Riley sihirli dünyaya geldiğinde gizemli olaylar silsilesinin yakasını bırakmayan bir lanet gibi peşinde dolaşacağını düşünmemişti. 1975 yılının Hogwarts zamanında onu muhteşem arkadaşlıklar, eğlenceli anlar ve çözülmesi gereken sırlar bekliyordu.
¤...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
《¤》
"Ben sana güvenmek istiyorum Riley. Ve ben senden hoşlanıyorum."
Riley göz yaşlarının yanağını ıslattığını hissetti. Ne demeliydi şimdi? Sirius'tan hoşlanıyordu. Bunu artık kabullenmeliydi. Ama aralarında bir şeylerin başlaması için gerçekten aşık olması gerekiyordu.
Sirius, Riley'nin ağladığını görünce kızın göz yaşlarını sildi. "Bunu ağlaman için söylemedim Riley. Kendini baskı altında hisset diye de söylemedim. Sadece ben bazı şeyleri içimde tutamayan biriyim. Bana karşılık vermek zorunda değilsin."
Riley ağladığı için kendine kızdı. O hiçbir zaman sulu gözlü olmamıştı. Tam cevap vermek için ağzını açmıştı duyduğu çığlıkla sözleri ağzına tıkıldı. Hogwarts'ın içinden geliyordu. "Neler oluyor?"
"Bilmiyorum. Gel benimle."dedi Sirius.
Beraber merdivenleri indiler. Bir kez daha kan donduran bir çığlık duyuldu. Üçüncü kat koridoruna geldiklerinde balo salonunun önündeki kalabalıkla karşılaştılar. Sirius kalabalığı yarıp yol açtı.
Riley gördükleri karşısında nefesi kesildi. En fazla on iki yaşında olan iki çocuk yerde boylu boyunca uzanmışlardı. Tenleri solmuş, gözleri kapalıydı. Striga yine saldırmıştı. Bu sefer bir değil iki kurbanı almıştı.
Çocukların başlarında kızıl saçlı bir kız oturuyordu. Ağlamaktan gözleribkızarmıştı. Profesör McGonnagal kalabalığı yarıp geldi. Bağırarak "Herkes hemen ortak salonlarına."dedi."Bina başkanları hemen binanızı toplayın. Bayan Belangy lutfen siz de Madam Pomfrey'i çağırın. "
Bina başkanları hemen kalabalığı uzaklaştırmak için harekete geçtiler. Riley kalabalıkta yanında duran Sirius'u kaybetti. Biri arkasından dokununca yerinden sıçradı.
"Evet biri Rose Nott'ın kardeşi."dedi Rabastan." Öbürünü tanımıyorum. Sence neler oluyor? Bu bayılmalar falan. İyice çığrından çıkmaya başladı."
"Bilmiyorum."diye yalan söyledi Riley. Yalan söylemekten nefret ediyordu.
Gryffindorlu bina başkanı Wright "Bütün Gryffindorlular ortak salona." diye bağırınca Riley, Rabastan'a veda etmek zorunda kaldı.
Yedinci kata çıkarken aklında bir tek Sirius'un söyledikleri vardı. Kafasını dağıtmak için çıktığı basamakları saydı. Otuz sekizinciye geldiğinde ortak salona ulaşmıştı.
Parolayı söyleyip içeri girdiğinde boğucu bir kalabalık onu karşıladı. Gözleri Lucy'i aradı. Şöminenin başında James ile sarmaş dolaş bulduğunda göz devirmemek için kendini zor tuttu. Lucy yüzünden artık sürekli çapulcuların yanında mı olacaktı? Önceden bu harika bir fikir gibi gelirdi ona. Ama şimdi Sirius'un itirafından sonra...
