15. Bölüm Sivrisinek

3.3K 582 277
                                    

15. bölüme hoş geldiniz🌷

Baş karakterlerimizin olduğu bir bölüm getirdim sizlere. Aksiyonlu bir tık gerçeklerin ucunu gördüğümüz bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.


Multimedyada güzel bir enstrümantal var. Cidden çok güzel ve bölümle iç içe oldu. Dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum🌷


Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum. Müzik de benden buyrun bölüm sizlerin. Keyifle okuyun🌷





Peri, çalışma odasının kapısının kolunu indirirken yaşlı adam elini tuttu.



"Hanımefendi lütfen. Yiğit Bey uyurken yanına gitmemizi istemez. Sizin buraya çıktığınıza benim müsaade ettiğimi sanır ve ben işimden olurum."


Peri, yaşlı adama ifadesiz bir şekilde baktı. Şu an hiçbir şey hissetmiyordu.



"Umurumda bile değil!"



Kapıyı hızla açıp içeri girdiğinde o avukatın, masasının başındaki koltukta uyduğunu görünce kapıyı kapatıp hızla yürümeye başladı. Yanına yaklaştığında onun uykusu arasında anlamsız sözler mırıldandığını görünce duraksadı bir an. Sonra alnından akan terleri görünce olduğu yerde kaldı. Hiç beklemediği bir durumla karşı karşıyaydı ve ne yapacağını bilemedi. Bir adım daha atıp olduğu yerde kaldı. İlk aklına gelen kendisiydi. Gördüğü kabusları hatırladı ve ilk kez kabus gören birini izliyordu. Omuzları düşerken bu adamın dünkü meydan okuduğu o ânı ve mahkemedeki halini düşündü. O kadar değişik bir ânın içindeydi ki... O acımasız adam şu an savunmasız bir halde ve çaresizdi...



Onun, kıpırdanıp başını sağa-sola çevirdiğini görünce ne yapacağını bilemedi. Bir insan bu haldeyken uyandırılmazdı iyi biliyordu. Babası o an sesini duyar yanına gelirdi ve saçlarını okşayarak uyandırırdı. Şimdi ne yapacağını bilemez şekilde ayakta duruyor ve o avukatın iç aleminde çektiği sıkıntıları izliyordu. Onun birdenbire "hayır" diye bağırdığını duyunca irkilip geriye doğru gitti. Kollarını savurup gözlerini açtığı an korkuyla yutkundu. Çünkü yeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu ve korkunç görünüyordu.



Göz göze geldiklerinde, ikisi de korkunç bir şey görmüş gibi kaldılar. Peri, buraya niçin geldiğini hatırlayıp toparlanmaya çalıştı. Gözlerinden geçen nefret karşısındaki adamın, şaşkın anlamaz, korkunç bir kabus görüyor gibi bakışlarıyla çarpışınca kalbindeki buz tutma sesi kulaklarını uğuldatmaya başladı. Dişlerini sıkıp birkaç adımda masanın tam karşısında durdu.



"Sana günaydın avukat! Sen burada uyurken bile benim hayatımı karatmaya devam ediyorsun. Uyurken bile bir kabus gibi peşimdesin!"


Nefes nefese bakarken, Yiğit kendine gelmemişti hâlâ. Az önceki kabusun tesirinden kurtulamamışken uyanık haldeyken başka ama gerçek bir kabusa geçiş yapmıştı. Yerinde doğrulup anlamayan ifadesiyle bakarken taşları yerine oturtmaya çalıştı. Artık öyle bir duruma gelmişti ki gerçek ve kabusu ayırt edemez olmuştu. Ellerini yumruk yapıp; sıktı, sıktı, sıktı ve acıyı hissedince gözlerini sımsıkı kapatıp kaldı. Birden açıp baktığında karşısındaki kadını tekrar görünce anladı gerçek olduğunu. Dişlerini sıkıp bakarken onun nefret dolu gözlerinden gözlerini ayıramıyordu.




Peri, öfkeyle bakarken ellerini sert bir şekilde masaya dayadı.




"Ne istiyorsun benden!? Dün sergiye gelip hakaret ettiğin yetmiyor gibi bugün de sergiyi kapattırmaya çalışıyorsun!"



Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin