ALTINCI BÖLÜM: PİKNİK

1.1K 137 56
                                    

MULTİMEDYA: Güz'ün bölüm sonundaki hali, temsili

Bahar geldi. Okulun gri duvarları içinde güneşe ve yeşile özlemi doruklara çıkmış olan ders yorgunu öğretmenler ile gönül yayları iyice gevşemiş öğrenciler piknik havasına çoktan girdiler. Nisan ayının gelmesiyle birlikte herkes okulumuzda artık geleneksel hale gelmiş olan pikniğin ne zaman ve nerede yapılacağından bahsetmeye başlamıştı. Kimi son sınavlardan önce yapılsın istiyordu, sınav öncesi moral olsun diye. Kimi de "sınavlar bittikten sonra olsun," diyordu, kutlama mahiyetinde. Bizim için hiç mi hiç fark etmiyordu. Olsundu da, ne zaman olursa olsundu. Çünkü zlarla piknik her sene çok eğlenceli geçiyordu.

Bu seneki benim için ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü Berk de gelecekti. Kim bilir, belki...

Aman ne saçmalıyorum ben! Biliyorum bana bakmayacağını. Okuldaki tüm kızların hayran olduğu Berk. Kimseye çıkma teklif etmeyen, tüm kızların çıkma teklif ettiği Berk. Okulun en havalı çocuğu Berk. Bana mı bakacak? Kimi kandırıyorum ki ben? Ama o umut yok mu, lanet olası o küçücük, minicik umut kırıntısı! İçten içe hep "ya olursa?" diyor bana. "Ya o da senden hoşlanıyorsa? Ya o da söyleyemiyorsa, aynı senin gibi?"

Kötülerin en kötüsü umut, git başımdan! Bırak yakamı! İşkence etme, yeter! Seni dinlemek istemiyorum! Söylediğin gibi değil gerçekler, biliyorum. Umut, "artık bırak peşimi," diyorum. Umut, "artık unut," diyorum.

Pikniğin tarihi belli olduğu ve sınıflara duyuru yapıldığı gün teneffüs zili çalar çalmaz, Su benimle El'i koştura koştura bahçedeki köşemize götürdü. Orası bizim köşemizdi. Kimsenin duymasını istemediğimiz konuları orada konuşurduk ve birilerinin konuşmalarımızı duymasını hiçbir zaman istemezdik.

"Ne var, ne oldu Su? Nedir bu kadar acil olan?"

"Ay evet, El haklı. Ay nefes nefese kaldım valla."

"Güzcüğüm, spor olayını Beden Eğitimi dersleriyle bedavaya getirmeye çalışırsan böyle olur işte," dedi El ve yaptığı espriyi çok beğenmiş olacak ki baya güldü. Bense tabi ki hiç beğenmemiştim. Gülmedim.

"Ha-ha. Ne kadar da komik bir kişilik olmuşsun sen El, ya. Sporu bırakıp stand-up mı yapsan acaba?"

"Of, kızlar, durun bir ya," dedi Su araya girerek. "Acil durum!"

"Acil durum mu? Ne oldu?"

"Of, Berk yine başka bir mankenvariyle mi çıkıyor?"

"Yok, tatlım, en son çıktığı kızdan da ayrılmıştı ya, hâlâ boşta, merak etme."

"Güzcüğüm, öyle olsaydı da senin artık buna alışmış olman gerekmiyor mu? Adam her hafta ya da her gün başka biriyle. Okulda çıkmadık kız bırakmayacak gibi çakma Murat Boz."

"Ya El, sen neden bugün benimle uğraşıyorsun? Neden bana oynuyorsun bugün? Zaten canım burnumda."

"Canım, sen de âşık olduğundan beri çok değiştin, hiç şaka kaldıramaz oldun ya."

"El, bırak artık şu kızla uğraşmayı! Güz, sen de alınganlık etmeyi bırak! Ay çocuk gibisiniz valla! Yıldım!"

"Tamam, sustuk ya!"

"Tamam. Anlat hadi, neymiş bu acil durum?"

"OK, anlatıyorum. Az önce de dediğim gibi şu an Berk boşta, çıktığı mıktığı yok yani."

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now