bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔

final 1/4| chanbaek

final partlarının bir kısmı balo gecesinden, diğer kısmı da on sene sonrasından oluşacak. yixing'in partını nasıl istersiniz, sevgilisiyle mi yoksa başka bir şekilde mi? lütfen fikrinizi belirtin:(

---

Chanyeol-

"Bebeğim, çok içtin. Dur artık." Bar taburesine oturmuş minik sevgilime kaşlarımı çatarak baktım. Balonun sonlarına doğru yaklaştığımızdan herkes fazlasıyla dağıtmıştı ve ayrı bir alemdeydi. Bizimkiler bile ortadan kaybolmuştu, en son Yixing'i gördüğümü hatırlıyordum. Ama olması gereken de buydu, ben de Baek'i alıp gitmek; onun mora boyanmış saçlarını, düğmeleri açılmış gömleği ve bağı çözülmüş kravatını, mor çoraplarını ve kırmızı dudaklarını evime götürmek istiyordum. "Seni sarhoşken öpmekten nefret ediyorum." Cevap alamadığım için tekrar huysuzca mırıldandığımda güldü. "Buradan kalkıp nereye gideceğiz ki? Bizim evde dedem hasta. Senin de baban benden nefret ediyor." Bunları ne kadar alayla söyler gibi gözükse de üzüldüğünü biliyordum. Halbuki babam ondan nefret etmiyordu. Sadece, ne bileyim. Baekhyun kalıplara sığan biri değildi, babam ise o kalıplarla hayatını sürdürüyordu.

Eğilip saçlarından öptüm ve çiçekli şampuan kokusunu içime çektim. "Eve değil yazlığa götüreceğim seni." Dediğim ilgisini çekmiş olacak ki başını kaldırıp gözlerimizi buluşturdu. "Bizim için geçen hafta orayı temizledim. Annenle de konuştum, orada kalacağız birkaç gün." İzin almak hiç kolay olmamıştı, hiç hem de. Hem kendi ailemin, hem de Baek'in ailesinin ayaklarına kapanıp ağlamıştım ve boyunuz bir doksana yakın, neredeyse on dokuz yaşında bir adamsanız tüm bunları yapmak oldukça zor oluyordu. Ama sevgilimin yüzünde oluşan gülümsemeyi gördüğümde, tüm bunlara değdiğini anlamıştım. İçki bardağını masaya bırakıp biraz sallanarak doğruldu ve iki eliyle de yakalarımı kavrayıp dudaklarıma uzandı. Bu hamlesine karşın ben de nazikçe ince belini sarıp duruşunu sağlamlaştırdım ve öpüşüne karşılık verdim. İçkinin yoğun tadından hoşlanmasam da onun ağzından aldığımda güzeldi.

Bir süre, Baek'in sevdiğinin aksine sakince öpüştükten sonra nefes almak için ayrıldık. Salonda birkaç tane sızmış öğrenci ve garsonlar dışında kimse kalmamıştı. Artık bizim de gitme vaktimizin geldiğini düşündüğümden tek hamlede eğildim ve bana kıyasla oldukça küçük bedenini kucağıma aldım. Ani hareketim hafif sarhoş bünyesinin korkmasına neden olmuştu. "Ne yapıyorsun, hayvan herif." Sonra kızgın kızgın mırıldanarak başını göğsüme yasladı. "Sen kim oluyorsun da beni küçük çocuk gibi kucağına alıyorsun?" Aldırmadan otoparkta bekleyen ve yine yalvar yakar babamdan aldığım arabaya doğru ilerledim. Yine de susmak bilmiyordu, Baekhyun kolay kolay susmazdı zaten. "Sarhoş halimden faydalanıyorsun tabii..ayık olsam cesaret edemezsin." Eliyle sert göğsüme birkaç kere vurdu. "Kendimden bilmesem sendekilere de kas diyeceğim." Son söylediğine sesli bir şekilde güldüm. Neyse ki etrafta gerçekten kimse yoktu, yoksa hayatta aldırtmazdı kucağıma. "Baekhyun." dedim arabaya vardığımız sırada. "Ne oldu?" Arka koltuğa bedenini uzandırırken tekrar öptüm saçlarından. "Seni seviyorum. Uyu şimdi."

--

"Baek?" Gözlerimi yeni sabaha açtığımda elimle yatağın diğer tarafını yokladım ama boştu. Hafifçe doğrulup sırtımı yatak başlığına dayadım. Banyonun ışığı yanıyordu. "Sevgilim?" O kadar uzun süredir birlikteydik ki, onunla bu tür sabahlara uyanmaya alışkındım. Ama otelde kaldığımız zamanlar dışında böyle rahatça hareket edemezdik tabii, evde ebeveynlerimiz olurdu.

Baekhyun fazlasıyla ayılıp eski enerjisine kavuşmuş başını banyonun kapısından uzattı. Yüzünde utanmaz bir sırıtma vardı. "Duşa gireceğim, katılmak ister misin?" E tabii, bende bunu reddedecek irade olmadığından yataktan tıpış tıpış kalkıp banyoya girdim. Küveti doldurmuş, içine köpük döküyordu. Biraz uzak kalsak özlediğimden temas için arkasına iyice sokuldum. Beline sarılmak için hamle yapmıştım ki, hâlâ uykumdan tam olarak ayılamamış olacağım ki, dengemi sağlayamadım ve ikimiz de yüz üstü suya devrildik. Bütün evi Baekhyun'un çığlığı o saniye inletmişti. "Chanyeol, Tanrım!"