23-ELE GEÇİREN KARANLIK

2.4K 251 138
                                    

Bu defa sürünerek geldim :')

Yks açıklanma haftası ilan ettiğim bu hafta beni sömürdü sömürdü. Sürekli atılan tweetlere falan gülüyorum kafayı yedim artık.

Neyse bana dua edin lütfennnn. Sohbete bölümden sonra devam ederiz.

Keyifli okumalarrr!

(Oy ve yorumları unutmayalım lütfennn!)

_______._______

Karan'dan:

Afra Suskun'u gerçekten tanıdıkça, küçükken kendimi yalnız hissetmemek için sürekli onu görmek istememin yersiz bir uğraş olduğu kanısına varmıştım. Onu kendime benzetmem çok saçmaydı. Zira babası öldükten günler sonra evren değiştirip, oldukça olağanüstü olaylar yaşadıktan sonra hâlâ akıl sağlığını bu denli kolay koruyabilmeyi, herkes başaramazdı.

Onda farklı, oldukça farklı bir şeyler vardı. Gücü bambaşkaydı ve bu durum ister istemez ona hayran olmama neden oluyordu. Belki büyü yapamıyordu ya da olağanüstü güçleri yoktu ama en az büyü yapanlar kadar güçlüydü. Çevreye orantısız bir güç yayıyordu. Daha önce hiçbir güç kaynağımdan hissetmediğim kadar orantısız ve yoğun bir güç. Ayrıca zihinsel olarak da oldukça güçlüydü. Hiçbir şekilde aklını okuyamıyordum. Yalnızca ilk karşılaştığımızda, yatak odasında onu kaçırmaya çalıştığımı düşündüğünde aklını okumaya çalışmıştım ancak başarısız olmuştum. Can sıkıcıydı.

Onu asla kaçırmak gibi bir niyetim yoktu ilk karşılaştığımızda. O evrene adımımı attığım an, onun evreni olduğunu adım kadar iyi biliyordum çünkü o evrene gitmeyi ben istemiştim, onun gücünü her zerremde hissettiğimi anımsıyorum. Onda tanıdık olan ve beni kendine çeken bir şey vardı. Normalde insanların gücü hep belli bir seviyede olur ve sabittir ancak onun gücü oldukça fazlaydı. Ayrıca dediğim gibi, orantısız bir şekilde yayılıyordu.

Dikkatimi çekiyordu yani.

Afra olduğunu biliyordum. Onun, küçüklüğüm olduğunu biliyordum. Annemin ölümüyle onu evrenimde yaşatan tek insan olduğumdandı belki. Onu tanımıştım. Değişse de, tanımıştım.

Kendimi karşısına çıkmamak konusunda kesin bir şekilde şartladım. Zira karşısına çıkmam hoş olmazdı. Hatta onun zararına bile olurdu. Çünkü biliyordum ki onunla tek kelime dahi konuşmam dahasını arzulamama neden olacaktı. Dediğim gibi kendine çekiyordu ve bu çekime karşı koyamıyordum.

Benimle tanışmak ona ölüm getirirdi.

Biliyordum.

Aramızda oldukça mesafe olmasına rağmen, bu mesafeyi korumak için büyük bir çaba harcamıştım, gücünü oldukça yakınlarımda hissettim. Orantısız yayılan gücü biraz da olsa azalmış gibiydi ve bu da acı çektiğini gösteriyordu. Fiziksel ya da ruhsal...

Bunun içimi tam anlamıyla kemirdiğini hatırlıyorum. Öyle ki, çok sevdiğim Kanlı Tablo'mun karşısında iki büklüm olduğumu, tabloya bakarken bile utandığımı fark etmiştim. Ancak böyle olmalıydı. Böylesi Afra için daha iyiydi. Annemin yaşıyor olsa beni Afra'ya gönderebileceği ihtimali tablo karşısında utanmama yol açsa da direndim.

Ancak başarısız oldum. Kan arzulayan bir vampir gibi Afra'yı görmeyi arzuluyordum.

Saatler önce infaz emri verdiğim adamın ceseti ortadan kaldırılmalıydı ve bunun için en iyi adamlarımı seçmiştim. Burada öldürmek oldukça uğraştırıcıydı çünkü dikkat çekmek istediğimiz en son şeydi.

KIZIL ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin