022

1.7K 160 41
                                    

Korku işe yarayabilir, demişti Gandi. Bu sözleri okuduğum zaman belki de lisedeydim ve o zaman bana bir anlam ifade etmekten çok uzaktı. Korku işe yarayabilir ama korkaklık hiç bir işe yaramaz.
Gandi büyük bir liderdi. Bu sözleri söylerken de eminim kendi halkına sesleniyordu. Fakat yıllar sonra bile benim sorunuma hitap etmesi çok komikti.
Korkuyordum. Ama korkaklık konusunda ki hakkımı kullanalı bir hayli olmuştu. Korkak olmaya hakkım yoktu. Ama insanın elinde değildi. Tüm bu şeyleri geride bıraktıktan sonra, tekrar sorunun kaynağına inmek Gandiye göre korku muydu, korkaklık mıydı? Eminim kendisi bile bu sorunun yüzüne gülerdi.

"Jongin?"

Yüzünde ki pahabiçilmez gülümseme ile bana doğru döndü. Camdan yansıyan ay ışığınde gülüşü insanın içini okşayacak kadar güzeldi. Haksızlık diye düşündüm o an. Dünya da o kadar iyi insan varken, Tanrının en güzel yüzü ona vermesi bir kez daha adaleti sorgulatıyordu bana.

Derin bir nefes alarak bakışlarımı karşı yola doğru sabitledim. Gece yarısını bir tık geçtiğimiz için hızlıca geçen ağaçlar ve çalılıklar ürpertici bir hâl almıştı. Gideceğim yerin ne kadar boktan olduğunu bana sürekli olarak hatırlatıyordu.

"Hatırladığım kadarıyla köye araba ile inemiyordun. Buradan sonra yürümemiz gerekmiyor mu?"

Yoldan bakışlarını ayırmadan başını iki yana salladı. Araba direksiyonunu parmak boğumları beyazlayacak kadar sıkı bir şekilde tutuyordu. Doğrusunu isterseniz yaptığı işte bu denli dikkatli olması gözlerimi ondan almamı zorlaştırdı. Kendime adil olmam gerekiyordu.

Etrafta şu an Jonginden daha ilginç hiçbir  şey yoktu.

"Hafızanın bu kadar iyi olmasına sevindim sevgilim."  Alaycı sesiyle gözlerimi devirdim. Ara ara iç çekmesi, ya da arka koltukta pusette uyuyan Jae'ye attığı bakışlar dışında dudakları yalnızca benimle alaylanmak için aralanıyordu. "Ama köye inmenin bir çok yolu var. Biri de bu."

Gitmemeliydim. Kafamda onunla gitmemek adına milyonlarca sebep sayabilirdim. Köyde yaşadığım tüm o kötü anılar bile kıçımı kaldırmamam için yeterli olmalıydı. Ama ben gittim.
Jonginin yaptığı teklif çok cazipti. Elimin tersi ile itmem demek, Jae ile yaşayabileceğim huzurlu bir geleceği itmek olabilirdi.

Nasıl olur da bunu görmezden gelebilirdim?

Jongin sağ elini vites koluna doğru sardı. Parmaklarının her hareketinde elinde ki deri eldivenler gıcırdıyordu.

"Sözünü tutacağını söyledin."

"Bunu bana sürekli hatırlatmana gerek yok Sehun. Tutacağım dediysem sözümün arkasındayım."

Bu yol boyuna Jonginle konuştuğum son şeylerdi. Birkaç kere sohbet denemelerinde bulundu. Jae hakkında bir şeyler söyledi. Köydeki çocuklar ile ne kadar iyi anlaşacağından bahsediyordu. Ama ben her zaman yaptığım gibi cümlelerini geçiştirdim. Küçük oğlumun vahşi hayvanlarla takılması hakkında ki düşüncelerimi söylesem eminim beni arabadan atardı. Kendisi her ne kadar duygularını bana açsa da, hâlâ zalimin tekiydi.

Araba birkaç dakika daha ilerledi. Midemi bulandıran sonu gelmez virajların sonunda toprak bir yolun kenarında firen yaptı.

Tamamen elektirik direklerinden ve insan uğultularından uzak duruyordu. Jongini tanımasam beni kürekle bayıltıp gömmek için daha harika bir yer bulamayacağını düşünürdüm. Neyse ki Jongini tanıyordum ki beni öldürmek istese çoktan yapacağının bilincinceydim.

Arabanın koluna doğru uzanıp kendime doğru çektim. Etraf zifiri karanlık olduğu için bir şeyler görmekten çok uzaktım. Öyle ki başımı eğip toprak yola baktığımda, toprak bacaklarımı yutacak siyah bir denizi andırıyordu. Derin bir nefes alarak elimi montumun cebine attım.

Alpha BetKde žijí příběhy. Začni objevovat