Riley sihirli dünyaya geldiğinde gizemli olaylar silsilesinin yakasını bırakmayan bir lanet gibi peşinde dolaşacağını düşünmemişti. 1975 yılının Hogwarts zamanında onu muhteşem arkadaşlıklar, eğlenceli anlar ve çözülmesi gereken sırlar bekliyordu.
¤...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
《¤》
Rabastan, ölüm yiyen olacağı ile ilgili haberi alalı iki gün geçmişti. Bügün abisinin düğün günüydü. Lestrange malikanesi ufak bir sarayı andırdığı için düğün de malikanenin bahçesinde olacaktı.
Genç, odasında, yatağın karşısında duran aynaya baktı. Yeşil gözleri çökmüş görünüyordu. Göz altları iki gündür uyumadığını belli edercesine morarmıştı. Yatağın üstünden beyaz gömleği aldı.
Düğmelerini iliklerken Hope odaya dalınca kafasını kaldırdı. Kardeşi çoktan hazır görünüyordu. Üzerinde siyah kabarık bir elbise vardı. "Ne var?" dedi Rabastan.
Hope ona hala trip attığı için "Annem aşağıda bekliyor."dedi soğukça.
Rabastan iç çekip kardeşine baktı. Rodolphus ona ölüm yiyen olacağı ile ilgili haberi verdikten sonra Hope sinir kirizine girmişti. Kendisinin neden olamadığı ile ilgili saçma sapan bir şeyler zırvalamış, etrafı yakıp dökmüştü.
Tabii bunların hiçbirini Rodolphus önünde yapmaya cesareti yetmemişti. Sonuç olarak Fiona Lestrange bu terbiyesizliğinden dolayı kızını cezalandırmıştı. Şimdi Rabastan ve ikizinin arası biraz bozuktu. "Abim gelmiş mi?"
Hope kafasını olumsuz manada salladı. "Onlar Bella ile en son gelecekler. Druella ile Cygnus aşağıda. Misafirler de hafiften gelmeye başladı. Annem kapıda onunla beraber durmamızı istiyor."
Rabastan saçlarını düzeltip başıyla onayladı. Hope gitmeden önce terdütle konuştu. "Quinn'i çağırdın değil mi?"
Genç adam " Evet."dedi. Riley'e birkaç gün önce davetiye mektubu ve malikanenin adresini yollamıştı. Kız eğer ebeveynleri izin verirse geleceğini söylemişti. Rabastan hala gelip gelmeyeceğinden emin değildi.
Hazır olduktan sonra merdivenlerden aşağı inince Cygnus ve Druella'nın gelen misafirleri karşıladıklarıni gördü. Annesi de bir köşede Parkinson ailesiyle konuşuyordu.
Fiona, Rabastan'ı görünce konuştuğu aileyi kibarca bırakıp oğlunun yanına geldi. "Gömlek yakışmış."dedi kadın gururlu bir şekilde. Rabastan'ın yakasını düzeltikten sonra sordu. "Şu bana bahsettiğin arkadaşını çağırdın mı?"
"Evet."dedi Rabastan. "Gelir mi emin degilim."
İşin aslı Fiona, Quinn ailesinin safkan ve Amerika'da çok ünlü olduklarını bildiğinden Riley'i çağırmasına izin vermişti. "Hope bana bir şeylerden bahsetmisti daha önce-"
Rabastan elini alnına koydu. "Ciddi misiniz siz? Şu kızın ağzında laf durmuyor galiba."
"Hayır canım bir şey demedim. Hatta birlikte olursanız güzel bile olabilir-"
"Anne."dedi Rabastan sinirden köpürür bir halde." Eğer gelirse sakın kızın yanında böyle bir konuyu açayım deme."
Nott ailesi kapıdan girdiğinde Rabastan, annesinin daha çok konuşacağını bildiğinden "Bak Nott'lar gelmiş." dedi. "Onları karşılarsan iyi olur."
