20. Bölüm Atarlı Kıvırcık

3.3K 540 241
                                    

20. bölüme hoş geldiniz🌷


Bu bölüm adını ben bulmadım. O çok sevdiğimiz "hatunun" samimi bir arkadaşıyla görüştüm ve bu sözü söyledi. Ben de bölümde kullanmak için müsaade istedim o da kabul etti. O hatuna ve arkadaşına sevgiler benden gitsin🌷


Uzun bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. Multimedyada "Murat Evgin'den" güzel bir enstrümantal var. Dinleyerek okursanız beni mutlu edersiniz🌷




Sensiz Asla kahvelerimiz hazır biliyorum. Müzik de benden. O zaman buyurun bölüm sizlerin. Keyifle okuyun🌷




Yiğit, zile bir kez daha basmak için parmağını dokundurduğu an kapı açılınca elini çekti. Kapıdaki kişiye baktığında şaşırmaması elde değildi. Her yeri boya olmuş tulumu, tepeden, fırça yardımıyla topladığı kıvırcık saçları, fırçanın biri kulağının ardına sıkıştırılmış, yüzünde benek benek siyah boyalar, ayağında siyah peluş terlikler... Daha önce hep bakımlı gördüğü kızı ilk kez böyle görüyordu, şey gibi.



Ressam gibi...



Şaşkınlığını üzerinden atıp simsiyah öfke ve alay karışık gözlerine kilitlendi. Elinde sıkarak tuttuğu çiçeği fark edince gelme sebebine odaklandı. Odaklanmıştı da nasıl başlayacaktı?



"Ne istiyorsun?"


Nasıl başlayacağını düşünmesine gerek koymayan sözlerden sonra gözlerini kırptı nihayet.



"Sabahki konuşmamız yarım kaldı. Seninle konuşmak istiyorum."


Peri, istemsiz elini yüzüne sürüp öfkeli ifadesiyle baktı. Yüzündeki boyanın biraz daha yayıldığından habersiz dururken, buzdan daha soğuk sesiyle konuştu.



"Sabah seninle konuştuğumu hatırlamıyorum. Sen konuşmaya çalıştın ben dinlemedim. Şu anda da fikrimde bir değişiklik olmadı. Seninle konuşmak istemiyorum."



Yiğit, beklediği konuşmaya hazırdı ve...



"Tamam, sen konuşma ama beni dinle. Yaptığım hatayı telafi etmek istiyorum ve bu yüz-"



"Ve bu yüzden seninle konuşmak istemiyorum. Dünden bugüne değişen ne oldu ki? İnandırıcı değilsin."



Yiğit, soğuk ifadesini değiştirmeye çalışsa da olmuyordu. Kadınların yanında, olduğu gibiydi, hiçbir çaba sarfetmezdi ama şimdi?




"Dün, siz gittikten sonra Ümit'le konuştum ve onun söylediklerinden sonra yaptıklarımı düşündüm o yüzden buradayım."


Peri'nin öfkeli bakışları kararırken dişlerini sıkıp kapıyı tuttu.



"Bak avukat, Ümit'le ne konuştuğun umurumda bile değil. O kadar hakaret sonrası arkadaşının konuşmasıyla değişecek biri olmadığını seni tanımadığım halde biliyorum. İşim o kadar çok ki seninle daha fazla vakit kaybedemem."


Kapıyı kapatmak için hamle yaptığında engel olunduğunu fark edince sinirle kapıyı sonuna kadar açtı.



"Zoraki mi konuşacaksın!? İstemiyorum ne demek biliyor musun!? Seninle değil konuşmak, seni görmek bile istemiyorum! Zorla içeri mi gireceksin!?"


Yiğit, hiç beklemediğiyle karşı karşıyaydı. Kızdan beklemedikleri hariç kendinin yaptığı?


Kapının kapanmasına engel olması...?



Sensiz Asla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin