16-DERİN SULAR

2.8K 272 343
                                    

Ben geldiiim!

Nasılsınız bakalım?

Çook önemli bir bölümdü bu bölüm. Okuyun, bölüm sonunda konuşalım.

Keyifli okumalar :)

______.______

Gençtim. Tüm bunları yaşamak, yaşadıklarımı günlerce düşünmek ve kafamın patlama noktasına geldiği an yaşananlardan bir ders çıkartmak zorunda olduğumda, çok gençtim. Bazen neden tüm bunları yaşadığıma anlam veremezdim. Neden tüm bu acılara katlanmak zorunda olduğumu. Bu bir isyan değildi. Sadece sorguluyordum.

Sonra babamın sözlerini hatırlardım. Bana anlattığı adaletsiz dünyayı düşünürdüm. Öyleydi gerçekten. Dünya dönüyordu. Her şekilde dönüyordu. Güneş parlıyor, ısıtıyordu. Ay bize uydu oluyordu. Koskocaman gezegenler birbirlerine çarpmadan hareket edebiliyolardı. Her şey oluyordu şu koca evrende de bir bizim dünyamız adaletten yoksun kalıyordu.

Sonra sorgulama sürecim bitti, yani büyüdüm. Kabullenmeye başladım. Beni asıl güçlü kılan da buydu.

"Afra, uyan!" Gözlerim kapalı olmasına rağmen, onları oynatmaya çalıştım ve başarılı da oldum. Zar zor açtığım gözlerim ışık nedeniyle kamaştı ve bir müddet etrafımı göremedim. Kuruyan boğazımı öksürerek temizledim ve birden gelen doğrulma isteğiyle harekete geçtim.

"Afra?" Eli yanağımdan ayrılmayan Karan'a baktım. Alnında ter damlaları birikmişti. Yüzündeki endişe yavaş yavaş benim de endişelenmeme neden oldu.

"Neler oluyor?"

"Bilmiyorum. Odaya geldiğimde baygındın. Ne kadar baygın kaldın bilmiyorum. Deniz'i çağıracağım." Gidecekken elini yakaladım. "Hayır!" dedim muhtemelen beni taşıyarak yatırdığı yataktan kalkarak. "Bekle!" Etrafıma bakındım. Hızlı adımlarla, ilk birkaç adımım dengemi sağlayamadığım için yamuk yumuk olmuştu, camla kaplı duvara doğru ilerledim ve dışarıya göz attım.

"Annem buradaydı." Dışarıda kimse görünmüyordu. Hızla arkamı döndüm. "Karan, annem buradaydı!"

"İmkansız." dedi Karan başını sallayarak. "Adamlarım tüm gün evin etrafındaydı. Biri görmese başkası görür. Değil annen, buraya tek bir sinek bile giremez. Hissederim."

"Bana neden inanmıyorsun? Buradaydı diyorum. Beni kafamdan vur-" Kaşlarımı çattım. Elim kafama gitti ve Karan'a göz göze geldik.

"Bekle." dedi kaşlarını çatıp yüzüme yüzünü buruşturarak bakarak. "Annen buradaydı ve seni kafandan vurdu, öyle mi?" Yüzüne bakmaya ve tepkisiz kalmaya devam ettim. Deliriyor olmam muhtemeldi.

"Yemin ederim Karan. O buradaydı. Onu hissettim. Annemdi." Kaşlarımı çatıp düşünmeye devam ettim ama olanlara bir türlü anlam veremedim. Derin bir nefes alıp anlattıklarımı sindirmeye çalışan Karan bana doğru birkaç adım atıp birden bana sarıldı.

Hangi olay daha olağanüstüydü. Annemin burada olup beni kafamdan vurması ve benim hâlâ yaşıyor olmam mı yoksa Karan'ın bana sarılması mı?

Elimi kafamdan çoktan indirmiş, beni kolları arasına alan Karan'a sarılmayıp öylece dikiliyordum.

"Bana inanmıyor musun? Yemin ederim Karan, gördüm onu. Hatta konuştum." Karan büyük elini saçımda gezdirdi ve kafasını salladığını hissettim. "Tamam, Afra. İnanıyorum sana. Hadi, bir an önce gidelim. Yeterince geç kaldık zaten." Kafamı sallayıp ondan hemen ayrıldım ve odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Eşyalarım umrumda bile değildi.

KIZIL ARAFOù les histoires vivent. Découvrez maintenant