dokuz| üzgün papatya ve jongin'in süprizi

4K 449 154
                                    

Bazen, sadece bazen ama, tanrının herzaman benim yanımda olduğunu düşünüyorum. Şanslı biriydim, zekiydim, yakışıklıydım, istediğim her şeye kolay ulaşıyordum, vesaire. Tabii bu hayatı seviyor oluşumdan da kaynaklanıyor olabilirdi çünkü isteyen değil istediğine ulaşana kadar durmayan bir tiptim.

Birkeresinde Baekhyun'la alışverişte bir kazağı çok beğenmiştik fakat Baek parası fazla olduğu için esgeçmişti. O ay harçlıklarımın tek kuruşuna bile dokunmayıp biriktirmiş ve ertesi aya yeni kazağımla girmiştim, bunun gibi. Lafı uzatıyorum, farkındayım fakat Kim Jongin'e birden bire neden böyle kene gibi yapıştığımın bir açıklaması vardı ve beni tanımayanlar bunu anlayamıyordu. Onu istemiştim, ve alacaktım. Hastalıklı bir boyutu yoktu yani.

Örneğin kahve çekirdeğimin gelmesini beklerken sandalyeme yayılmış eski eşi hakkındaki yeni bilgilerime bilgi ekliyordum. Çoğunlukla Jongdae'min yanında bulunduğumdan bakmaya fırsatım olmamıştı, bu nedenle özel ders öncesi Kyungsoo'nun odası bir çeşit nimetti benim için.

Jongin'in okuduğu üniversitenin öğretim görevlileri kadrosuna bakmıştım fakat Jeon Chunghae diye biri yoktu. Bununla elbette yetinmemiş ve üniversitenin öğrenci sitesine girmiştim. Burada genelde iyi dedikodu dönerdi ve evet bunu nerden bildiğimi sormayın, bu da benim bie nevi yeteneğim.

Ama sitede seneler önceki bir sohbetin geçip geçmeyeceğini bilmiyordum. Yine de şansımı deneyip girdim ve taramaya başladım. Genelde düzenlenecek partiler hakkındaydı ama bir yazı dikkatimi çekmeyi başardı.

"Doğu kampüsünde bir öğretmenle bir öğrencinin haberini aldım. Yeni bir Bayan Jeon vakası olur mu dersiniz?"

4 cevap

"Müdürün bu konuda ne kadar katı olduğunu herkes biliyor."

"Bayan Jeon da kim?"

Kesinlikle. Çok haklıydın anon35.

"Sehun, ben geldim."

Okumaya dalmış bir şekilde ekrana bakıyordum ki kahve çekirdeğimin sesiyle yerimden zıpladım ve hızla ayaklarımı masadan aşağı indirdim. Kalbim anlamsız bir şekilde hızlanmıştı, fuhuş baskını yemiş gibi hissediyordum şu an.

"Bay Kim! Hoşgeldiniz, erken geldiniz sanki."

Saçlarını bugün havaya kaldırmamış, alnına düşmelerine izin vermişti. Kıravatının bağını gevşetmişti ve ceketini de çıkarmıştı. Özel dersinden geldiğini biliyordum, herzamanki gibi özenli ve çok güzeldi. Burnumun kanamıyor olduğunu umdum sessizce.

"Beş dakika geciktim bile Sehun, ne yapıyordun o telafonda?"

Sorusuyla birlikte refleks olarak telefonumu arkaya gizledim ki bu yanlış bir hareketti çünkü gereksiz yere şüphe çekmiştim.

"Hiçbir şey Bay Kim, Taemin gelmeyecek mi?"

Gelmeyeceğini biliyordum.

"Ahh, hayır. Aslına bakarsan bu bugün için iyi oldu. Seninle birebir konuşmam gerekenler var."

Yüzü herzamanki gibi gülüyordu ama ufaktan bir telaşlanır gibi oldum. Acaba eşini araştırdığımı Taemin ona söylemiş olabilir miydi? Sanmıyordum ama aralarındaki yakınlık derecesinden de haberim yoktu. Olabilirdi.

Çantasını masaya bıraktı ve ardından kendisi de oturdu. Utanmazlığımın gereği olarak ben de sandalyemi iyice ona yaklaştırdım. Azar yiyeceksem de dibindeyken olsundu.

"Sehun..Taemin'in yanında veya sınıfta seni rencide etmek istemedim ama.."

Geliyordu.

"Bu deneme sınavının hali ne? Hiç mi bir şey öğretemedim sana?"

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin