23. Bölüm Cadı

3.3K 557 276
                                    

23. Bölüme hoş geldiniz🌷

Sizlere uzun bir bölüm getirdim. Beğeneceğiniz bir bölüm oldu diye düşünüyorum. Karakterleri ben de yeni tanıyorum o yüzden tam dozunda yazmak istedim umarım olmuştur.



Geçen bölüm yorum istedim yorum yapanlara çok teşekkür ederim. Bu bölüm özellikle yorum istiyorum. Fikirlerinizi düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum.❤️

Multimedyada ilk kez Siyahın Öteki Yüzü kitabımızda kullandığım bir enstrümantal var.
"Es." Dinleyerek okursanız çok sevinirim.


Sensiz Asla kahvelerimizi alalım ve bölümü okumaya geçelim. Buyrun bölüm sizlerin. Keyifle okuyun🌷



Peri'yi bir hamlede kucağına alıp içeri girdi. Hemen karşıdaki koltuğa yatırıp nabzını kontrol etti, sonra ateşine baktı. Burnundan kan sızdığını görünce gözleri korkuyla açıldı. Hemen telefonunu alıp arama yaptıktan sonra kapıdaki poşetleri içeri alıp kapıyı kapattı. Panikle etrafına bakıp mutfağa geçti, dolabı açtı. Aradığını göremeyince telaşla pencereye gelip aşağıya baktı sinirleri iyice gerildi. Hızla diğer odaya geçtiğinde oranın resim atölyesi olduğunu görüp kapıyı kapattı. Bir an duraksayıp kapıyı tekrar açtı. Odanın tam ortasındaki kum torbasını görünce gözlerini kısıp baktı bir süre. Nerede olduğunu hatırlayıp kapıyı kapatıp diğer odaya girdiğinde komodinin üzerindeki kolonyayı görünce rahat bir nefes aldı. Kapağını açarken bir yandan Peri'nin yanına gelip koltuğun kenarına oturdu. Kolonyayı bileğine döktü, sonra kendi eline döküp burnuna değdirdi ama hiçbir işe yaramamıştı.

Kahretmesin!

Böyle mi olacaktı?!

Buraya gelirken laf dalaşına hazırlamıştı kendini. Peri, kendini içeri almayınca poşetin içerisinde unuttuğu cep telefonunu rehin tutup ufak çaplı tehdit edecekti ama düşündüklerinin hiçbiri de olmamıştı. Anlayamadığı, insan her şeyini her yerde unutabilirdi ama telefonunu asla! Bu kız hiç mi fark etmemişti? Kendine gelip burnundan akan kanın devam ettiğini görünce doğruca mutfağa gidip etrafına baktı. Peçetelikten peçeteyi alıp tekrar geldi. Akan kanları silip baktı ama minik bir sızıntı olarak akıyordu hala. Telaşla etrafına bakındı, sonra saatine. Bu kızın bir hastalığı mı vardı ki? Kapı çalınca hızla koşup kapıyı açtı. İçeri giren sağlık ekibine olanları anlatıyor bir yandan onların yaptıklarını izliyordu.



"Siz, eşi mi oluyorsunuz?"


Yiğit, daldığı yerden bakışlarını çekip soruyu soran kişiye döndü.



"Kim eş?"

"Siz diyorum, hanımefendinin eşi mi oluyorsunuz?"


Yiğit, vurgun yemiş gibi kalırken soruyu yeni anladı. Buz gibi ifadesiyle kadına bakıp tok sesiyle konuştu.



"Tabi ki değilim."



Sağlık ekibi bir yandan tansiyon ölçüyor bir yandan nabız ve ateş ölçümü yapıyorlardı.



"Hasta hakkında soru sormamız lazım. Bilinen kronik bir rahatsızlığı var mı? Nöbet mi geçirdi ya da daha önce böyle bir durum yaşadı mı onları soracağımız biri lazım. Ne zaman bayıldı? Kötü bir haber mi aldı?"


Yiğit, takılan seruma baktı, işin ciddiyetini yeni yeni kavrıyordu. Neyi, nasıl açıklayacaktı? Ve iyi ki de avukattı.



"Ben, Peri Hanım'ın avukatıyım. Dün cep telefonunu bende unutmuştu onu vermeye geldim. Kapıyı açtı ve birden bayıldı sonra da sizi aradım. Bildiklerim bundan ibaret."



Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin