009

4.3K 360 134
                                    

Burada öyle uzun bir zaman dilimi geçirmiştim ki artık anormal olan ne tam olarak bilmiyordum. Önce ki hayatım mı, şimdi ki yaşadıklarım mı? Kafamın gerisinde bir yerlerde tabi ki şimdi yaşadıklarım olduğunu biliyordum.

Fakat önceden kalp krizi geçirmeme sebep olacak şeyleri, şimdi sakinlikle karşılamam bana düşündüklerim aksi olduğunu kanıtlıyordu.

"Sehun." Yerden bir çırpıda kaptığı kıyafetleri minik bedenine doğru bastırdı. Tedirgin gözleri alfa ve benim aramda hızla mekik dokuyordu.
Bakışlarımı bir an olsun alfadan ayırmaya cesaretim olmasa da bir şekilde bedenimin hararetli bir şekilde titrediğini biliyordum.

Ve bu kesinlikle havadan kaynaklanan bir şey değildi.

"Luhan, git." Diyecek başka bir şeye sahip değildim. Alfa tam karşımda duruyorken ve ateş saçan gözleriyle beni defalarca kez öldürüyorken başka ne diyebilirdim ki? Evet belki hoş şeyler olmayacaktı. Ve bu hoş olmayan şeylere Luhanı da karıştırmak istediğim en son şey bile değildi.

Luhan bir an itiraz edecek gibi gül kurusu dudaklarını araladı. Fakat hemen sonra alfadan gelen hırlama sesini işitmiş olacak ki, arkasına dahi bakmadan koşmaya karar vermesi çok da uzun sürmedi.

Yalnızca birkaç saniye içinde koca ormanın kolları arasında baş başa kaldık. Bakışları bedenimde düşmanca gezerken ve sıklığı dişleri arasında hayvansı hırıltılar bırakırken elbette ki güvenli hissettiğim ilk yer değildi. Ama tek savunmam olan bana karışmaya hakkın yok cümlesinin arkasında bir nebze de olsa güvende hissediyordum

Sonuçta o benim hiçbir şeyimdi. İstediği kişilerle gönül eğlendirme hakkına sahipken kim oluyordu ki bana karışıyordu?

"Demek Luhan ha?" Beklediğimin aksine saldırmadı ya da vahşi bir şekilde beni öldürme girişiminde bulunmadı. Hatta sesi beklediğimin aksine sakin çıkıyor gibiydi ve bu bir an da beni bulunduğum noktada sarstı. Bakışlarım yüzünü doğru kaydı.

Keskin bir şekilde ışıldayan gözleri ve markalaşmış eğrelti gülüşü ile dikkatlice beni izliyordu. Sanki yapacağım her hareketin onun için hayati bir önemi vardı.

Beni yargıladığını anlayabiliyordum. O bir liderdi. Söyleyeceklerimi kafasında tartacak ve sonunda uygun bir ceza mı, yoksa uygun bir ödül mü alacağıma karar verecekti. Tüm doğruyu ona anlatabilirdim. Luhanla aramızda bir şey olmadığını, yalnızca arkadaşca buralarda takıldığımızdan bahsedebilirdim. Böylece alfa da beni rahat bırakır, ben de nereden geldiysem oraya doğru siktir olup gidebilirdim.

Fakat sorulması gereken soru şu ki bunu neden yapacaktım ki?

"Evet öyle." Yüzüme kendimden emin bir ifade oturtmaya çalıştım fakat ne derece işe yaradığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Annem ne zaman yalan söylesem sağ gözümün seğirdiğinden bahsederdi. Bu sefer annemin dediği gibi net bir açık vermemeyi ummaktan başka çarem yoktu.

Yalnızca tatmasını istemiştim. Etrafta kendinden başka gönül eğlendiren insanların olduğu düşüncesini tatmasını deli gibi istiyordum.

Fakat anlaşılan o bu duyguyu tatmaktan hiç hoşlanmamıştı.

Birkaç saniye önce öylece alfaya kafa tutuyordum ve birkaç saniye sonrasında yüzüm bir ağacın gövdesine doğru hızla savruluyordu. Her şey insan duygularımın algılayabileceğinden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyordu. Anlayamıyordum.

Alpha BetWhere stories live. Discover now