on beş| dile getirilmeye korkulan bir şeyler

4.6K 434 148
                                    

"Yuh abi, fişek gibi olmuşsun."

"Mermiye zam gelse de ateş etmesen kanka."

"Daldırayım mı ellerimi bir kere saçlarına Sehun?"

"Havuç püresine dönmüşsün."

"Jongdae!"

"Yalan mı?"

İki gündür boyamaya fırsat aradığım saçlarımı nihayet boyamıştım ve bizim çocuklarla yolun ortasında buluştuğumuzda hepsi uzaylı görmüş gibi iki dakika boyunca suratıma bakmışlardı, Chanyeol'ü azkalsın bir araba eziyordu.

Eh, şaşırmakta da haklıydılar. Saçlarım turuncu-kızıl arası bir şeydi, üstelik, alnıma dökülen buklelerim yerine düz tutamlarım vardı. Üzerimde olan herzamanki okul formasını saymazsak tam bir kültür şoku yaratmış olabilirdim.

"Aşkolsun, kankamsın sen benim, güzel olmasa da güzel oldu diyeceksin."

Jongdae'ye hafif sitemle bir omuz attığımda pek hafif olmadığını farkettim çünkü azkalsın ana yola fırlıyordu, Chanyeol'den sonra ikinci ezilme tehlikesini de böyle atlattık.

"Hayvan herif, havuç püresini sevdiğimi biliyorsun."

Yan yan sırıttım.

"Biliyorum tabii."

Sonrasında yine şakalaşarak yürümeye devam ettik. Chanyeol ve Yixing yine bir dizi hakkında konuşuyordu, Jongdae ve Baekhyun ise bahis yatırdıkları son maçın kritiğini yapıyorlardı ve evet, bu batağa ne zaman düştüklerini ben de bilmiyordum.

Bir müddet sonra okula vardığımızda ana kapıdan içeri girdik ve ilk defa Baekhyun yerine en çok ben dikkat çektim. Herkes olmasa da büyük bir çoğunluk bakışlarını bana dikmişti ve neyse ki, bu tür şeylerden rahatsız olan biri değildim. Hoşuma bile giderdi, beni gören tek kişinin Jongin olmasını dilemeye başlayana kadar.

"Bugün ilgiyi senin çekeceğini bilseydim patlamış mısır desenli çoraplarımı giymezdim Sehun, iki tutam saçınla çoraplarımı harcadın."

Baekhyun'a döndüğümde isyanla dizlerine kadar çekmiş olduğu kırmızı çoraplarını gösteriyordu ve ne diyebilirdim ki, haklıydı.

"Nereden bileyim gündeme oturacağımı, tüm samimiyetimle özür diliyorum senden."

Bahçeyi aşıp okul binasından içeri girerken konuşmaya devam ediyorduk. Yixing ekledi. "Bence çorapların Sehun'un saçlarından daha güzel kuşum."

Yarım saat önce saçıma ayılıp bayılanlar onlar değilmiş gibi davranmaya başladıklarında gözlerimi devirip bakışlarımı onlardan ayırdım ve tam o sırada Jongin radarlarım kahve çekirdeğimin yakında biryerlerde olduğunu bana haber verdi. "Ne aç köpek gibi etrafı kokluyorsun be? Elli metre ileride adam işte, ben de görüyorum."

Jongdae bir miktar etraftaki atmosferi bozduğunda aldırmadım ve gideceğimi belli eden birkaç el kol harketinden sonra gün doğumumun yanına yürümeye başladım. Sırf onun için buklelerimden bir süreliğine ayrı kalacaktım ve bunu beğense iyi olurdu, ciddiyim.

"Günaydın Bay Kim!" Yanına yetiştiğimde hala yürüyordu fakat sesimle birlikte bana döndü. Bakışlarının saçlarımda oyalanmasının ardından gülümsemeyle kısılışına şahit oldum, herzamanki gibi güzelliği canımı yakıyordu.

"Sehun! Gerçekten çok güzel olmuş...Sana da günaydın."

İltifatı genişçe sırıtmama neden oldu, sanırım artık buna alışabilirdim, tanrı tarafından övülmeye yani. "Sizin kadar olmasa da, yapıyoruz bir şeyler efendim."

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin