4.4: "Yeni Yıl"

8.1K 688 209
                                    

UÇARI AŞK
44.Bölüm: "Yeni Yıl"

3.GÖZ

Aden, elindeki süsü ağacın en tepesine asmak için ahşap merdivende birkaç basamak çıkarken, yanına gelen Ediz kaşlarını çatarak kızın belini tuttu. Onun elleri belinde durunca iki elini de süsü tutmak için kullanan Lina, yıldız şeklindeki süslere sırıtarak baktı.

-Çıktın yine tepeye. İstediğin gibi süsledim işte." Sahiden de "ne gerek var süse?" Dediği ağacı çok güzel süslemişti ama kendi eli de değsin istiyordu kız. Hala üzerinden çekilmeyen parmaklar onu iyice kavrarken merdivenden indi ve gülümsedi.

-Olsuuun...Yalıda kutlayacak olmamız da evimizi süslememize engel değil ki. Hem bak." Eğilerek ağacın dibindeki düğmeyi tuttu ve küçük ledler yanıp sönmeye başladı. "Ay Ediz, şu ışıklara öyle tav oluyorum ki. Utanmasam boynuma takıp gezeceğim." Ağaca o kadar neşeli bakıyordu ki, gözlerindeki ışıltı sadece minik ampullerden kendisine yansıyan ışık değildi. Onun yanağına defalarca öpücük konduran adam, gözlerini yumarak bu anın tadını çıkarttı.

Hep yanında olması fikri o kadar hoşuna gidiyordu ki, keşke okulu bitirmeyi umursamadan daha önce evlenseydik diye düşündüğü bile oluyordu. Onunla geçirdiği her an kıymetliydi. Her an eşsiz...

-Özlemiş birileri bizi." Dedi Aden sesinden hiç şikayetçi olmadığı belli olurken. Adamın elini karnına getirip başını çevirdi, parmak ucuna kalkınca dudakları Ediz'in dudaklarına daha da yaklaşmıştı. "Doğru mu tahmin ettim?"

-Çok. Hatta gitmemeyi düşünüyorum." Kızın dudaklarından uzun bir süre kopamazken çalan kapıyla onu göğsünden ittirmeye çalıştı Lina ama bu çok zor olmuştu. Zar zor ayrılıp kıkırdayarak dış kapıya gittiğinde, açtığı kapının ardından ilk gördüğü şey elinde bir tabak kurabiyeyle duran ufaklıktı.

Arkasında da Serpil vardı, yılbaşına özel giyinmemişti. Üzerinde günlük bir kazak elbise vardı, ama yine de ışıl ışıl görünüyordu.

-Merhaba...Biz annemle kurabiye yaptık." Beş altı yaşlarındaki ufaklık elindeki düğme kurabiye dolu tabağı Lina'ya uzatırken yüzüne bakamamış, utanmıştı. Serpil, genç kızın gülmesine eşlik ederek oğlunun kendisininki gibi sapsarı olan saçlarını düzeltirken, tabağı aldı Aden.

-Öyle mii? Sen de mi yardım ettin?" Eğilerek çocuğun boyuna geldi ve masmavi gözlerine baktı uzun uzun. "İsmin ne bakalım?" Ediz, kapıyı aralayarak bu üçlüye dahil olurken, ufaklık Aden'e bir adım attı.

-Şey...Selim." Onların bu yeni başlayan sohbetini gülümseyerek izledi Serpille Ediz. Kız, elini ona uzatırken dişlerini göstererek güldü.

-Ben de Aden Lina. Ama sen bana Lina diyebilirsin." Ufak el, onun avucunda kaybolurken maviler de nihayet kıza çevrilmişti. Utangaç bir çocuktu, yanakları pembeleşmişti o anda.

-Lina ne demek?" Elindeki tabağı ayaktaki Ediz'e uzatırken diğer eliyle de çocuğun elini tuttu Aden. Böylece onunla daha yakın bir bağ kurduğunu hissetmişti sebepsizce.

-Hurma fidesi anlamına geliyor. Bir de Eski Yunan'da olimpiyat oyunlarında kazananlara verilen, zeytin ağacı dallarından ve yapraklarından yapılma taca denirmiş." Mavilerdeki merak söneceği yerde daha alevlenmişti, üstelik ufaklık utangaçlığını da üzerinden atmış görünüyordu.

-Taç mı? Prenseslerinki gibi mi?" Edizle Serpil buna sesli gülerken, başını salladı Aden. O anda aklına gelen bir fikirle, kendi kahveleri de onun mavileri kadar ışıldamıştı.

Uçarı Aşk (THB-2)Where stories live. Discover now