ON SEKİZİNCİ BÖLÜM: KADERİMİN OYUNU

599 80 31
                                    

     Kahretsin! Aynı sınıfta mıydık? Ne kadar şanssızdım Ya Rabbim! Ya da kader miydi yoksa bu? Evet, kesinlikle kaderdi; bana kaderimin bir oyunuydu bu.

     Kafamı çevirdim, gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. "Sınav başlamıştır. Başarılar arkadaşlar," diyen görevlinin sesiyle gözlerimi açtım, sonra da soru kitapçığının ilk sayfasını. Ama kalbim sıkışıyordu, zor nefes alıyordum. Kafamı açık olan pencereye çevirdim. Derin derin nefes alıp vermeye başladım.

Sakin Güzin, sakin.

Bir süre böyle kendi kendimi yatıştırmaya çalıştım.

Nefes al... ver...

Evet, evet, işe yarıyordu sanki. Bir süre sonra tekrar sorulara baktım.

Soru bir.

    Allah'ım her şeyi unutmuştum, hiçbir şey hatırlamıyordum. Off! Tüm emeklerim boşa mı gitmişti yani? Hayır, hayır, olamazdı. Toparlanmalıydım hemen. Odaklanmalıydım.

    İlk soruyu en az beş kere okuduktan sonra doğru olduğunu düşündüğüm cevabı işaretledim. Birkaç soruyu yaptıktan sonra açıldım. Diğerlerini daha rahat çözmeye başladım. Sınavını bitirenlerin çıkabileceği söylendiğinde kafamı kaldırdım kağıttan. İlk çıkanların arasında onu gördüm. Ama o beni görmemişti. Ben de hemen kağıdıma geri döndüm.

     Gençliğimin en güzel yıllarından birini uğruna çalışarak geçirdiğim sınav bitince rahat nefes alırım diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Hiç de denemelerdeki gibi rahat çözemedim soruları. Resmen cebelleştim sorularla. Cevabından emin olamadığım o kadar çok soruyla karşılaşmıştım ki... O yüzden içim hiç rahat değildi. Çok değil, sınavdan henüz on gün önce sahip olduğum güvenden eser yoktu artık. Kesin Boğaziçi ya da Hacettepe'yi kazanacağım gözüyle bakıyordu herkes. Aslına bakarsanız ben de. Ama bazı dış etkenlerden ötürü şu an oldukça tedirgindim. Herhalde ikisi de olmayacaktı.

     Lanet olsun sana Berk! Artık SüperBerk'im değilsin benim! ÜzenBerk'sin sen, ÜzenBerk!

     Sınav sonrası kızlarla buluştuk. Anlaşılan benim dışımda herkesin sınavı iyi geçmişti. Olayı anlattım onlara. Tabi ki en güzel beddualarını ve küfürlerini eksik etmediler Berk'ten kankilerim. Bana moral vermeyi de unutmadılar.

     "Ya abi," dedi El, "sen Güzin'sin! Kesin en en fazla birkaç yanlışın çıkar. Sen denemelerde full çeken insansın. Bizim rol modelimizsin, kanka ya!"

     "Bu sefer öyle değil be, El! Ben kendimi biliyorum. Çok üzgünüm. Beni affedin lütfen."

     "A, ne özrü ayol? Ne affetmesi? Ne diyor bu kız, El?"

     "Ne bileyim ben oğlum ya!"

     "Söz vermiştik birbirimize, aynı üniversiteye gidecektik. Sanırım sözümde duramayacağım. Özür dilerim."

     "Ay saçmalama lütfen, Güz," dedi Su. "Bence biz yine aynı okulda olacağız. Hem olmasak ne olur? Aynı şehirde olsak da yeter bize."

    "Evet, harbiden. Ayrıca kızım senin 'kötü geçti' dediğin sınav eminim bizim 'iyi geçti' dediğimiz sınavdır. Senin tabirinle sonucun 'kötü' gelse bile bizimle aynı olur. Rahat ol yani sen."

     Gülümsedim. "İnşallah dediğiniz gibi olur kızlar," dedim.

                              ***

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now