17.Bölüm

5.2K 385 51
                                    

Güneş mi doğdu bugün yer yüzüne. Karanlığın ardından tüm siyahları silip bembeyaz bir sayfamı açtı bugün.

Bugün, güneş mi doğdu...

~~~

"Sayın Meryem Gümüşay kimsenin baskısı altında kalmadan özğür iradenizle ve kendi arzunuzla Talha Li ile evlenmeyi kabul ediyormusunuz"

O an nefesler tutuldu Meryem'in gözleri Albert'te takılı kaldı. Yanlış duymamıştı dimi. Talha demişti. Yüreğinden ılık bir huzur akıp gitmişti sanki bu isimle.

Talha...

Ne kadarda çok yakışmıştı bu isim ona. Gözlerine dolan hayranlıkla baktı Albert'e. İlk defa gözleri bu adama hayranlıkla bakıyordu bu ona beslediği ilk duygulardı. Genç adamın gözlerine bakarak

"Evet"

Demişti Meryem. Mutluydu. Şuan hissettiği bu duygu mutluluktan başkası olamazdı ama evlilikleri nasıl ilerleyecekti Mustafa'yı ikna etmekle uğraşırken bunu Albert ile konuşmaya fırsatları bile olmamıştı dimi.

Şimdi üzerinde beyaz bir elbise elinde sade renklerde bir çiçek buketi vardı. Parmağında ise Albert'in aldığı zarif bir yüzük.

Genç adamın ışıl ışıl parlayan gözlerinden belli oluyordu mutluluğu

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Genç adamın ışıl ışıl parlayan gözlerinden belli oluyordu mutluluğu. Gözlerinde duygu öyle çoktu ki aşkı gözlerinden taşıyordu bugün..

Genç kız derin bir nefes aldı. Gerçekten evleniyorlardı ama kimsenin haberi yoktu. Sadece yakın ardakaşları hariç. Onlar olmadan olmazdı dimi. Yoksa üzerinde ki bu elbise elinde ki çiçek demetini kim hazırlardı. Ne kadar gerek duymadığını söylesede. Onlar daha çok heyecan yapıp herşeyi iki gün içinde yetiştirebilmişlerdi. Hele ki ilk duyduklarında ki tepki tambi travma.

"Meryem bu tarafa doğru bak"

Esma elinde ki fotoğraf makinesi ile resimleri çekmeye devam ederken nikah şahidi.

"Sayın Talha Li, kimsenin baskısı altında kalmadan özğür iradenizle ve kendi arzunuzla Meryem Gümüşay ile evlenmeyi kabul ediyormusunuz" dedi.

O an genç adamın kalbi tekledi. Gözleri sevdiği kadına dönerken.

"Evet!" demişti.

Ömrümün yettiği yere kadar EVET!

Şimdi ellerinde nikah cüzdanı birinin yüzünde tedirğinlik diğerinde içi içine sığmayan bir mutluluk vardı.

Bir çok çekilen fotoğraf ve kendi aralarından yenilen yemekten sonra Mustafa ayaklanmıştı. Her yol bazen tek yönde ilerlemiyordu bazen ikiye ayrılıp düşüyordu.

"Mustafa" dedi Meryem kırık bir sesle.

"Saat geliyor abla.. Gitmem lazım"

"Hemen mi"

VERA Kde žijí příběhy. Začni objevovat