the perfect date

3.6K 254 86
                                    

Rüya gibi geçen gecenin ardından sıradan bir hafta sonuna uyandığımda hala olanlara inanmıyordum. Kalkıp yüzümü yıkarken ve kahvaltı yapmak için masaya oturduğumda yüzümde hala aptal bir gülümseme vardı. Bu, annemin gözünden de kaçmamıştı tabi ki.

"Bir şey mi oldu tatlım?" Hala gülümserken başımı iki yana salladım. "Sadece yüzüne bakarak dün birisiyle romantik anlar yaşadığını söyleyebilirim ve bu kişinin Peter Parker olmasını tüm kalbimle umuyorum."

Kızarmış ekmeğim boğazıma takılırken kuvvetle öksürdüm ve masadan kalktım. Annem sırıtarak bana bir bardak su uzattı. Nihayet sakinleştiğimde "Peter de nereden çıktı?" diye sordum.

"Peter. halasına senden bahsetmiş ve tavsiye istemiş buna inanabiliyor musun? Ne kadar da tatlı. Anlaşılan çocuğu uzun süre kendinden uzak tutmuşsun ama sonunda bir yolunu bulmanıza sevindim."

Annemle bu konu hakkında konuşmak beni utançtan öldürebileceğinden bir şey demeden masadan kalktım ve odama gittim. Annemin portakal suyunu yudumlarken içinden bana kahkahalar ile güldüğünü tahmin edebiliyordum.

Odama çıktığımda ilk iş telefonumu kontrol etmek oldu. Sabahtan beri Peter'in bir şey yazıp yazmayacağını merak ediyordum. Sonuçta bekleyişim sona ermiş, birkaç dakika önce günaydın yazmıştı. Kendi kendime gülümsedim ve ben de aynı şekilde cevap verdim. Mesajı gönderdikten birkaç saniye sonra bir mesaj daha gelmişti. Onun da benim gibi telefonun başında beklediğini düşünmek garip ama güzel hissettiriyordu.

Peter:

bugün için bir planın var mı?

Alison:

hayır yok

Peter:

pekala o zaman yaşayacağın en iyi güne hazır ol

seni dışarı çıkarıyorum

Alison:

fazla iddialı ama umut vadediyor

beni kaçta alacaksın?

Peter:

saat birde kapının önündeyim

Pretty Woman'daki gibi bir arabanın üzerinde şemsiyemle gelmeyi düşünüyorum, ne dersin?

Alison:

o ilk randevu için biraz fazla olur sanki

Peter:

ikincisi?

Alison:

ikincisi olacak mı göreceğiz

saat birde görüşürüz

Telefonumu yerine koydum ve sırıtmaktan ağrıyan çenemi eski haline getirmeye çalıştım. Resmen Peter Parker ile randevuya çıkıyordum ve hazırlanmak için birkaç saatim vardı. Keşke giyecek daha çok şeyim olsaydı diye sızlanmadan edemedim.

Saat bire birkaç dakika varken salona girdim ve annemi televizyon izleyip patlamış mısır yerken buldum. Beni gördüğünde ağzındaki mısırlardan birkaçını halıya düşürmüştü. "Alison Mia Reynolds, bu gerçekten sen misin?"

Şaşkınlığının sebebini anlayabiliyordum. Her zaman rahat giysiler giymeyi seven ben kısa bir etek ve bol bir kazak giyiyordum. Yine de soğukta donmamak için bacaklarıma siyah bir çorap geçirmiştim. Ayağımda da eski botlarım vardı. Kendimden fazla ödün vermemeye çalışsam da başka biri gibi hissetmeye engel olamıyordum.

"İyi görünüyor muyum?" diye sordum çaresizce onaylanma ihtiyacı hissederek. Annem koltuktan kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı. "Harika görünüyorsun tatlım. Sonunda bir erkek arkadaşın olduğu için o kadar mutluyum ki. İleride evlenecek birini bulamayacağından korkmaya başlamıştım."

Söyledikleri üzerine kollarının arasından çıktım ve ona ters bir bakış attım. O sırada zilin çalmasıyla elim ayağıma dolaşmıştı. Hızla kapıya koştum ve birkaç saniye üzerimi düzelttikten sonra açtım. Peter elleri ceplerinde durmuş bana bakıyordu. "Gidelim mi?" dedi kolunu bana uzatarak. Başımı olumlu anlamda salladım ve koluna girip anneme bir bakış attım. Gözleri mi dolmuştu onun?

Peter de anneme selam verdikten sonra apartmandan çıktık ve kaldırımda yürümeye başladık. "Farklı görünüyorsun." dedi Peter. Telaşla kendime baktım ve "Kötü mü olmuş?" dedim. Eteğin çok fazla olduğunu biliyordum.

"Hayır çok güzelsin sadece alıştığımdan farklısın." dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim ve "Buna alışsan iyi olur çünkü diğer tarzımdan sıkılmaya başlamıştım." dedim. Deminden beri tuttuğu elimi öptü. "Her halinle çok güzelsin Al."

Kalbim normal bir insan kalbinden kat kat daha hızlı atarken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Normal bir şeyden bahsetmek için "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Sesimin umursamaz çıkması için uğraşmıştım ancak başarılı olup olmadığım tartışılırdı.

"Sürpriz." dedi. "Neredeyse gelmek üzereyiz."

Geldiğimizi yer eski bir apartmandı. Peter gözlerimi kapatmam için ısrar edip beni apartmana soktu ve birkaç kat yukarı çıkardı. Bu arada hala gözlerimi açmama izin vermiyor ve beni o yönlendiriyordu. Bir süre durduğumuzda bir kapıyı açtığını duydum. Ardından tekrar elimi tutup beni içeri soktu ve "Gözlerini açabilirsin." dedi.

Gözlerim bir süredir kapalı olduğundan başta hiçbir şey net olmasa da manzaram yavaş yavaş belirdiğinde bir balkonda olduğumuzu gördüm. Yerde bir battaniye, birkaç yastık ve bir piknik sepeti vardı. Balkonun manzarası neredeyse tüm Queens'e görecek şekildeydi ve şehir mükemmel görünüyordu.

Balkonu incelemeyi bitirdiğimde hızla Peter'e döndüm ve boynuna sarıldım. "Hep Queens'te daha çok balkon olmasını dilediğini söylerdin ben de senin için bir tane buldum." dedi Peter de kollarını bana dolarken. Hiçbir şey demeden ona daha sıkı sarıldım ve bir süre öyle kaldık.

Sonunda ondan ayrılabildiğimde yere oturduk ve birbirimize bakmaya başladık. Yok yere gözlerim doluyordu. "Aslında mumlar da koyacaktım ama fazla romantik olur diye düşündüm." dedi. Sesli bir şekilde güldüm ve elimin tersiyle akan birkaç yaşı sildim. "Evet fazla romantik olurdu." dedim gerçeği söyleyerek.

Bir süre aramızda devam eden sessizliği bu sefer ben bozdum. "Eskiden yaşadığımız evde bir balkon vardı. Ne zaman babamla kavga etsek, ki bu çok sık olurdu, o balkona gider ve gelip gönlümü alması için beklerdim. Her seferinde gelir ve beni güldürerek barışmamızı sağlardı. O gece beraber balkonda uyurduk. Sanırım bu sefer gelip gönlümü almayacak."

Peter bana yaklaşıp elini yanağıma koydu ve akan bir damla gözyaşını sildi. Hiçbir şey söylemiyordu ve ben minnettardım. Bu anı yaşadıklarım yüzünden mızmızlanarak berbat etmek en son istediğim şey bile değildi yine de Peter'in bunun benim için anlamını bilmesini istemiştim. Artık birbirimizden hiçbir şey saklamıyorduk bu yüzden kendimi ona tamamen açabilirdim.

Kendimi toparlamayı başardığımda Peter'in bizim için hazırladığı yemeklerden yemeye ve konuşmaya başladık. Tıpkı Peter'in benden hoşlandığını söylediği gün olduğu gibi sonsuza kadar konuşabilirmişiz gibi hissediyordum. Yine de bazı anlarda onunla susabilmek de güzeldi.

Movie Lovers • Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin