19

6K 354 343
                                    

Dumbledore'un odasına açılan heykelin önüne geldiğinde Snape'in kendisine verdiği şifreyi söyleyip açılan merdivenlerden yukarı çıktı. Müdürün daha dönemin ikinci gününden yanına çağırmasına anlam verememişti. Üstelik sırf bunun için kaleden ayrılıp Hogwarts'a dönmek zorunda kalmıştı. İhtiyar bilmeden de olsa keyfini bozmayı başarabiliyordu.

İki kere tıklattığı kapıyı bir cevap beklemeden açıp içeri girdi. "Beni çağırmışsınız profesör."

"Gel Harry otur. İstersen meyan kökü şekeri alabilirsin. Ancak dikkatli ol oldukça sivridirler." Harry müdürün masasına yaklaştı ancak oturmadı. Dumbledore çocuğun bu hareketine anlam verememiş, gözlüğünün üstünden çözmek ister gibi bakmıştı.

"Teşekkürler profesör, pek sevdiğim söylenemez." Ancak birini seçmek zorunda kalsam seni değil o tadı berbat şekeri tercih edeceğimi söyleyebilirim. Karanlık lord zihninin gerilerinde sırıtırken çocuk zihin duvarlarının sağlamlığını arttırdı. Özellikle birebir karşı karşıyayken dikkatli olmalıydı.

Odanın köşesinde tüm asilliğiyle duran anka kuşu kendini belli etmek istercesine ötünce bakışlarını ona çevirdi. Kafasını sağa doğru eğerken kuş da onu taklit ederek aynısını yapınca sırıttı. "Fawkes bir anka kuşudur. Çok asil öyle değil mi?"

Harry sadece başını sallamakla yetindi. Belli ki ihtiyar onu hâla bilgiye muhtaç bir çocuk sanıyordu. Ah özür dilerim müdür bey, akıl hocam olmakla ilgili planlarınızı bozmak zorundayım. "Beni neden çağırdınız profesör?"

"Konuşmak istediğim bir konu var Harry. Sirius Black hakkında." Çocuk her şeyden habersiz gibi kaşlarını kaldırdı. Sonuçta şu an Dumbledore'un karşısındaki kişi her yaz teyzesinin evine dönen, sihir dünyasından uzak bir yaz tatili geçiren çocuktu.

"Azkabandan kaçmış bir katili neden konuşuyoruz ki? Eski bir ölümyiyen olduğunu duydum, bununla mı ilgili?"

"Daha çok anne ve babanla arasındaki bağ ile ilgili."

"Biliyorum, ailemi araştırırken yıllıklarda görmüştüm. Çok iyi arkadaşlarmış. Ancak bir ölümyiyen olduktan sonra konuşmayı kestiklerini düşünmüştüm, öyle değil mi?"

Dumbledore, yerinde hafifçe doğruldu. Anlaşılan çocuğun bu kadarını bile bilmesini beklemiyordu. Ancak yalnız büyüyen çocuğun ailesi hakkında bilgi almak için yıllıklara bakması da oldukça mantıklıydı. Çocuğun sorusunu cevaplamamayı tercih etti. Zaten bilmesini istediği şeyleri birazdan söyleyecekti.

"Söylentileri duymuş olmalısın..." Yarım ay şeklindeki gözlüklerinin üzerinden çocuğu incelelerken Harry ihtiyarın ne demek istediğini anlamamıştı.

"Hangi söylentileri?" Kısa bir duraksama ardından resmiyeti bırakmaması gerektiğini hatırlayıp ekledi. "Profesör."

"Black'in senin peşinde olduğuyla ilgili olanları." Harry kaşlarını yukarı kaldırdı. Bu gerçekten konuşuluyor muydu yoksa ihtiyar mı uydurmuştu bilmiyordu.

Çocuk bir yorumda bulunmayınca Dumbledore açıklamasına devam etme gereği duydu. "Bir ölümyiyen olduğundan, sağ kalan çocuğu düşmanı olarak gördüğünü düşünüyorlar."

"Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, profesör?" diye sordu adamın üçüncü şahıslar olarak konuştuğunu fark edince.

"Bu konuda diğerlerinden daha fazla bilgiye sahibim, Harry. Onlarla aynı düşünmüyorum."

"Beni buraya neden çağırdınız profesör? Ne demek istediğinizi anlayamıyorum."

"Sirius'un Azkaban'a neden girdiğini biliyor musun Harry?" Harry bunu bildiğini söylemekte bir sakınca görmedi, nasılsa günlerdir gelecek postasının ilk sayfası bu haberlerle doluydu.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now