18.Bölüm

5.2K 354 26
                                    

"Benden intikam alma şeklin mi bu mu Meryem! Beni dinlemeden hiç birşey sormadan! Söylemeden nasıl evlenirsin! Hele ki kilometrelerce uzakta kalacak bir adamla!"

Genç kız bu sözlerden sonra derin bir nefes alıp

"İntikam? Neden intikam alayım ki" demişti. Derdi intikam değildi ki o sadece babası için burda kalmak istemişti.

"Meryem beni daha fazla üzme! Bir yanlış yapmışsın gör artık bunu, hemen bu saçma evliliği bitirip Türkiye'ye dön!"

Genç kız yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştı. Sürekli kendine karşısında kinin annesi olduğunu hatırlatıp öfkesini dindirmeye çalışıyor ona ters bir cümle kurmak istemiyordu.

"Ben çocukmuyum anne"

"Aynen çocuksun!"

Meryem derin bir nefes aldı. Ne dese annesi bir karlılık veriyor sabrını zorluyordu.

"O yüzden mi benden evliliğini sakladın!" demişti kendini tutamayarak.

"Ben senin annenim, bunun da böyle olması gerekiyordu. Öğrenince daha çok üzülecektin!"

"Üzülecekmiydim? Ne zamana kadar saklayacaktın he, söylesene anne hiç duyulmayacak mı sandın!..Neden! Neden he anne! Daha babamın senesi dolmadan neden anne!"

Meryem'in sağ gözünden bir damla yaş akıp giderken

"En azından... Haber verseydin, bilseydim, belki aramızda bu kırgınlık bile olmayacaktı. Sen kaçar gibi gittin anne. Benim kimseden intikam aldığım yok! Ben sadece babamla kalmaya karar verdin. Babam ve son isteğiyle"

"Babanın işlerinden dolayı o okulaydın, böyle yapınca mutlu olabilecek misin kızım, özünden, toprağından uzak başka yerde ne zamana kadar yaşayabileceksin, ne zamana kadar tutunacaksın ona, tanımadığımız bilmediğimiz bir adam"

"Ömrün yettiği kadar, onunla olacağım anne. Tanıdığım ve tanımaya devam ederek çünkü ben yakınım da insanı bile tanıyamamışken tümüyle onu tanımanıza gerek yok, zaman olduğu gibi değil olacağına göre şekilleniyor"

"Meryem!! Saçmalama hemen dön bu işi de en kısa zaman da bitir! Buna kesinlikle izin vermiyorum!"

Genç kızın gözlerinde yaşlar birer birer damlamaya başlamıştı bile. Bir yandan çaresiz anne diğer yandan annesine derinden kırgın genç kız.

"Asla! Ben, bana el uzatan adamı yarı yolda bırakmayacağım anne! Ben! bana kalbini açan adamın üzerini örtüp yeni bir hayat kurmayacağım"

"Peki ya annen ne olacak kızım ben ne olacağım"

"Sen olmak istediğin yerde varolmuşsun zaten anne!"

Meryem'in annesinin sesi kısılmaya başlamış burun çekişleri telefondan duyulmaya başlamıştı.

"Kızım, yapma lütfen, sen orda tek başına ben nasıl yaşarım, başına bişey gelse nasıl koşup gelirim haklısın sana söylemedim ama etkilen istemedim kızım. Başın da yeterince sınavlar varken bana kafanı takmanı istemdim"

Ne olursa olsun, o hala anne idi. Bir yanı uzaktayken kendini nasıl huzurlu hissedebilirdi ki

"İsra süresinde de geçtiği ğibi anne, 'Her insanın işlediklerini boynuna dolarız' diyor" /isra/13....

Her insan yaptığını çekerdi. Kimsenin ne ahı nede bir damla göz yaşı sebepsiz kalmaz bir gün gözler önüne serildi.

Bu sözlerden sonra kısa bir sessizlik oluştu. Meryem gözünden damlayan yaşı silerken annesini daha fazla üzmek istemedi. Ne olursa annesine sesini dahi yükseltmemesi gerekirdi ama imtihan bu ya en ince yerinden kırılıyordu insan. Ne güçsüz ve iradesini kontrol edemeyen acizlere dönü veriyorduk.

VERA Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang