on üç| kucağım da oldukça rahattır

4.8K 451 221
                                    

"Ekmek almış eve dönüyordum, bir de baktım arabanın içinde Bay Kim'in ağzını emikliyor, ya, gördüm hepsini, aklıma geldikçe şekerim düşüyor."

Jongdae yemekhanede tepsisindeki makarnayla oynarken bir yandan da bizimkilere dert yanıyordu. Sanki beni okumaya Almanya'ya yollamıştı da yolladığı yerde okumak yerine fuhuştan içeri atılmıştım, bu kadar tepkiye inanın başka bir anlam veremiyordum.

"Keşke ben de orda olsaydım, hala inanasım gelmiyor bu konuya."

Baekhyun gülerek arkasına yaslanıp bir kolunu sandalyesinin arkasına attığında Chanyeol ona doğru yaklaştı ve yüzüne doğru eğildi.

"İstersen o sahneyi birlikte canlandıralım."

Baekhyun yan yan sırıtarak sevgilisinin çenesini okşadığında geri kalan üç eleman olarak mide özsuyumuz ağzımıza gelmişti ama tabii ki de bir şey demiyorduk. Tanrı bizi Baek'in gazabından korusundu.

Diğer yandan, bir gözüm de kapıdaydı. Elbette kahve çekirdeğimi arıyordum fakat yoktu, normalde yemekten döndüğünde buraya uğrar, vişneli kekini alır ve öyle giderdi. Ama gelmemişti, ister istemez huzursuzlandım. Yine de, sıradaki dersi bizeydi, bu nedenle dikkatimi yeniden bizimkilere çevirmem zor olmadı. Yixing ve Chanyeol birlikte başladıkları bir dizi hakkında konuşmaya başlamışlardı. Ne zaman bi taneye başlayacak olsalar bize de izlememiz için yalvarırlar, hiçbirimiz de onları kaale almazdık. Ben dizi sevmezdim, Jongdae pembe dizi severdi, Baekhyun'sa kitapları tercih eden bi tipti. Evet, onun gibi bir öküzün nasıl böyle kültür içerikli bir alışkanlığının olduğunu biz de bilmiyorduk, sorgulamayı bırakalı da çok olmuştu.

"Papatyam, senin şu edebiyat öğretmenine ne oldu?"

Herkes başka bir şeyle ilgilenirken Jongdae'ye yönelttiğim soru onun hafifçe irkilmesine ve yanaklarının kızarmasına neden olmuştu. Bir şeyler döndüğünü biliyordum çünkü keyfi yerinde gibiydi, ama bazen durgundu da.

"Nereden çıktı şimdi bu? Ne kadar salak salak sorular bunlar ya?"

Sandalyemi biraz daha ona itekledim.

"Dökül çabuk."

Ofladı. Bana kızmaya çalışıyordu ama diğerleri pek ilgilenmezken bunu sorduğum için de minnettar gibiydi.

"Bana mesaj atıp duruyor. Sanırsın iki senedir aşık olan ben değilim de o. Bense hala gidişini atlatamadım."

Bir elini saçlarıma atıp dalgın dalgın mırıldanmaya devam etti.

"Onun burada olmadığı her saniyeden nefret ediyorum. Ama beni görmek istediğini söylediğinde onu reddettim. Duyduğu acıma duygundan dolayı benimle ilgilenmesini istemiyorum."

Ah benim papatyam, sözlerinin ardından bakışlarını yere indirdi. Böyle bir olayda ne denir gerçekten bilmiyordum. Jongdae'nin benim aksime çok az ilişkisi olmuş, bu tür konularda asıl kimliğini hep gizli tutmuştu. Onun gözünden olaya bakmak oldukça zordu.

"Sana neden acısın ki papatyam? Belki o da seninle ilgileniyordu fakat bilirsin, burası bir okul."

Cümlemdeki saçmalığı ağzımı kapattığımda farkettim ki Jongdae yan yan sırıtmaya başladığında hiç söylememiş olmayı dilerdim, fakat hadi ama, kaçınız önerdiğiniz olguları kendi hayatına geçiriyor ki?

"İyi öyleyse, sana bugün Jongin'in okula gelmediğini söylerdim ama bilirsin, okuldayız."

Hassiktir ama.

Hassiktir ama

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Where stories live. Discover now