25.Bölüm

3.5K 267 18
                                    

Sineye yara düştü,
Gönüle keder.
Gözlere perde düştü
Kalbe heder..
            
                                  * * *

Albert annesinin yanından ayrılıp evden çıktı. Gönlünde ki sıkı sıkıya onu boğan bağ ile derin bir nefes alırken bugün başına geleceklerden bir haberdi. Bazı görünmeyen yaralar insanın karşısına neler çıkarırdı.

Kimisine pişmanlık, kimisine kapanmayan yara, kimisine koca bir öfke.

Genç adam üzerine aldığı montla evin bahçe kapısını açmıştı ki karşısında gördüğü suretlerle adımları durmuştu. Babası ve Alice şuan görmek istediği en son kişi bile değildi.

Bir müddet ayakları yere çivilenirken hafiften kaşları çatılmış yavaşça gözlerini babasını doğru çevirmişti. Neden herşeyi bu kadar aceleye getirmek zorundaydı ki. Küçük bir yara bile bir günde kapanmıyordu.

Alice'nin gözleri Albert'i görmesiyle heyecanla büyürken kalp atışı çoktan hızını arttırmıştı. Onu görmeyeli ne kadar uzun zaman olmuştu oysa.

"Evdemiydin, iyi oldu Alice de burdayken sohbet etmiş oluruz" demişti gözlerini Alice'ye dönen babası.

"Okula gitmem lazım!"

Gitmezsem boğulurum baba.

"Bir gün okulu asmanla, okulda kalmış olmazsın!"

Talha içine derin bir nefes çekerken gözleri yere kaymış ellerini montunun çebine koymuştu. Bugün babası bir yana ne kimseyi dinlemeye nede hesap vermeye gücü vardı. Daha fazla babasıyla diyolağa girmeden adımlarını okula doğru çevirmişti. Eğer konuşma uzarsa sonucu hiç hoş olmayacaktı.

"Albert!!"

Babasının beklediği keskin sesi kulaklarına ulaşırken dımlarını durdurmuş yorgun gözlerini babasına çevirmişti.

"İzin ver.. Şimdilik gideyim"

Hiç bir şeye gücüm yok, bırak beni biraz soluklanayım..

Orta yaşlı adam derin derin nefes alırken oğlunun sesiyle çatılı kaşları düzelmeye başlamıştı. Onu bu kadar bitkin görmeyi beklemiyordu belli ki.

Kısa bir bakışmadan sonra Talha yavaş adımlarla yola koyulmuş uzunca bir yolu yürümeye başlamıştı. Bazı duyguları attığın adımlar bastırırdı.

Alice ardından üzüntüyle bakarken ona bir adım atmıştı ki adımını durdurdu. İçine derin bir nefes çekip başını yere eğmişti. Onu bu zamana kadar herşeye rağmen beklemişti. Bundan sonra da bekleye bilirdi. Belli ki canı çok sıkkındı genç adamın.

"Eve geçelim Alice"

Alice başını sallayıp Cain'in peşinden eve girmiş önce Karolin'i ziyaret ettikten sonra aşağı inmiş iki gün önce öğrendikleriyle elinde dosyalar olan Cain'e

"Albert'in evli olduğunu ne zaman söyleyecektin" demişti.

Cain'in kaşları hafiften çatılırken elinde ki dosyayı kenara bıraktı. Çocuklarla uğraşmak gerçekten zordu. Gözlerini Alice'ye dikip duruşunu dikleştirirken.

"Boşanacağını da bilmen gerek" demişti.

"Boşanmak? Neden"

"Albert'i sende tanıyorsun Alice. Bu zamana kadar yaptıklarını da. Bunu yapması seni şaşırtmış olmamalı"

"Peki ya müslüman olması"

"Bunu sorun yapacak değilsin dimi"

Alice ciddileşen yüz ifadesiyle Cain'e bir adım daha yaklaştı. Bu zamana kadar onun yaptıklarını göz ardı etmişti ama bu kadar ileri gideceğini hiç düşünmemişti genç kız. Bir kız için müslüman olması cidden hafife alınacak gibi değildi.

VERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin