019

2.2K 183 20
                                    

Gözleri Jonginin gözleri gibiydi. Çikolata kahvesi gözleri size bir yığın şeyi vaat eder gibi bakıyordu. Ve o size bakarken iç çekmekten alıkoyamazdınız kendinizi. Teni de güneş tarafından öpülmüştü. Bal dudaklarına tezat esmer teni buradan bile belli oluyordu. Jongin Jae'ye kendinden bir çok şey vermişti. Jae'ye birkaç saniye baktığınızda bile onda Jongini görmek çocuk oyuncağından başka bir şey değildi.

İşte bu yüzden onu unutmak kolay olmadı diye düşündü Sehun. Ona her saniye sevdiği adamın gözleriyle bakan bir oğlu varken, nasıl her şeyi unutabilirdi ki?

Düşüncelerine dalmış bir şekildeyken, onu bu boğucu hislerden kurtaran şey Jonginin kıkırdamasıydı. Tuhaftı, Sehunun içini karıncalandıran bir histi ama aynı zamanda nasıl bu kadar iyi hissettirdiğine şaşıyordu.
Jongin. İlk defa yüzünde markalaşmış kaş çatması olmadan, kollarında uyuklayan bebeğe tebessüm ediyordu.
Sehun içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. Her şey bambaşka bir yol izleseydi, aptal kurt adamların olduğu fantastik bir kurguda olmasalardı Jonginle şu an bir aileye sahip olabilirdi.
Fakat işler yolunda değildi. Aptal kurt adamı olaylarından dolayı Jonginle sahip olabileceği tek şey koca bir hiçten ibaretti.

"Sana benziyor Sehun. Şunun dudaklarına bak." Bebeği, Sehunun korkudan yüreğini hoplatacak şekilde havaya kaldırdı. Minik ayakları Jonginin tebessümüne dokunurken oğlu için endişelenirken buldu kendini. Jae henüz çok küçüktü. Henüz bir yaşında bile değildi. Ve bu hareketler için tehlikeli olduğunu düşünüyordu.

Yüzünde ki endişeyi gizleme ihtiyacı duymadan Jongine yaklaştı. Tanrı biliyor ya, Jae'ye bir şey olursa kendisini han nehrinden aşağıya atardı.

"Jongin. Onu böyle sarsma, henüz çok küçük."

Bebeğe uzanmak için kollarını aralamıssa bile Jonginden duyduğu hırlama ile geriye doğru çekildi. Esmer adamın yüzünde ki onaylamaz ifadeyi görmesi için başını kaldırıp bakmasına gerek yoktu.

Nereye gitmişti? Tüm bu zaman boyunca Jongine kafa tutan Sehun, neden şimdi yelkenleri indiriyordu? Neden Jongine doğru kaldırdığı tüm o kalkanlar, şimdi yerini başka bir şeye bırakıyordu?
Salonda Sehunu öpmüştü. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi kolundan tuttuğu gibi buraya getirmişti onu. Sehun belki de sebebinin öpücük olduğunu düşündü. Ne kadar Jonginden nefret etmeye çalışsa da, Jongini seven tarafı olaylara farklı bir yerden bakıyordu.

"Tanrı aşkına Sehun. O bir kurt. Onun yaşında ki çocuklar çoktan ormanı keşfediyor. Biraz sakin ol."

"Aklından tam olarak ne geçiyor bilmiyorum ama o bir kurt değil Jongin. O bir insan. Aynı benim gibi bir insan."

Jongin gülümsedi. Jae'ye verdiği tebessümden çok daha alaycı duruyordu.

"Öyle mi dersin?" Diye mırıldandı. Dudaklarından hiçbir zaman 'O senin oğlun' cümlesi dökülmese bile, Sehun Jonginin nasıl her şeyi bildiğini merak ediyordu. Kafasının gerisinde bir yerde bunu Jongine sormayı not etti.

Kurtlar garipti. Sehun en azından onlar hakkında bunu söyleyebiliyordu. Tam artık hiçbir şey beni şaşırtamaz diye düşündüğü anda, sanki Sehunu şaşırtmaktan büyük keyif alıyorlardı.

"Önüne çıkan herkese diz çöktürecek kadar güçlü bir alfa olacak." Jongin eserinden memnun bir sanatçı gibi bebeği beşiğine yavaşça bıraktı. İlgili gözleri bebeğin yüzünden bir saniye olsun ayrılmıyordu. "Bütün iyi genlerimi almış."
Bir an için Sehun onun bu romantik anını baltalayacağı için kötü hissetti. Fakat bu yalnızca birkaç saniye sürdü. Jonginin iyi bir baba olacağını düşündüğü için bile aptal olmalıydı.

Alpha BetOnde histórias criam vida. Descubra agora