🕊KUMRU ÖĞRETMEN 15.BÖLÜM

9.3K 652 36
                                    

KUMRU ÖĞRETMEN
15.BÖLÜM
MÜZE

Çocuklarla hep beraber minübüslere geçip yola koyulduğumuz da heyecanları yüzlerinde okunuyordu. Ben onları izlerken Kerem Hocam oldukça sevecen davranıyordu. Güzelce ilgilenirken arkamızda bizi kendi araçlarıyla takip eden Zişan ve Baran bir kaç korumayla gelirken onları izledim.

Kendi başına kanun olan bir töre yüzünden kocanın kardeşiyle evlendirilmeye kalkıyorsun. Eğer Baran vicdanlı olmasaydı hayatı zehir olacaktı. Parmağında o adamın yüzüğü, yanında uyuyansa başka bir adam...ahh resmen içim daraldı.

"Geldik Hoca Hanım." diyen şöförle etrafa bakıp açılan kapıdan indim. Kapının önündeydik ve çocuklar merakla bakarken ben çıkıp

"Herkes topluca yürüsün ve kimse birbirinden ayrılmasın! İkişerli sıra olup beni takip edin! Anlaştık mı?" diye seslendiğimde onaylayarak evet derken ben gülümseyip Kerem Hoca ile önden yürümeyr başladığım da Sıla Hanım kapıdaydı.

"Hoş geldiniz Kumru Hocam"deyip elimi sıktığın da ben de gülümseyip " Hoş buldum."dedim. O sırada Baran ve Zişan içeriye girdiğin de ben çocukların yanına gidip Kerem Hocayla beraber etrafı yürümeye başladık. Tarihi iyi olan Kerem Hoca anlatırken, Sıla hanımda rehberlik yapıyordu. Ben onlarla ilgilenirken yine Abdullah'ın köşeye sindiğini gördüm. Ah kuzum ya yine mi?

"Hocam ben bir arabaya gidip geliyorum" dedim. Annesinden aldığım bir kaç kıyafeti ne olur ne olmaz diye çantaya atmıştım.

Kerem hoca başını salladığın da hızla gidip Abdullah'a gülümseyip "gel hadi seninle heykellere bakalım" deyip elini tutup önüme kattığım da arabaya doğru gidip kapıyı açtım.

"Öğretmenim özür dilerim." diye ağlamaklı haldeydi. Canım ya şunun haline bak nasıl utanıyor

"Bitanem sen onu düşünme hem sana sır vereyim mi?" deyip çantamdan eşyaları çıkarırken o merakla baktı. Rezil olacağımı bilsemde onun utanmaması için söyledim."bende hep altıma yapardım. Annem hep döverdi ama ne yapayım tuvalete kalkamıyordum"dediğimde elini ağzına götürüp kahkaha atan Abdullah kıkırdarken gülümsedim.

Yavaşça pantolonunu çıkarıp yenisini giydirirken utana sıkıla duruyordu. Üzerini temizleyip giydiğinde gülümseyip arabadan indirdim ve

"Hadi koş içeriye, soru soracağım derste" dediğimde gözleri açıldı ve sonra tam koşacakken durdu yavaşça dönüp

"Öğretmenim eğilir misiniz?" dediğinde endişeyle eğildim. Acaba çişi mi geldi? Merakla bakarken o hızla gelip yanağıma öpücük kondurdu ve koşarak gitti.

Ah siz yok musunuz siz? Yüzüm resmen kızarmıştı ve sırıtarak doğrulduğum da yanımda gördüğüm ayaklarla başımı kaldırdım.

Baran gelmişti ve Abdullah'ın arkasından bakıyordu. "Büyüyünce çok çapkın olacak" dediğinde hala arkasında bakıyordu. Yavaşça yürümeye başladığın da merakkı bakışlarında soru soracağını anlamıştım ama belliki çekiniyor.

Kapıdan girdiğimiz de hala dururken ben dayabamayıp ona döndüm."Hadi söyleyin"dedim.  Dudakları yana kıvrılırken  başka yöne baktı.

"İzmir gibi bir yerden gelip daha inek bile görmemişken, birinin altını değiştiriyorsun, birisi için inek sağıyorsun, diğerinin çoraplarını yıkıyorsun.....neden yapıyorsun?"dedi. Merakının yüzünde yer ettiği sorular kendini yansıtıyordu.

Öğrencilere bakarak gülümsedim ve Baran'ı onun silahıyla vurdum.

"Siz zenginsiniz, kimse umrunuzda olmayacak kadar işleriniz var. Amerika gibi bir yerler görmüşsünüz... Peki neden okullara yardım ediyorsunuz? Hatta kızınızı özel okullara değil o çocuklarla aynı okula gönderiyorsunuz neden?" dedim. Yüzümde gezen bakışları bir süre donuk kaldığın da beni anlamasını umarak gülümsedim ve "Buyurun gidelim." dedim.

KUMRU ÖĞRETMEN🕊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin