22.Bölüm

4K 280 10
                                    

Güne başlayan güneşmiydi. Yoksa geceyi uykusuz geçiren gözler mi.

Vefa,  bunun sevgiden, aşktan, hatta saygıdan bile önde olduğunu kaç kişi bilirdi ki. İnsan da aşk biterse giderdi. Sevgi yoksa önemsemezdi. Saygı yoksa silerdi. Ama vefa, vefa çok başkaydı. Herşeyi içinde barındırıp ayakta dik tutan tek şey Vefa idi.

"Git burdan, bir daha da karşısına çıkma!"

Meryem karşısında ki adamın dediklerini dinliyordu. Sadece dinliyor olsa gerek ki şuana kadar dilinden bir cümle bile dökülmemişti.

"Sen gidersen herşey düzelir! Albert, ne annesinden ayrı kalır nede bir evlilik uğruna sürünüp beş parasız kalır. Benim oyalanmaya hiç vaktim yok!"

Genç kız içine derin bir nefes çekti. Herşey paradan mı ibaretti. İnsanlar para ile merhabeti karıştırmış paranın herşeyi çözeceğine inanıp daha çoğuna göz dikmişlerdi.

Ve! Hırsları ile gençliğini silip geçmişlerdi.

"Eger" dedi karşısında ki adam kaşları çatılırken.

"Gitmezsen , Albert'in kalbinden Aşkı silerim! Geriye sadece nefes alan bedeni kalır!"

Kesin konuşmuştu öyle ki sesinde ki soğukluk ve karanlık genç kızın kalbini titretmeye yetmişti.

Öyle ki, yerde ki gözleri kayınbabası rolünü almış orta yaşlı adama yükseldi. Neden bu adamın gözleri bu kadar duygusuz ve insanlara iğrenerek bakıyordu. Kocası bildiği adamın böyle bir babaya sahip olması onu derinden üzmeye yetmişti bile.

Bu zamana kadar bu adamla hiç tanışmamışlar ismini dahi duymamıştı. Şimdi ise onu, en acımasız yönüyle tanıyordu.

Kaşları çatılan genç kız titreyen sesiyle.

"Senin.. Oğlun o" dedi titremeye başlamıştı göz bebekleri. Bu adam baba olamazdı. Buraya geldiğinden beri öğütlerini sıralamış gitmediği sürece kendi gibi duygusuz bir adamı vaad etmişti. Oysa Talha, yeni yeni gülümsüyordu.

"Dediğin gibi! Benim oğlum! Ve benim sizin evcilik oyununuzla vakit kaybedemem"

Genç kıza bir kaç adım daha yaklaşırken

"Umarım anlamışsındır! Emin ol şuan ki konuşma sebebim sadece uğraşnadan gitmen! Eğer uğraşırsam uara alan kişi Albert olur! Sana elimi bile sürmem"

Son sözünü söyleyen adam vakit kaybetmeden arabasına binmişti. Camı açık arabadan Meryem'e sonkez dönüp.

"Haftaya,  ardına bakmadan git! Umarım sözlerimi yerine getirirsin"

Camı kapanan adam ardını hafif bir toza bırakarak uzaklaşmıştı. Genç kız gözünden akan bir damla yaş süzülüp giderken dudaklarından bir hıçkırık kaçmıştı çoktan. İlk rüzgar da yerle bir olmuştu. Bunları hiç hayal etmemişti. Talha'nın böyle bir babaya sahip olduğundan bile bir haberken herşey tersine dönmüş üzerine yığın yığın taşlar dizilmişti bile.

"Yapamaz! Yapamaz " diye söylenirken genç adam daha önce ki konuşmaları gelmişti gözleri önüne.

"Ben anneme hiç doymadım Meryem, yanın da uyuya kalmadım. Kendi tabağında ki yemeği bana hiç uzatmadı."

Ağlamaları sıralanırken gözlerinde ki yaşlar birer birer toprakla buluşmaya başlamıştı bile. Adımları hızlı hızlı uzaklaşmaya başladı bulunduğu yerden. Okulun aşağı sokağın da buluşmuşlardı. Telefonuna gelen mesajla gitmiş Albert'e haber vermesini istememişti de. İçinde koca bir sıkıntı kemirmeye başlamıştı Meryem'i çoktan. Ve Meryem, denize girmeden boğulmaya başlayacaktı.

VERA Where stories live. Discover now