46

3.6K 279 93
                                    

Harry, her şey düşünülüp tasarlandıktan sonra öğrendiği planı sindirmek için uzun süre sessiz kaldı.

"Hain." diye söylendiğinde kız onaylamazcasına başını iki yana sallamıştı.

"Yapma, Harry. Lordun emri varken aksini yapmayacağımı biliyorsun." diye sitem ettiğinde çocuk sıkıntıyla nefes verdi.

"Beni her şeyden soyutluyor." derken hayal kırıklığı yaşıyordu. Cidden cezasının kendinden bir şeyler saklanacak boyutta olmasını tahmin bile etmemişti.

"Dikkatsizliğin yüzünden lanet yedin Harry. Bir daha yapmayacağından emin olmak istiyor."

Harry sevgilisinin söylediklerinde haklı olduğunu umarken bakışlarını tekrar önündeki krokiye çevirdi. "Demek Big Ben..."

Big ben, Londra'da Westminster Sarayı'nın yanındaki ünlü saat kulesiydi ve bahsi geçen saray Birleşik Krallık'ta İngiliz Parlamentosuna ev sahipliği yapıyordu.

Saat Kulesinin hedef alınması stratejik olarak oldukça mantıklıydı. Muggle devletine 'sizi yok etmeye oldukça yakınım' demek için daha uygun çok az yer vardı. Sarayı es geçerek sadece kuleyi yıkmak apaçık bu mesajı içeriyordu.

Hermione görmeyeceğini bilse de başını salladı. Harry ayakta çalışma masasına ellerini yaslamış haritayı inceliyordu ve Hermione de tam yanındaydı. "Evet, vereceğimiz mesaj için gayet uygun, ayrıca olağanüstü toplantı için de çok uygun bir neden."

"Burayı sen önerdin, değil mi?" diye tahmin yürütürken başını kaldırıp bakışlarını kıza çevirmişti. Kız kızaran yanaklarıyla birlikte bakışlarını kaçırınca bir cevaba ihtiyacı kalmamıştı.

Sevgilisinin tepkisine hafifçe güldü. "Boş zamanlarında bunları mı düşünüyorsun sen? Birdenbire aklına gelmesi imkansız!" diyerek konuyu sürdürünce kız tekrar ona baktı.

"Birdenbire değil." diyerek açıkladı. "Karanlık Lord, yapacağımız hamleyi anlattıktan sonra benden bir liste istedi. Ben de araştırdım, birkaç yer daha sundum ama özellikle burayı önerdim."

Harry tek eliyle kızın yanağını sıkarken "Akıllı sevgilim benim..." dedi gülerek. Onun aksine Hermione kaşlarını çatıyordu.

"Dalga geçme," derken hafifçe vurarak çocuğun elini yanağından uzaklaştırdı. "Bu ciddi bir konu."

Harry kızın uyarısıyla alaycı tavrını bırakırken "Şimdi ciddiyim," dedi. "Bu çok akıllıca. Seni daha erken takdir edebilirdim, eğer haberim olsaydı."

Hermione "Teşekkür ederim," derken çocuğun sitemine bıkkınlıkla göz devirmişti. "Artık şu tavrını bırakır mısın Harry? Gerçekten çekilmez bir hâl almaya başladı."

Sonunda isyan etmesi çocuğu şaşırtmamıştı. Son bir haftadır kolundaki dövmede en ufak bir acı hissettiğinde, sinir küpünden farksız bir halde kalede gezintiye çıkıyordu ve karşılaştığı her ölümyiyene çatıyordu.

En sonunda soluğu kalenin zindanlarında alıyordu. Çok kez, Fenrir Greyback'in de hâla zindanlarda olmasının ne kadar iyi olacağını düşünmüştü ancak maalesef ki kurtadamın cezası sadece bir haftayla sınırlıydı. Ve çoktan bitmişti.

Karanlık Prens'in vurulması ölümyiyenlerin gözünde küçük düşmesine neden olmamıştı. Aksine, gözlerindeki saygınlı birkaç kat daha artmıştı.

Prens, hizmetkarlarını arkasında bırakmamış, hatta kendisini riske atarak kıstırıldıkları kapandan kurtulmalarını sağlamış, gelen desteğin önünü açmıştı. Üstelik Karanlık Lord'un orayı terk etmesiyle ilgili açık emrine uymamıştı, varisine verdiği ceza sayesinde ölümyiyenlerin bunu anlamaları zor olmamıştı.

Slytherin Varisi (Harry Potter AU)Where stories live. Discover now