60. Bölüm Enkaz

2.3K 251 121
                                    

Hoş geldiniz🌷

Multimedyada yine ilk kez sizlerle paylaştığım Mert Kıyak Gel var. Niye bilmiyorum bu şarkıyı çok seviyorum. Bölümle de uydu gibi.

Sensiz Asla kahvelerimiz hazırsa buyrun bölüm sizlerin veee yorum yapmayı sakın unutmayın🌷

Keyifli okumalar. 🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

Kabussuz geçen bir geceden sonra gözlerini açtığında, Peri'yi görünce karanlık havanın aksine yüzünde aydınlık bir gülümseme belirdi. Dün gece aklına gelince yüzüne çöken hüzün, kış havası gibi karanlıktı. Peri cephesinde bir şeyler vardı ama o tarafa geçemiyordu. Sanki görünmez bir duvar vardı, geçemediği, arkasında ne olduğunu göremediği... Uyandırmaktan korkarcasına parmaklarını saçlarında dolaştırdı. Kabuslarının çaresi olan kadın, kadınlara çizdiği sınırı delip geçen kadın ve hepsinden önemlisi kalbinin kapısını ilk kez açtığı, sevdiği kadın.


"Başka türlü karşılaşsaydık" dedi sözlerinin devamı gelmedi. O zaman böyle sever miydi? Ya da Peri'yi fark eder miydi? Ederdi. Çünkü onu ilk gördüğü o an sebepsiz bir şekilde düşman kesilmişti, ne olduğunu bilmeden, anlamadan. Oysaki hayatını kadınlara adamıştı, kendinden ne kadar uzak tutsa da...


"Seni her şekilde fark ederdim, severdim. Ama o zaman da sen beni sever miydin?"


Buruk bir gülümseme kapladı yüzünü. "Sanmıyorum" dedi. "Sevmezdin, çünkü kader değişmez."


Yüzünü izleyip kaldı bir süre daha. Yavaşça kalkıp üzerini giyindikten sonra odadan çıkmadan son kez Peri'ye bakıp yanına geldi. Üzerini örtüp odadan çıktı. Çalışma odasına geçip birkaç dosyaya göz attıktan sonra aşağı indi. Parfüm yaptığı odaya geçerken atölyeye gözü çarptı. Kapısı aralıktı ve doğruca içeri girdi. Etraftaki resimlere göz atıp son yaptığı resme bakmak için geldiğinde gözlerini kırpamadan bakıp kaldı. Kaşlarını çattı, anlamak istedi, anlayamadı. Resmin tam yanına gelip baktığında çatılmış kaşları açıldı resmi inceledi ve dudaklarından savrulup giden gülüşe engel olamadı. Dün geceye gidince Peri'nin sorduğu soru geldi aklına. Bu bildiğin jakuziydi ve içerisindeki şeytan... Dudaklarından savrulan gülüş, sesli bir hal alırken kendini tutamaz oldu. Nasıl bir ruh haliyle çizmişti bu resmi? Çizmesi için sebep neydi? Böylesi profesyonel resimler yapan bir ressamın böyle bir resmi çizmesi için bir şeyler yaşaması lazımdı. Kendini sevmiyordu ama gözleri başka bakıyordu. Dün gece söylediklerini kaldıramayıp ağlamıştı ve onu öylece bırakıp eve girmek azabını artırmıştı. Oysaki, sarılmak, öpmek, uzun uzun konuşarak gözyaşlarını dindirmek isterdi ama... Odasına çıktığında bunun acısını çekerken Peri de gelmişti ve belli etmemeye çalışsa da ağladığını anlamıştı. En çok koyan da yukarı çıkarken Peri'nin yüksek sesle attığı çığlıktı. Bir an dursa da devam edip odasına çıkmıştı. Sonrası yine o çok sevdiği kokusunu soluyarak uyumuştu.


Dolan gözlerine zıt yüzündeki gülümseme hala duruyordu. Hemen telefonunu çıkarıp fotoğraf çektikten sonra resmi incelemeye devam etti. Jakuziyi kafasına takmıştı, tamam orası cepteydi. Ahu'yu tanımıyordu ve kendisi Ahu'yu uzun zamandır görmemişti. Çünkü yurt dışına çıkmıştı birkaç davası da hala kendindeydi. Onun için kaç kez görüşme talebinde bulunmuştu ama her seferinde sekreteriyle haber gönderip işini bitirmişti. Önü sonu görüşecekti ama sadece iş için olacaktı. Düşüncesine kaldığı yerden devam ederken "Ahu ve şeytan" diye mırıldandı kesik kahkahaları arasında. "Neden" dedi sessizce. "Sevmediğin ben için bu duruma düşmeni istemezdim."


Başını sağa-sola çevirip gülmesine devam ederken hemen kendine gelip atölyeden çıkarak kendi odasına geçti, kapıyı kilitledi. Odadaki mis kokuları soluduktan sonra arada hissettiği kokuyu hafızasına kazıyıp gözlerini kapatarak sandalyeye oturdu. Şişelere bakmadan açtı, koydu açtı sonra diğerini ve nihayet! Gözlerini açıp şişenin üzerini işaretleyerek daha önce hazırladığı şişenin içerisinde bir miktar damlatıp şişeyi çalkaladı. Masanın üzerindeki tahta kabın kapağını açıp içindeki kahveyi derin derin soluduktan sonra yaptığı karışımı kokladı. Bir süre durup tekrar kokladı. Yaklaşmıştı ama yine de bir şeyler eksikti. Bir damla, belki de daha az, o son noktayı koyacağı alt notayı bulacaktı. Diğer şişelere baktı çaresizce. Bugün de olmayacağını anlayıp telefonunu çıkarıp resme baktı. Küçük kahkahalarla gülerken arkasına yaslandı. Hem gülüyor, hem sebebini biliyor hem de bilmiyordu. Kafasındaki soruların cevabını bulmak için gideceği bir kişi vardı. O zaman şimdi gidecekti ve emindi ki  aklındaki o soruları cevaplamasa da en azından ilham olurdu.


Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin