carnage

3.4K 277 143
                                    

Uzun bir aradan sonra okula döndüğümde korkmayacağım düşünmüştüm ancak yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. O olaydan sonra insanların yüzüne bakmak hala çok zordu ve ben buna cesaretim olduğunu sanmıyordum. Herkes büyük sırrımı biliyor ve içten içe benimle alay ediyordu sanki. Ben koridorda yürürken üzerime dikilen gözlerin başka anlamı olabilir miydi?

Herkesi görmezden gelmeye çalışarak günümü geçirdim. Tanrı'ya şükür hiç kimse bana bir şey dememişti. Bu arada tenefüslerde Peter Parker'ın eski grubuyla fazla takılmadığını fark etmiştim. Onu tanıdığım ilk zamanlarda olduğu gibi daha çok Ned ile konuşuyordu. Bu nedense içten içe beni mutlu etmişti ama aynı zamanda kafa karıştırıcıydı. Peter onlarla arkadaşlığını kestiyse onunla birlikte olmama nedenlerimden biri yerle bir olurdu ve ben kalbimin sesini dinlemeye bir adım daha yaklaşırdım. Bunu istemiyordum.

Öğle arası geldiğinde kafeteryaya gitmek her zamankinden daha korkunç olacağından evden getirdiğim sandviçimi de alıp bahçeye indim ve bir banka oturdum. Etrafı inceleyerek yemeğimi yerken arkamdan gelen bir sesle irkildim.

"Burası boş mu?"

Tabi ki bu sesi tanıyordum. Peter Parker yine hayatımdan uzak durmasını istediğimi unutmuştu anlaşılan. Yine de başımı aşağı yukarı salladım ve bankta yanıma otururken sandviçimi yemeye devam ettim.

"Londra nasıldı?" dedi o da elindeki krakerden ağzına birkaç tane atarak.

"Harikaydı." dedim. "Buradan uzaklaşmak çok iyi geldi."

Bir süre sustuk. Peter bir şey söylemek istiyor ancak zorlanıyordu. "Hala haberi okula benim yaydığımı mı düşünüyorsun?" Başımı iki yana salladım. Rahatlamış gibi bir nefes verdi ve gülümsedi. "Yapsan bile kötü niyetle yapmadığını biliyorum en azından."

Gülüşü söndü. "Peki bu artık senden uzak durmam gerekmediği anlamına mı geliyor? Daha önce söylediğin gibi."

Biraz düşündüm. Ne kadar söylersem söyleyeyim Peter Parker hayatıma dahil olmaktan vazgeçmiyordu zaten. Şimdi benim annem ve onun teyzesi iyi arkadaş olduğuna göre bu daha sık görüşeceğimiz anlamına geliyordu. Bu zamanlarda gerginlik içinde oturmaktansa aramızdaki sorunu halledip normal insanlar gibi davranmak daha iyi olurdu.

"Hıhı." dedim dalgın dalgın sandviçimden bir ısırık alarak. "Arkadaş olabiliriz sanırım."

Kocaman gülümsedi ve kraterlerden birini havaya atıp ağzıyla tuttu. Bu haline güldüm. "Harika." dedi hemen sonra. Ben de "Evet, harika." diye mırıldandım ve yemeğimi yemeye devam ettim. Tüm öğle arası boyunca ikimiz o bankta oturmuş ve gerçekten iki arkadaş gibi sohbet etmiştik. Bunun arkasından kötü bir şey gelmeyeceğini umarak kendimi anın akışına bıraktım.

🕸 🕸 🕸

Son derse girmeden hemen önce sabahtan beri aklımda olan şeyi yapmak üzere işe koyulmuştum. Benjamin'i bulmak.

İlk iş olarak nöbetçi öğrencinin yanına gidecek ve tüm son sınıfların bir listesini müdürden istemesini söyleyecektim. Bir öğretmenin ricasıydı.

Nöbetçi öğrenciyi bulmak için koridorlarda dolaşırken gözüm panodaki bir ilana takıldı. Dersten sonra film kulübü. Aşağıda verilen bilgilere göre her pazartesi dersten sonra tiyatro öğretmenimiz Bay Diaz isteyen öğrencilere film izletmeye gönüllü olmuştu. İlanda filmden sonra hakkında konuşulacağı ve araştırmalar yapılacağı söyleniyordu.

Yüzüme kocaman bir gülümseme yayılmasına engel olamadım. Bu kulüp tam bana ve Benjamin'e göre bir yerdi ve eğer bugün oraya gidip Benjamin diye birini bulursam tüm son sınıfları araştırmama gerek kalmazdı bile. Şans nihayet yüzüme gülmüştü. Listeyi almaktan vazgeçip sınıfıma ilerledim ve dersin bitmesini beklemeye başladım.

Movie Lovers • Peter ParkerOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz