4.8

2K 116 55
                                    

Tuğçe'den..

"Babasıyla Kurtlar Vadisi izleyen kızları üzdünüz beyler."

Meltem'in lafına kıkırdarken elimi çantama daldırdım. Bir anahtarı bulmak bu kadar zor olmamalıydı.

Masanın diğer köşesinde kalan Doruk'tan cevap gecikmemişti, "Baban olsaydım yanında poşetle gezerdim, her an kusabilirim çünkü."

Okul çıkışında, vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz kafeye gelmiş ve en sevdiğimiz tatlılardan sipariş edip çocukların da bize eşlik etmesini istemiştik.

Fakat, Doruk'un bu durumdan zerre kadar memnun olmayışı yüzünün aldığı ifadeden belli oluyordu. Sebebinin, Meltem'in yeni erkek arkadaşının bize eşlik ediyor oluşu olduğunu çok iyi biliyordum.

Meltem, "Sen o fındık kadar beynini yormasana ya," deyip elini masadaki İngiliz sevgilisinin elinin üzerine koydu.

Komik olan James'ın hiçbir şey anlamıyor oluşu değil, Meltem'in her sözünün ardından sırıtarak kafasını sallıyor oluşuydu.

Kafamı Kuzey'e çevirdiğimde, boşluğa dalmış olduğunu fark ettim. Şu Arda meselesini kafasına taktığını biliyordum, çocuğun yüzünü dağıttığı yetmiyormuş gibi hâlâ üste çıkmaya çalışıyordu.

Anlamamakta ısrarcı olduğu bir nokta vardı, Arda defteri benim için bir daha açılmayacak şekilde kapanmıştı.

Baran, alnına düşen sarı saçlarını geriye attı, "Okulda ihbar varmış. Annemler bomba gibi çocuk yapmışlar."

Sınav haftasına girmiş olmamız, boş yapamayacağımız anlamına gelmiyordu.

****

Kaşığıma uzanmadan önce masada şöyle bir göz gezdirdim. Beşli olarak tam takım yerlerimizi almıştık. Fakat bu sefer yalnız değildik, ailelerimiz de çok yakın arkadaşlar olduğundan onlar da bize eşlik ediyorlardı.

"Dersler nasıl, gençler?" diye söze girdi babam.

Bu soru bana değil, arkadaşlarıma yöneltilmişti. Sınav notlarımın düşüşe uğraması hiç hoşuna gitmemişti. Öyle ki, okulumu dahi değiştirmişti.

"İç güveysinden hallice," diye mırıldandı Doruk.

Bu gibi anlarda aklımdan tek geçirebildiğim şey, telefonumdaki mesajları silmeden ölmemem gerektiğiydi.

"En azından atasözleriyle aranız iyi," diyerek babama destek oldu Sera'nın babası.

Baran'ın küçük kardeşi Elis, önüne bırakılan peçeteyle ağzını kibarca temizledikten sonra dudaklarını araladı, "Atasözü ne demek Amca?"

Bu şapşal haline karşı, dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. Fakat, Kuzey'in kardeşi Pamir'den cevap gecikmemişti, "Adı üstünde atalarımızın sözü işte güzelim."

Tam da şimdi, ayağa kalkıp bu çocuğu eşi benzeri olmayan(!) zekası için alkış tufanına tutabilirdim.

Baran, kızkardeşini kucağına alıp Pamir'e mavilerinin tehlikesini sundu. Öyle ki, saniyeler sonra bu bakışlardan ciddi ciddi korkan küçük Pamir, babasının arkasına sinip usul usul ağlamaya başlamıştı.

"Al, gırdın gırdın."

****


Kucağımdaki yastığa sarılıp üzerimdeki pikeyi çekiştirdim. Gece uyurken üzerime herhangi bir şey atmazsam üşüyordum, atarsam da sıcaklıyordum. Tek bacağım dışarıda kaldığında, canavarlar tarafından ısırılacağımı düşünüyordum.

"Ben uyuyorum, üzerime toprak atarsın."

Doruk'un bu gece biz de kalıyor oluşuna benden çok ablam sevinmişti. Öyle ki, çocuğun yüzünde denenmedik maske bırakmamıştı.

"Tuğçe," deyip üzerindeki unicorn tulumunu çekiştirdi "Bacımsu, beni uyku tutmuyor ya."

En az onunki kadar berbat bir gece geçiriyordum. Bu akşam babamı ikna edebileceğimizi düşünmüş olmamız bile koca bir hataydı. Yarın sabah uyandığımda, Arda'nın da bulunduğu okulda eğitimime devam edecek olmam beni bir miktar üzüyordu.

"Aklın Meltem'de kaldı, değil mi?"

Yatağıma zıplayıp ayaklarımın altında bağdaş kurarak oturdu, "Çok mu belli oluyor?"

Kafamı ümitsiz vaka olduğunu belirtircesine iki yana sallamaya başladığımda derin bir iç çekti.

Kafamı yatağın başlığına yaslayıp konuyu dalgalaya almaya çabaladım, "O Marvel sen DC, bakar mı sana?"

Dudakları yukarıya doğru kıvrılırken alayla mırıldandı, "Marvel'ın da gözü hep DC'de ama."

Arkamdaki yastığı ona fırlattım, Marvel'a olan hayranlığımı ve hassasiyetimi çok iyi bildiğinden ellerini teslim olurcasına yukarıya kaldırdı. Keyfini yerine getirecek şeyi çok iyi biliyordum.

Komodinimin üzerine bıraktığım diz üstü bilgisayarımı kucağıma doğru çektim. Yatağımın altındaki abur cubur zulama uzanıp orta boydaki sepeti yatağa bıraktım, film izlerken bir şeyler atıştırmayı en az benim kadar severdi.

"Ne izliyoruz?"

Cevap gecikmemişti, "Harry Potter."

****

YN/1: Baran ve Uzay'ın kıskançlık seviyeleri kapışır :D

YN/2: Doruk ve Meltem'in hikayesini soruyorsunuz, Ay Işığı'ndan sonra yayımlayacağım. Öyle ki, adı bile belli! Mavi ve Ay Işığı'nın aksine bilinmeyen bir kişi koymayı düşünmüyorum. Ayrıca, yaz aylarında veya ilkbahar gibi yayımlamayı düşündüğümden okul geçmeyecek. Beşli içerisinde Doruk en çılgın olanı, ben eğleneceğimi düşünüyorum :D

ay ışığı | texting Where stories live. Discover now