17

6.5K 372 366
                                    

Draco büyük kapıların önüne geldiğinde üzerindeki tereddütü atmaya çalıştı. Varis Slytherin'in huzuruna özel olarak çağırılmak babasına göre büyük bir onurdu. Bunu düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı.

Karanlık Lordun ani dönüşü herkesi şaşırtmıştı ancak sağ kalan çocuğun bu dönüşte büyük bir etkisinin olması safkanlar arasında büyük bir etki yaratmıştı.

Felsefe taşını Karanlık Lorddan koruduğu sanılırken o herkesten habersiz, taşı lorduna sunmuştu. Üstelik varisi olmakla onurlandırılmıştı.

Diğerlerinin aksine Malfoy ailesi hortkulukların varlığından haberdar olduğundan Draco için bu durumu anlamlandırmak daha kolay olmuştu.

Safkan ailelerin varisleri Harry Potter'ın varis olabilmek için kim bilir neler yaptığını konuşurken onları kesin bir dille uyarmak zorunda kalmıştı. Eğer Karanlık Lord buna layık gördüyse sorgulamak kimseye düşmezdi.

Ayrıca Harry Potter bunları hak etmeyecek biri değildi. İki yıldır zekası ve gücü herkesi etkiliyordu. Asasız büyü yapabiliyordu ve bunu sadece bir kişiye değil aynı anda tüm öğrencilere yapmıştı.

Draco'nun tereddütüyse bambaşkaydı. Lucius Malfoy'un oğlu olarak, karanlık tarafa sadık bir şekilde yetiştirilmişti. İleride ölümyiyen olacaktı. Ancak şimdi, daha on iki yaşındaydı. Üçüncü sınıfa yeni geçmişti ve üst dönemlerinde bir çok yetenekli safkan vardı. Eğitimi çocukluğundan beri en iyi şekilde ilerlese de daha tamamlanmamıştı. Varis Slytherin onu yeterli görmeyip sağ kolu olarak başkasını seçtiyse bu utancı üzerinden atamazdı.

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı. Burada durup kendini yiyip bitireceğine içeri girip neler oldacağını öğrenmesi en mantıklısıydı.

Kendiliğinden açılan kapılardan içeri girip varise bakmadan dizlerinin üstüne çöktü. "Varis Slytherin..."

Harry gösterişli koltuğunda bacak bacak üstüne atarak oturmuş halde Draco'yu inceledi. İki yıldır özellikle ikinci sınıfta, ölümyiyenlerin çocuklarının durumlarını yakından takip etmişti. Birkaç işe yaramaz haricinde çoğu, safkan ailelerin küçük yaşlardan beri verdiği eğitimin de katkısıyla büyü yapmada iyiydiler. Özellikle Slytherin öğrencileri birkaçı hariç binalarının hakkını veriyorlardı.

Ancak Draco Malfoy diğerlerinden hep birkaç adım önde olmuştu. Karanlık sanatlara karşı savunma dersinde eşleştiklerinde bundan daha çok emin olmuştu. Asa tutuşu, özgüveni ve kendinden emin hareketleri oldukça iyiydi. Karanlık Lord da onay vermişken, sağ kolu olarak başka birini düşünmesi saçma olurdu. Hepsi bir yana, Hogwarts'a geleceği ilk gün trende, karanlık tarafta olan herkesin azkabana gönderildiği bir dönemde Ron Weasley'e karşı sadakatini açıkca dile getirmesi göz ardı edilemezdi. Özellikle çoğu safkan bunları dile getirmeye çekinirken.

"Kalk Draco. Ölüm yiyelerin varislerini huzuruma kabul etmeden önce sana bir şeyler söylemek istiyorum." Draco kendine söylenileni yaparken çocuğun gözlerine baktı. Bu hareket bir cesaret örneği değildi, sakladığı bir şey olmadığını anlatmak içindi. Huzuruna ilk defa çıktığından gözlerini kaçırmak zihinfendar bir efendinin karşısında yapılabilecek en saçma davranış olurdu.

Harry bir kez daha Lucius'un varisini iyi yetiştirdiğini düşünürken memnuniyetini yüzüne yansıttı. "Onların liderliğini sen üstleneceksin. Emirleri direk sana vereceğim, sen de onlara ileteceksin. Eğer onlar bir şeyler iletecekse sana söyleyecekler. Gerekli olmadıkça hepsiyle birebir konuşmak istemiyorum."

Draco üzerindeki gerginliğin azaldığını hissederken eğildi. "Onur duydum, efendim."

Harry rahatsız olduğunu hissetti. Evet, hepsi onun hizmetkarıydı ancak bu resmiyet on iki yaşındaki iki çocuk için fazlaydı. "Yalnız olduğumuz sürece önümde eğilmeni veya diz çökmeni istemiyorum. Sen diğerlerinden farklı olacaksın. Fikirlerini söyleme hakkına sahipsin. Kim olduğunu unutmadığın sürece aramızdaki resmiyete gerek görmüyorum. Anlaşıldı mı?"

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now