56

3.5K 256 205
                                    

31 Temmuz, Harry için diğerlerinden pek de farklı olmayan yeni bir günden fazlası değildi.

Kendini bildi bileli doğum günü kutlamıyordu, o güne kadar kutlama gereği de duymamıştı. Sadece Hermione doğum tarihini öğrendiğinden beri her doğum gününde bir kart ve hediye yolluyordu. Harry gün boyu ortadan kaybolmakla tehdit etmeseydi daha fazlasını da yapabilirdi.

Doğum gününü Hermione'ye o söylememişti, kız her sorduğunda doğum günü kutlamanın saçmalıklarından bahsederek tarihi saklamıştı ancak belli ki sağ kalan çocuk hakkında bilgi edinmek o zamanlar çok da zor olmamıştı.

Geçen bir hafta boyunca sevgilisinin 'en azından bir pasta alma' fikrini itinayla reddetmişti. Aldığı doğum günü pastalarının Hagrid'in on birinci yaş gününde getirdiği ezilmiş pastayla sınırlı kalmasında kararlıydı, onu da yemediği için pişman sayılmazdı.

Yemek salonuna cisimlenmeden önce o gün kimseyi lanetlememeyi umdu. Özel günleri kutlamaktan daha kötü bir şey varsa o da kesinlikle Hermione ve Draco'dan daha geç doğmuş olmasıydı. Özellikle Draco haziranda reşit olduğundan beri ikilinin tek eğlencesi onu delirtmek olmuştu. Neyse ki Prens hiçbir lafın altında kalmayacak kadar Slytherin'di.

Yıllardır kilit altında kalan ve reşitliğiyle özgürleşen sihri salonda belirdiği an odayı sardı.

Büyücüler, reşit olmadan önce sahip oldukları sihri tam anlamıyla kullanamazlardı ancak bu zincir reşitlikle birlikte kırılıyordu. Özellikle güçlü büyücüler için fark çok daha da belirgin olurdu.

Harry değişimin son derece farkındaydı. Gücünü tüm benliğinde hissedebiliyordu ve bu muhteşem bir duyguydu.

Hermione odada yoğunlaşan sihir ve cisimlenme sesiyle ayağı kalkarken arkasına dönüp sevgilisini görene kadar gelenin Karanlık Lord olduğunu düşünmüştü. Harry kızın afallamasına karşı güldü. "Günaydın, Mione."

Hermione'nin toparlanması kısa sürdü."Günaydın Harry! Doğum günün kutlu olsun!" derken gülerek koltuktan kalkıp sevgilisine sarılmıştı. Geri çekildikten sonra sırıtarak çocuğun yanaklarını sıktı. "Benim küçük Harry'm sonunda reşit olmuş!"

Harry gözlerini devirerek kızdan uzaklaştı. "Tüm gün bunu çekeceğim değil mi?" diye söylendiğinde Hermione gülerek başını sallamıştı. Harry yüzünü asarak kendini koltuğa bıraktı. "Draco'ya söyle, bugün kaleye gelmesi yasak."

Hermione çocuğun söylediklerine daha da gülerken Voldemort odaya girmiş, Harry daha yeni oturduğu koltuktan kalkmıştı. "Günaydın baba, diyorum ki, bence bugün bana tüm günümü harcayacağım bir görev vermelisin."

Lord, bakışlarını aceleyle konuşan oğluna çevirirken "Sana da günaydın, Harry." dedi basitçe. Adımlarını yemek masasına çevirdi. "Maalesef bundan kaçışın yok." dediğinde Hermione sevgilisine bakıp gülerek göz kırptı. Lord masanın baş köşesindeki yerine oturduğunda iki genç de yerlerini aldı.

Kahvaltı boyunca Lordun dikkati çoğunlukla varisinin üzerinde olmuştu. Harry elbette bunun farkındaydı ancak bunu gösteren bir davranışta bulunmadı, sihir gücündeki belirgin farka odaklandığını tahmin etmek zor değildi.

*****

Akşam yemeğinden sonra iki Slytherin koltuklara yönelirken Hermione odasına çekilmek için izin istedi.

Harry bakışlarını sevgilisine çevirirken kaşlarını kaldırdı. "Daha saat erken değil mi?"

Hermione sırıtarak "Yorucu bir gündü." dedikten sonra göz kırpmıştı ancak Harry de, çoktan koltuğundaki yerini almış olan Voldemort da kızın geçiştirmeye çalıştığının farkındaydı.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon