2.7

3.8K 391 177
                                    

Taehyung uyku ile uyanıklık arasında gözlerinin önüne çizdiği Yoongi silüeti ile tekrar uykuya dalmak istiyordu fakat kulağında çınlayan fısıldaşmalar buna engel oluyordu. Hafifçe günlerce ağladığından dolayı şişmiş ve kızarmış gözlerini açıp ani gelen yanma hissiyle birkaç kez kırpıştırdı.

"Susun uyandı."

"Ben demiştim başka odada konuşalım uyanır diye."

"Susun susun."

Taehyung kalçasını zorlukta kıpırdatarak halıda oturur konuma geldi ve sırtını duvara yasladı. "Noluyor?"

Sorduğu soru yanıtsız kalmıştı. Birkaç dakika süren anlamsız sessizlik eşliğinde üzerinde gezinen beş çift gözden rahatsız olup tekrar bir soru yöneltti Taehyung. "Neden hepiniz buradasınız?"

Ve aklına hücum eden gerçeklikle ufak bir sarsıntıya uğradı. Henüz kurumamış olan gözpınarlarına yeni yaşlar dolarken birkaç yaş firar etmesin diye gözlerini tavanda gezdirdi bir süre. Yansa da kırpmadı gözlerini, kırpsaydı görürlerdi çünkü yere düşen gözyaşlarını. Ve yutkundu, sesi titremesin diye. Güçlü çıkarmaya çalıştı sesini. Çünkü öylece konuşsaydı anlarlardı yüreğindeki acının hâlâ dinmediğini. "Düğüne... Oraya gitmeliydiniz..."

Sessizlik.

O an sessizlik en büyük gürültü oldu onlar için. Kimse cevap veremiyor, Taehyung'un kırgınlığını gözlerinden görüp, daha çok üzmemek için konuşmaya cesaret edemiyordu kimse.

"O sizin en yakın arkadaşınız. Düğün... Düğününe gidip yanında olmalı, evlendiği kadının alnından öperken parıldayan gözlerini izleyip siz de mutlu olmalısınız. Burda olmamalısınız."

Seok Jin kaşlarını çattı. "Ya. Bu sözler de ne anlama geliyor? O arkadaşımız da, sen değil misin?"

Junkook devam etti. "Hem, parıldayan gözlerini izleyip mutlu olmak mı? Sen burada ağlarken biz nasıl mutlu olabiliriz? Saçmalama lütfen."

Namjoon Taehyung'un daha çok dolan gözlerine baktı. Aptal Yoongi'nin yapmaya çalıştığı saçmalığın farkındaydı. Pişman olacağını da biliyordu. Yalnızca bekliyordu, Yoongi'nin kendi ayaklarıyla Taehyung'un yanına gelip elini tutmasını bekliyordu. Herkesten çok tanıyordu o Yoongi'yi. Adı kadar emindi Yoora'yı sevmediğinden ve günün birinde Taehyung'a koşacağından.

Yoongi bir kere kalbinin kapılarını Tae'ye açmıştı. Ve Namjoon biliyordu ki, o kapıdan girene, ömür boyu çıkış yoktu.

"Taehyung."

Tüm bakışlar ona döndüğünde yerinde kıpırdanıp konuşmaya devam etti Namjoon.

"Yoongi... Yoora'nın alnından öpmeyecek, onunla evlendiği için parıldamayacak, aksine her zamankinden daha da karanlığa gömülecek gözleri. Pişman olacak ve... Ve sana gelecek Taehyung. Emin ol sana gelecek. Kendini üzme. Yoongi'nin yaptığı bu aptallık yüzünden kendini üzme."

Taehyung sahte bir gülüş sundu. Mesajda her şey apaçıktı. O Yoora'yı seviyor. Onunla mutlu olacak. Ben... Ben nasıl mutlu olacağım?"

Jimin Junkook'un yanından kalkıp Taehyung'un yanına sokuldu ve saçlarını okşadı arkadaşının. Taehyung bunu severdi.

Kimsenin ne diyeceğini bilemez halde geçirdiği sessiz odada telefon melodisi yükseldi.

Namjoon kısaca özür dileyip çabuk hareketlerle telefonunu çıkardı pantolonunun cebinden.

'Patron arıyor...'

Ağızının kenarıyla hafifçe güldü ve aramayı yanıtlayıp hoparlöre aldı. Saniyeler içerisinde sessizliğin hakim olduğu odayı Min Yoongi'nin nefes nefese sesi doldurdu.

"Namjoon nerdesin?"

Taehyung özlediği sesi işitince yere eğik başını hızla kaldırdı.

"Namjoon nerdesin diyorum cevap versene. Beni en mutlu günümde yalnız mı bırakıyorsunuz?"

Ve birkaç yaş damladı halıya. Taehyung biraz daha kırıldı. Bu onun en mutlu günüydü...

"Kusura bakma ama, hiçbirimiz gelmeyeceğiz Yoongi. Sana mutluluklar."

"Hadi ama ciddi misin. Kim yardım edecek bana o zaman."

"Şahitlerini Yoora'nın arkadaşlarından biri de yapabilirsin."

"Onu demiyorum. Kim kaçmama yardım edecek? Yarım saattir koşuyorum Yoora'nın babasının adamları bırakmıyor peşimi. İnsan yorulur lan."

Ve ne olduğunu anlamaz bir şekilde 6 adamın gür sesi yakılandı.

"Ne?"

__________

biliyorum biliyorum çok boşladım bu kitabı özür dilerim umarım onca günü telafi etmişimdir :/

free love // taegi✔Where stories live. Discover now