Ü129 🐾

76.9K 3.3K 702
                                    

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21)

Huzurunuzu bulmanız dileğiyle. 🤲

Keyifli okumalar 🌸

▪️

23.47

Düğünün bitmesi gece yarısını bulmuştu. O kadar güzel bir geceydi ki, düğün videolarımızın bize ulaşmasını sabırsızlıkla bekleyecektim.

"Neden bu yola girdik?"

"Evimize gidiyoruz."

Gülümsedim. "O yüzden soruyorum ya. Diğer yol ayrımından girmeyecek miydik?"

"Bana bırak."

Gözlerimi devirdim. Papyonu yakasından sarkıyordu. Ceketi arka koltuktaydı. Bir an önce gelinliği çıkarmak istiyordum. Bu kadar sıcak olacağını tahmin etmemiştim.

Araba yavaşladığında doğruldum ve arabanın farlarından görebildiğim kadarıyla etrafa baktım.

"Nereye geldik?"

"Evimize."

"Ama bura-"

"Şş, bana inanmıyor musun?" Sahte bir kaş çattıktan sonra arabadan indi. Kemerimi çözerken hala etrafta tanıdık bir şeyler aramaya çalışıyordum. Ön taraftan dolanıp kapımı açtı. Yüzümde geniş bir gülümsemeyle adımımı dışarı attım. Anlamadığım bir anda eğildi ve beni kucağına aldı. Etrafta pek ev olmasa da elimi çığlık atmamak için dudaklarıma kapattım.

"Soner ne haltlar karıştırıyorsun?"

"Ne karıştıracağım be? Evimize geldik diyorum işte." Kapıyı ayağıyla üstüne vurdu ve devasa güzellikte bir bahçesi olan eve doğru yürüdü. Kucağında küçük bir çocuk gibi dursam da ben onun karısıydım. Onun deyimiyle şimdi evimize gidiyorduk. Aklıma bu evi yeni almamış olduğu, önceden de ailesine ait olduğu fikrini getirmeye çalışıyordum çünkü baya pahalı bir eve benziyordu.

Kapının önüne geldiğinde bakışlarımı havuzdan çekip Soner'in yüzüne çevirdim. Beni indirmeden eğildi ve kapıyı açtı.

"Evimize hoşgeldin Büşra Üsame."

"Soner sen, burayı bizim için mi aldın?"

Yüzündeki gülüşünden öpmek istedim. İçeriye adımını atarken dudaklarından fısıltıyla dökülen 'Bismillah' kelimesini duydum. Kapıyı ona yardımcı olup elimle üstüne vurdum.

"Soner artık indirsen mi?"

Merdivenleri çıkarken nefesinden yorulduğunu anlayabiliyordum. Kilom az olsa da kaç dakikadır kucağındaydım. Kolları ağrımış olmalıydı.

"Evi yarın gezdireceğim sana. Muhteşem bir arka bahçesi var. Ayrıca senin için toprak aldım. Belki evdeyken sebze bakmak istersin diye."

Başımı boynuna gizledim. Onu hak etmek için ne yapmıştım ki ben?

Bir odanın aralık kapısını ayağıyla itti ve karanlık odaya adımını attı. Yavaşça eğildi ve ayaklarım yere değdiğinde beni bırakıp uzaklaştı. Odaya hakim olan gece lambasının loş ışığı biraz daha rahatlamamı sağladı.

Karşımda durdu ve eğilip alnımı öptü. Dudaklarını tenimden ayırmadan elini gelinliğimin arkasına götürdü. Ellerimi kaldırıp papyonunu yakasından aldım ve yere bıraktım. Gelinliğim, açtığım her bir düğmesiyle yere düşerken boynuna sarıldım.

"Seni seviyorum Soner."

"Seni seviyorum Çilli."

Çıplak bedenimi kaldırıp yatağa yürüdü. Gözlerini gözlerimden ayırmadan beni yatağa yatırdığında içimden dualar ve şükürler ederek elimi pantolonuna uzattım.

Ne kötü anılar, ne de buraya gelene kadarki ayrı kalışlarımız, hiçbiri gözümün önüne gelmedi. Yalnızca ikimiz vardık.

Bana dokunmaya kıyamayan Soner ve Çilli'si.

Sabah omzuma değen dudaklarla uyandığımda  gece duş alıp giyindiğimi bir an unutup çarşafı göğüslerime çektim. Soner bu halime gülüp yanağımı öptü.

"Günaydın karıcım."

"Günaydın, şey..." Çarşafı bir kenara bırakıp masada duran telefonuma baktım. "Neden erken uyandın?"

"Sana kahvaltı hazırladım."

Başımı tekrar yastığa koyup elimle yanağını okşadım.

"Çok güzelsin." dediğimde kaşlarını çattı.

"Karizmatik diyeydin daha hoş olurdu sanki."

Güldüm ve doğrulup saçlarından öptüm. "Sen in, geliyorum."

"Tamam hayatım."

Banyoda işlerimi halledip saçlarımı taradım. Hala ıslaklardı. Dün gece aklıma gelince yüzüme gülüşün yayılmasına izin vermeden aşağı indim. Patates kokusunu merdivenlerde almıştım. Soner beni görünce çayları koymaya başladı.

"Bu sadece bu sabah için mi geçerli yoksa diğer günlerde gelip omzumdan öpmeni bekleyebilir miyim?" dedim muzip bir gülümsemeyle sandalyeye otururken.

"Evde olduğum her sabah sıkılmadan sana kahvaltı hazırlayabilirim."

"Eline sağlık hayatım. Çok güzel görünüyor." Kızarmış ekmeği aldığımda elimden aldı ve üzerine yağ sürmeye başladı.

"Afiyet olsun güzelim." Üzerine bal sürdükten sonra bana verdi.

"Soğumasın ekmekler sen de ye."

Alnına dökülen saçlarını elimle arkaya yatırdım.

"Bugün evdeki eksikleri bir bakalım. Hatta çevreyi tanı sen de. Bir ara alışverişe çıkarız. Sadece kahvaltılıklar var."

"Olur, çıkarız."

"İnternetimi açmadım hala. Bugün açmayı düşünmüyorum."

Güldüm. "Ben de açmayacağım. Sonra Eray'ın sohbetine doyum olmuyor."

"O kadar gel oyna dedim gelmedi. Düğününde görür o."

"Gelinin Yağmur olduğu bir düğün mü?"

"Eray'ın yanında başka birini hayal edemiyorum."

"Ben de."

"Daha erken tabi. Okulunu bitirecek önce."

Kahvaltıdan sonra birlikte masayı topladık. Makinayı açmak için eğildiğimde kasıklarıma ince bir ağrı yayıldı. Omzumun üzerinden Soner'e baktım. Çayı çöpe döküyordu. Meraklanmasını istemediğim için yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Hadi bakalım!" Ona döndüm. "Evimizi tanıyalım." Uzattığı elini tuttum. Diğer elim bir an kasıklarıma indi. Soner'in olmadığı bir zaman doktora gitmeyi aklıma not ettim.

Umarım kötü bir şeyim yoktu.

🌙

Selam. 🙏🏻

*Bölüm nasıldı?

*Sizler nasılsınız? ♥️

Yeni bölümde görüşmek üzere. 💙

ÜSAME 🐾Where stories live. Discover now