24. Bölüm Hançer izi

326 32 29
                                    

Tedirgin bir şekilde, Lay'in bana doğru attığı her adımda Kai'yi daha sıkı sarmalıyordum.

"Kai'nin burada ne işi var?" Lay'in sorusunu yanıtsız bırakmamla hızlı bir şekilde kolumdan çekerek, Kai'nin baygın bedenini kollarım arasından aldı.

Çıplak ve donmuş bedeni istemsizce Lay'in kollarına düşerken, ağzından damlayan kanlar, Lay'in kolunda boydan boya virajlı bir yol çiziyordu.

Onu o halde görmek hüngür hüngür ağlamak istememe sebep olurken soğukkanlılığımı korumuştum. Şu an Kai'nin hayatı tehlikedeydi ve bunu yapmak zorundaydım.

Kai'nin kan kırmızısı dudaklarını görmesi ile beraber Lay duraksamış ardından korku ve tedirginlikle bana bakmıştı. "Ona ne oldu?" Telaş ve korku ile sorduğu soruya karşılık dolan gözlerimden bir damla yaş akarken kekeledim.

"Be...ben..." Lay cevabımı duyma gereği duymayarak Kai'yi hızla kucakladı.

"Buraya gel." Lay'in sertçe verdiği emirle hemen yanına gittim.
" Benim önümde dur onu eve götüreceğiz. Evdekiler haricinde hiçbir vampir görmemeli veya kokusunu almamalı. "

Lay'in emri ile şaşkınca ona bakarken sinirle bağırdı.
"HADİ SEHUN! ÖLMESİNİ Mİ İSTERSİN?!"

Hızla önüne geçip yol boyunca etrafı gözlemleyerek olabildiğince hızlı bir şekilde eve ulaşmamızı sağlamıştım.

Eve geldiğimizde hızla kapıyı açtım Lay ise Kai'yi evdekilerin şaşkın bakışları altında hiçbir şey söylemeden yukarıya, Joyhun'un odasına taşımıştı.

Açılan kapı ile Joyhun telaşla yerinden kalkmış ve korku ile önce Kai sonra Lay ve ardından bana bakmıştı.

"Ne yaptın ona HA!?" Hızla üzerime yürüyen Joyhun'a hiçbir şey deme hakkım yoktu. Başımı eğerek yutkunmuştum.

"Özür dilerim." Dediğim üzerine Joyhun histerik bir kahkaha atıp yakalarımdan tutarak beni odadan dışarıya sürükledi.

"Kardeşim olduğun güne lanet olsun pezevenk!" Hışımla yüzüme geçirdiği yumruğa karşı tepkisiz kalıp dolan gözlerime engel olmuştum. Hızla yanımıza koşan Xiumin, Chen ve Luhan Joyhun'a engel olurken, Onew ve Key Lay'in yanına yardıma gittii. Soo ise kaşları çatık bir şekilde olanları izliyordu.

"Özür dilerim..." Bir kez daha özür dilemiştim. Bu defa kardeşi olduğum içindi.

"Yeterli mi sanıyorsun ha! YETERLİ Mİ?!" Yüzüme doğru hışımla bağırıp böğrüme geçirmiş olduğu tekme ile vücudum yere savruldu. Beni dövmesi o an için en çok istediğim şey olmuştu.

Kalbim o denli ağrıyordu ki, belki beni dövmesi kalbimin acısını dindirirdi. Karşılık vermeyecektim.

"Çok piç bir kardeşim değil mi? Aileni elinden aldım. Şimdi de sevgilini."

Dediğim üzerine Joyhun hızla üzerime çıkmış yumruklarını yüzümde savuruyordu. O an Kai'ye attığım yumruk gelmişti aklıma. Daha fazla yumruklasın istemiştim.

Sinirle bana geçirdiği yumruklara karşılık kahkaha atıyordum. O denli şiddetli kahkaham evde yankılanırken, yakalarımdan tutarak beni tekrardan kaldırmış ve merdivenin kıyısına geldiğimizde bacağıma sert bir tekme atmıştı.

Vücudum kontrolsüzce merdivenlerden yuvarlanırken, ikizimden yediğim dayaklara karşılık acınası halime ağlarken gülüyordum.

Başımı kaldırdığımda Soo'nun ayak ucunda olduğumu fark ettim. Yavaşça eğilip beni yerden kaldırırken kulağıma fısıldadı.
"Sen bunu hak etmiyordun." Soo'nun dediği üzerine kahkaham gülümsemeye dönüşüp buruk bir hal alırken, merdivenlerden inen Joyhun'un dediği ile kalbim bir kez daha sıkıştı.

Siyah İnci [Sekai]Where stories live. Discover now