🕊KUMRU ÖĞRETMEN 39.BÖLÜM

7.8K 615 64
                                    

KUMRU ÖĞRETMEN
39.BÖLÜM

Şaşkınca bakarken Ünal içeriye girip Baran'a sonra bana baktı ve "Dostunu görmeden mi gideceksin?" dedi. Dost mu? Biz ne zaman arkadaş olduk?

Hissizce ona dönüp"Biz arkadaş mıyız?"dedim. Baran her şeyden habersiz duruyordu ve bizi izlemekle yetiniyordu.

Ünal gülümseyip karşımda durduğun da onu izledim. Çok değişmiş hem de.... İtici bir hal almış. Onu izlerken ellerini cebine koyup "Bana hayır dedikten sonra evet arkadaşım olarak kaldın" dedi. Öyle mi? O yüzden mi şu anı bozmaya ihtiyaç duydun? Dik dik bakarken o Baran'a dönüp elini uzattığın da "Ben Kumru'nun arkadaşı Ünal" dedi.

Şuan ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama onun için iyi olmayacak.

Baran eline bakıp sonra bana döndü ve "Bende Kumru'nun eşiyim ve ben onun arkadaşlarını sevmem" deyip laps diye lafı yapıştırınca yüzündeki o psikopat sırıtışa tanık oldum.

Madem gideceksin bu neyin siniri ve ben neden şuan buna aşırı sevinemiyorum? Gönlümü kendi yoluna bırakmış olmana neden sessiz kalıyorum?

"Öyle mi?" Ünal elini indirdiğin de bana dönmüştü. "Bugün gideceğini duydum arkadaşlarımız da dahil hep beraber yemek yemek isterim" dedi. Arkamdaki güzel masa aklıma geldiğin de ve birde gitmeyeceğimin rahatlığıyla ona bakıp "Ben gitmiyorum seninlr başka zaman yeriz ama şuan izin verirsen romantik bir yemek yiyip eşimi uğurlayacağım" dedim.

Niye laf yemeği tercih ettin ki yürü git işte. Ters ters bakarken başını sallayıp "Peki" dedi. Gitmesini beklerken bize dikkatlice bakıp çıkmıştı. Özgürüm ve şuan tüm erkeklerden nefret ediyorum mümkünse bi on sene sonra kendime gelebilirim.

"Bu kim? Hayır dediğin dedi, ne hayırı?" dedi. Bu merakına içimden bir gülücük savurduğum da dışımda öyle bir şey belli etmedim.

İç çekip "Mardin'e gelmeden önce evlenöe teklifi gibi bir şey yaptı" dedim. Başka yöne bakarken Baran sessiz kalmıştı. Kumru bu halde gönderme ve mutlu ol.

"Masadakiler soğuyacak" diye gülerek masaya geçip oturduğum da hala ayakta dikelen Baran'a bakmaya cesaret bile edemiyordum. Kalbim yerinde huzursuzca çırpınırken ben ne yapsam bilmiyordum.

O gidecek ve artık görmeyeceğim. Evet özgürüm ama başka bir şey var ve bu dayanılmazbir kalp sıkışmasına sebep oluyor. Sanki...sanki aptal bir kadın gibi hissettiriyor.

Derin duygular içinde dururken karşımdaki sandalye çekildiğin de ben önüme konan yemekten başlarken açılan meyve suyu servisiyle kafamdan birşeyleri atmaya çalışarak kendimi yemeğe verdiğim de geçen saatlerle sonunda aşağıdaki balo bitmişti ve artık onun gidiş saati yaklaşmıştı.

Sessiz geçen yemekle artık durup ona baktım. Telefonla oynarken içime dokunan bir elle parçalanıyordum. Neden üzülüyorum? Evet ben şuan gideceği için üzüyorum oysa mutlu olmalıyım ve babama koşup bitti demeliyim ama yapamıyorum hatta şuan saatler dursun istiyorum ve gitmesin......

"Kalkalım mı?" diye gelen sesle ona bakmış halde kalmamla başka yöne döndüğün de öksürüp kendime geldim. Sanırım ona bakmama izin verdi ama ben izin vermeyip haramsın dedim çünkü biliyordum bunun sonunun ayrılık olacağını ve böylede oldu.

Ayağa kalktığım da Baran da ayağa kalkmıştı ve beraber aşağıya indiğimiz de kızlarve Ünal duruyordu. Şuan kimseyi gözüm görmüyordu ve aklım sadece gidecek olan Barandaydı.

Ceyda gelip merakla "gitmiyormuşsun!" dedi. O an dik bakışlarım Ünal'a döndü. Hemen söylemiş mi?

Başımı salladığım  da Fatoş gözlerime garipçe bakıyordu benimse tek isteğim şu anı es geçip yatağıma girip bir şarkı açmaktı ve sonra....sonra uyumak.

