat o küçük çeneni! Ayrıca sen değil Chanyeol'du..." Elindeki bıçağı sinirle masaya bırakıp gözlerini bana dikti."Ama Kris hyung..." Hızlıca yanına gidip koluna sarıldım."Ben seni seviyorum." 

Gülmemeye çalışan Kris, yanaklarının içini ısırarak başını eğip bana baktı. "Bu tarz şeyler hiç benlik değil ama ben de seviyorumdur belki." Kafamı kaşıyarak küçük bir gülümseme sundu. 

Suho'nun da aşağıya inmesi ile, sofra kurulmuş ve herkes yerine oturmuştu. Bense Taemin ile Joghyun'un arasındaki yerimi almıştım. Mükemmel bir ziyafetten sonra her zamanki gibi Doğruluk mu Cesaret mi oynamaya karar vermiştik. Hem aramıza yeni katılan Jonghyun'u, böylece daha iyi tanıyacaktık.

"D'mi C'mi Kimçim?"Taemin'in sorusuna cesaretlik demek büyük bir aptallık olurdu. Doğruluk desem bana trip atardı çünkü her şeyimi biliyordu. Her neyse ben zaten koca bir aptaldım.

"Cesaretlik."Taemin'in şapşal triplerini çekmektense bunu yapardım daha iyi."Sevgiline ayrılık mesajı atacaksın hem de benim istediğimden." Taemin'İn yüzündeki muzip gülümseme artarken Suho'nun onaylamaz bakışlarını üzerine çekmişti.

"Ne? Bu sıralar onunla daha çok vakit geçirip beni ekiyor." Taemin, Suho'ya itiraz ederek ne zaman aldığını bilmediğim telefonumu elime uzattı."Dolunay gecesinden sonra oyun olduğunu açıklarsın." Şaşkınlıkla genişlemiş gözlerimi Taemin'e diktim. "Seni sevgilisine eken ben miyim yoksa sen misin Tae? Hem... dolunaya daha koca bir gün var!" Omuz silken Taemin telefonu elime tutuşturdu. 

Siyah İnci [Sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin