2.1

4K 399 337
                                    

Taehyung Yoongi'nin hesabında kendi fotoğrafını gördüğü anda telefonunu yere atıp "AMANIN O DA NEY!" diye bağırmış, daha sonra da ayağa kalkıp kafa üstü yere atlamıştı.

Jungkook 32 dişini de gözler önüne sererek gülümserken gözlerini 'Başkasına yakışmazsın, ben de kal.' sözünden çekmeden "Tamam artık araya başka kişileri sokmaya gerek yok, sevgili olun hadi." dedi. Yoongi de sevdiğini fazlasıyla belli etmişti işte. Sevgili olmamaları için hiçbir engel ya da neden yoktu.

Taehyung yere çarptığı için acıyan kafasını ovuşturmaya devam ederken Jungkook'a cevap verdi. "Ben Jihoon'u seviyorum. Yoongi yok artık."

Jungkook ayaklarını yere vurarak ofladı. Nereden çıkmıştı şimdi bu çocuk? Ayrıca Taehyung'un birkaç dakika içinde başkasını sevmeye başlaması nasıl olabiliyordu?

"Ya! Yoongi'yi hemen unutmuş olamazsın! Ben bile ilk aşkımı unutamıyorum!"

Jimin Jungkook'un dediği şeylerle gözlerini sonuna kadar açtı. "O ne demek!"

Jungkook Taehyung'un aklına girmeye çalışırken Jimin'e karşı kırdığı potu farkedince "Ay ne dedim lan!" diye bağırdı. Jin ise koltuktan yere doğru kayarak başını elleri arasına aldı ve "Hay ben senin aklına çamaşır suyu döküp cilalayayım Jungkook! Taehyung ile Yoongi'yi birleştiremiyoruz zaten bir de sizinle mi uğraşacağız?" diye konuştu ağlar bir tonla.

Jimin koltukta Jungkook'a en uzak yere doğru kayıp kollarını kavuştururken huysuzca homurdandı. "Bizimle uğraşmanıza ne gerek var? İlk aşkıyla Jungkook ne güzel olurlar işte. Unutamamış ya zaten!"

Taehyung Jungkook'a umutsuz bakışlar göndererek hiçbir şey demeden evden çıktı. Düşünüp kendi kendini yemesi gereken büyük meseleleri vardı. Yoora ile Yoongi gibi...

Jungkook bir süre Jimin'in başını eğdiğinden dolayı büzüşen dudakları ve tombullaşan yanaklarına bakıp iç geçirdi derince. Daha sonra ise Jimin'e yaklaşarak "Tae'yi ikna etmek için, Yoongi hyungu unutamayacağını anlatmaya çalışırken yanlışlıkla dedim öyle bir şey. Yapma böyle." dedi yavaşça.

Jin ellerini çenesi altında birleştirip Jimin'den gelecek cevabı beklemeye başladı. Kendisini Jungkook'u evlendirmeye çalışan, önüne gelen kişiyi görücü olarak çıkartan nineler gibi hissetmişti.

"Uzaklaşır mısın Jungkook hyung. Rahatsız oluyorum."

Jin Jimin'in bu sözüyle dehşet içinde yere yığılırken "Jungkook sen beynini peynir ekmekle yemediysen ben de Kim Seok Jin değilim! Denir mi öyle şey ya! Affetmiyo işte!" diye konuştu.

Jungkook eliyle alnını ovaladı bir süre. "Jimin ilk aşk ne ya. Adını bile hatırlamıyorum ki ben onun. Hadi uzatmayalım da birlikte bir yemeğe çıkalım."

Jimin göz ucuyla Jungkook'u süzerek "Uzaklaşır mısın Jungkook hyung. Rahatsız oluyorum." diye yineledi sözlerini.

Jin kalkıp sinirle birkaç kez tepindi yerinde ve "Hıh sıçtın Jungkook." dedi. Daha sonra da "Neden sizin aşk hayatınız beni bu kadar etkiliyo? " diye devam etti.

Jungkook derin nefes alıp avazı çıktığı kadar bağırdı. "JAMAN-SSHİ!"

Jimin Jungkook'un bu ani bağırışıyla sıçrarken sorarcasına baktı ona. Kalbinin ritmini hızlandıran bu çocuğun ansızın yaptığı hareketleriyle bir gün öleceğini düşünüyordu. Onun minnoş kalbi böylesine hızlı bir ritme daha ne kadar dayanabilirdi ki?

"SEN ZATEN ÇOK TATLISIN BİR DE BÖYLE KOLTUĞUN KÖŞESİNE BÜZÜŞÜNCE DAHA DA TATLI OLUYORSUN! AMA KÜSERSEN ÜZÜLÜRÜM! HADİ BARIŞALIM!"

Jungkook haykırarak söylediği sözlerle hafiflerken Jimin çenesinin altındaki elinin kayıp kafasının koltuğa düşmesine engel olamamıştı.

Jimin ile Jungkook arasında geçen uzun süreli bakışma sonunda Jungkook yalvarır tonla "Seninle küs kalmak istemiyorum." dedi.

Jimin ise dejavu ile cevap verdi. "Niye? Nikahına mı alacaksın?"

Jungkook başını yere doğru eğerek küçük bir kıkırtı bıraktı odaya. Anın büyüsüne kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, ardında ima dolu bakışlar bırakarak evden çıkan Jin'i fark etmemişlerdi bile.

Öte yandan Taehyung yaklaşık 1 saattir sallana sallana yürüyordu. Aşk hayatı onu öyle yormuştu ki, elinde olsa kalbinin kimse için atmamasını sağlardı fakat elden ne gelir? Yoongi'ye çarpmıştı bir kere o kalp.

Aklına düşen kişiyle sinirlenip kaşları çatılırken "Yoora'nın mk!" diye mırıldandı kalabalık sokağa. Avazı çıktığı kadar bağırarak yinelemek istedi sözlerini. Yaptı da.

"YOORA'NIN MK!"

Çevresindeki tüm gözler ona dönerken Taehyung hiç birini takmadan sarsak adımlarını devam ettirmişti.

Umutsuzca yerdeki taşları takip ederken çarptığı bedenle birkaç adım geriye savruldu.

Kafasını kaldırıp baktığında "Hassiktir lan!" diye mırıldanmaya engel olamadı tabii.

Jihoon yere düşen telefonunu alıp doğruldu. "Ah seni tanıyorum. Kim Taehyung değil mi?"

Taehyung hafif bir tebessümle kafasını sallayarak onayladı onu.

"Sen de, Park Jihoon?"

Jihoon gülerek "Woah. Sen okul içine bayağı tanındığın için adını biliyorum ama senin beni bildiğine şaşırdım açıkçası." dedi Taehyung'a.

Taehyung ise gülümseyerek yere eğdi başını. Çok konuşmak istediği söylenemezdi. Arkadaşlarını inandırmak için onu aşk hayatında kullanıyordu çünkü.

Jihoon elini Taehyung'un omzuna koyarak "Şimdi gitmeliyim okulda görüşürüz." dediğinde Taehyung rahatsızca gözlerini kaçırdı. Zihni avaz avaz 'Yoongi' diyordu.

Gözlerinin rahatsızlıkla çevreyi turlarken kahverengi iki irise takılmasıyla vücuduna yayınlan elektrik dalgasıyla titrerken kurumuş dudaklarını araladı Taehyung.

"Yoongi?"

__________

5 saattir bu bölümü yazmaya çalışıyorum...

free love // taegi✔Where stories live. Discover now