13 | Tüylü Küçük Sorun

1K 144 671
                                    

《¤》

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

《¤》

Lucy sabahtan beri başında, kafasını çatlatacak kadar konuşan James ile uğraşıyordu. Kollarını bağlamış, hiçbir cevap vermiyordu.

"Merlin aşkına Lucy." dedi sinirle. "Nasıl bana tüm bu olanları söylemezsin?"

Lucy kafasını ovmayı bırakıp sinirle soludu. "Kusura bakma ama James babam yeni öldü. Hiç sevmediğim insanların evine getirildim. Ailemden hiç kimsem yok. Ve sen Hogwarts'a geldiğinden beri etrafta Lily diye dolaştığın için pek konuşmaya fırsatımız olmadı."

Lucy tek bir seferde içindeki döktüğü için rahatlamıştı. James ilk kaşlarını kaldırdı. Sonra derin bir nefes alarak "Lily'nin başı dertteydi." dedi gözlüklü çocuk. "Arkadaşım olduğu için-"

"Tamam, haklısın arkadaşın olabilir." dedi Lucy yutkunarak. "Ama ben de hayatımın en zor döneminden geçiyorum. Hiç kimsem yok James. Hayır biraz olsun, benle ilgileniyormuş gibi bile yapabilirdin."

James diyecek bir şey bulamayıp saçlarını karıştırınca Lucy tekrar konuştu. "Haklı olduğumu biliyorsun. " dedi. "Bu yüzden diyecek hiçbir şeyin yok."

James "Lucy." dedi sesindeki yorgunlukla ama genç kız umursamadı. Hızlı adımlarla James'i arkada bırakıp merdivenleri tırmanmaya başladı.

O kadar kötu hissediyordu ki boğazındaki yumru gitmek bilmiyordu. Gözleri yaşarırken merdivenleri çıkmaya başladı. Hava yavaştan kararırıyordu. Astronomi kulesine giden merdivenler fazla dar olduğu için  lanet okudu. Her şey ona o kadar zor geliyordu ki son zamanlarda....

James Potter'ı yıllardır seviyordu. Hatta çocuğun Lily Evans'a kör kütük aşkını görmüş, bu yüzden bazı zamanlar vaz geçecek gibi bile olmuştu. Ama belki bir umut vardır diye vaz geçmemişti.

Açıkçası umutları gerçekleşmişti ama şimdi yaşananları görünce belki de gerçekleşmemeliydi diyordu içinden. Kuleye çıktığında korkulukların önüne oturdu. Yüzündeki yaşları silip burnunu çekti.

"Seni her zaman ağlarken bulmak zorunda mıyım?"

Lucy korkuyla arkasını döndü.  "Parkinson." dedi rahatlayarak. "Korkuttun beni. "

Andrew gelip kızın yanına oturdu. Bacaklarını korkuluğun demirleri arasından sarkıttı. "Potter yüzünden mi?"

Lucy siyah saçlarını geri itti. Eğer gücü olsaydı Andrew ile tartışabilirdi ama buna hâli yoktu. "Senin yüzünden. " dedi yine de oldukça bitkin bir sesle. "Ortaya tartışmamız için sebep bırakıp gittin."

"Aslında." dedi Andrew mavi gözlerini gökyüzüne dikerek. "Ortada zaten tartışmanız için sebepler vardı. Ben sadece daha hızlı gerçekleşmesine sebep oldum."

Lucy kaşlarını çatarak yanındaki çocuğa döndü. "Seni suçladığımda bu kadar dürüst olmanı beklemiyordum."

Andrew hafifçe güldü. "Ne diyebilirim ki? Dürüst biriyimdir. İçimde tutamam bazı şeyleri. Eğer sana karşı hislerim oluşurken bir kez bile dönüp yüzüme baksaydın çoktan itiraf ederdim her şeyi."

Marauders And Riley QuinnNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