"Enişte bir gün seninle sohbet etmekte  nasip olur inşallah" diyen Beyzayla başım eğildiğin de Baran "İnşallah" dedi. Zorla yutkunduğum da Baran "Hadi eve bı-" diyeceği sırada Ceyda "A şey o...o ve biz Fatoşta kalacağız" dediğin de neden haberimin olmadığına sinir oldun ama şuan evden uzak kalmam lazım. En azından o gidene kadar.

Baran'a dönüp "Evet bugün Fatoşta kalacağım sonra eve geçerim" dedim. Gözleri yüzümü süzerken başını sallayınca ben kızlara bakıp sonra önden yürüyerek dışarıya çıktım.

Baran yanımda gelirken önümüzde duran arabasıyla gidiyor olması iyice içime işlemişti. Nefesim daralıyor ve içime sığmayan bir çığ beni serbest bırak diyordu ama bırakamam. Gururum için yapamam.....

Adımlarım yavaşladığın da arabadan inen adam anahtarı Baran'a verip gittiğin de arkamda duran nefesin artık olmayacağı kabullenmediğim bir şey olmuştu. Kumru değişen ne? Seni eve haps eden, intikam diyen adam o değil mi? Neden şuan olmayacağını kabullene miyorsun?

Aslında kabullenememe sebebim de bu ya o benden intikam alamadı, eve haps etmek istemedi ve beni bıraktı hemde elleriyle bıraktı. İntikam alamadı!

"Zişan ve Sidar'a onları çok sevdiğimi söyler misin?" deyip ona döndüğüm de gözlerine bakıyordum. Baran başını sallayıp yanıma geldiğin de yavaşça ellerimi  tuttu.

Kanayan yaramda sanki bir şeyler sızarken gitmesi için dua ediyordum çünkü.... Çünkü bu kez gururumu ezip geçeceğim ve bu pişman olacağım bir şeyken bunu yapamam.

"Bu yaptığıma çok pişman olacağım. Hala mezarına gitmediğim babamın yanına bir daha gidemeyeceğim ama...ama bunu sana yapamam. Her gece baba diye sayıklarken ben seni esir alamam" dediğin de öylece onu dinliyordum. Her gece mi? Ama o nereden biliyor?

Tam konuşacakken beni susturup "Şuan sadece hoşçakal de" deyince söyleceğim her şey boğazımda düğümlenmişti ve gözümden bir yaş inmişti.

O her gün geliyordu! Ben eve gelmiyor dediğim her gün geliyordu ve....ve yanımdaydı! Benden tiksiniyor derken o beni izliyordu ve bunu hiç belli etmedi çünkü gideceğini biliyordu!

Yüreğime inen bir sancıyla kaldığım da ellerimi bıraktığında o an duramayıp istemsizce ona sarıldım.

Kollarımı ona dolarken hissizleşen bedenim gururun diye çığlıklar atarken kendimi hissedemiyordum. Sadece ayakta duran ve nefes alan bir canlıya dönüşmüş gibiydim. Birde....birde o sesi duymamla daha kötü olmuştum.

Baran'ın kalbinin sesi kulağıma dolarken onun sarılmasına izin vermeden "Hoşçakal" dedim ve daha fazla dayanamayıp arkamı döndüğüm gibi koşar adım içeriye girdim.

Paramparça olan halime sadece saydırırken gözlerim benden bağımsız yaşlar dökerken kalbim kırılmış bir haldeydi.

Eğer intikam demeseydin, en baştan vazgeçseydin bu olmayacaktı! Buna izin veren sen oldun....sen.....

(Yazar)

Bitmişti. Bir hikaye daha başlamadan bitmişti.

Mardinde hasta halde kollarında uyuyan kadının baba diye sayıklaması öyle etkilemiştiki gözüne gıram uyku girmemişti.

O gün bir karar almıştı. Bu hayat onu erken yaşta babasız bıraktı ama...ama o hayat Kumruyu babasız bırakamazdı ve buna neden olmak dahi istemiyordu.

Babasının yanına getirdiğin de artık ondan gideceği düşüncesi sadece kafasını ağrıtırken tek yaptığı kendisiylr çatışmasıydı. Ne bırakmak istiyor, ne de bırakmamak öyle ki arafın ortasındaki bir koltuktaydı.

O kadını bırakmakta,  bırakmamakta delilikken buna nasıl kalkışacağını düşünmek sadece yoruyordu.

Karar verip son gecelerini güzel geçirmek için ortağı olduğu otelde terasta yıldızlara uzanan kısmında güzel bir yer ayarlayıp masayı hazırlatmıştı. Saatlerce onu izlemek ve sonrada gitmek istiyordu. Yine utabıp, kızaracak, bazen kızacak, bazense izin verecekti ama....ama yine haram olduğunu iddia edecekti. Çünkü Kumru diğer kadı lar gibi değildi ki olamazdı da.

Ne Kumru başka bir kadın oldu, Ne de Baran başka bir adam oldu. Onlar sadece Baran ve Kumru oldu

KUMRU ÖĞRETMEN🕊Where stories live. Discover now