1. BÖLÜM -İMKANSIZ GİBİ BİR ŞEY -

152 13 6
                                    

18 YIL ÖNCE
YAZARDAN
"Annesi sizi bekliyoruz ama"
Toprakla babası, annesini ve annesinin karnındaki 7 aylık küçük kız kardeşini bekliyorlardı.
"Tamam tamam sabırsızlanıyoruz ama son kere kontrole gideceğiz ve sonra küçüğümüzü kucağımıza alıcaz hadi gidelim." Annesi Toprak'ın elinden tutup yavaşça araba koltuğuna oturttu. Sonra kendi kapısını açıp o da bindi. Toprak daha yüzünü görmemiş kız kardeşinin adını kendisi koymuştu. Galiba bu yüzden kendisi ile gurur duyuyordu.
Hava çok yağmurluydu. Bu onu daha çok sevindiriyordu. Yağmura aşıktı çünkü...
Acaba kardeşi nasıldı?
Mavi gözlü mü yoksa babası gibi siyah gözlü mü olacaktı.
Güneş gibi sarı saçlarıyla parlayacak mıydı?
Yoksa kendini karanlığın ellerinde mi bulacaktı?

Olsundu, o onu ne olursa olsun sevicek olmanın mutluluğunu yaşıyordu.

Hastaneye vardıklarında babası arabayı park etti. O sırada annesi acı çekiyor gibiydi. Herşey o kadar hızlı gelişmişti ki...
Toprak anlamıştı kardeşine birşey olacağını...
"Hayatım iyi misin?" Babası artık arabadan çıkmış, annesini kucaklıyor, bir yandan da yardım edin diye bağırıyordu. Annesini kanlar içinde görünce minik gözlerinden 1 minik yaş akmıştı artık. Hemen o da arabadan indi. Yağmur çoğalmış yüzünü ıslatıyordu Oradan uzaklaşmak istedi,kaçmak istedi daha 4 yaşındaydı. Ufacık bir 4...

Annesini sedyeye aldılar ve götürdüler. Götürürlerken annesinin elinden bir kolye düştü. Onu aldı azıcık baktı ve oradan uzaklaştı. Yaşından büyük görünüyordu ama Minicik boyuyla koskocaman aklı dengesini bozuyordu. Bir gölete doğru koştu. Su birikintisi onu birazcık ıslatmış ve birazcık üstünü çamur yapmıştı ama o umursamadı. Zaten yağmur ile kendisinin karışımından nasıl korkabilirdi nasıl tiksinebilirdi ?
O yağmur ve toprağı seviyordu ikisinin karışımları sanki bir şeyleri tamamlıyordu. Her çocuk toprak oynarken su kullanıyordu. Yani su yoksa çamur da yoktu.o sırada çıkmaz sokağa girdi....
Galiba toprak korkuyordu. Hem de çok korkuyordu. Annesini istiyor ve kardeşini merak ediyordu. O sırada arkasında hareketlilik hissetti,
Biri onu kucağına aldı ve çığlık atmasına rağmen siyah bir arabaya bindirdi.
Toprak ne yapabilirdi ki?
Ya da
Bunu ona neden yapıyorlardı?
Arabaya bindirildiğinde az önceki adamın yüzünü görmüştü. galiba babası onu göndermişti yoksa kim olabilirdi?

"Senin evin yok mu?"
Babası göndermiş bile olsa konuşmak istemedi o adamla. Çünkü annesi ona yabancılarla konuşmaması gerektiğini söylemişti.
" yani bu çöplükte yaşıyorsun?"
-Sessizlik-
"Annen baban var mı?"
O zaman anlamıştı işte babası getirmemişti onu.
Ağlamaya başladı birden
Bebekti sonuçta...

12 SAAT SONRA
" KEMAL sen ne yaptın ya çocuğun annesi falan varsa ta buralara kadar getirmişsin Bu almanyadan nasıl dönecek Türkiye'ye ???
" ya Nur bir sus allah aşkına...
Ne güzel çocuğumuz olmuyordu. Bak sana çocuk "
" Ben bakarım bakmasına cok tatlı ama ya hapise girersen ya annesi varsa ha! hadi geri götürün başımız belaya girmesin...

"Yurt dışındayız ki gelip kimse bir şey yapamaz zaten çocuğu gördün üstü başı kötü ben eminim orada yaşıyordu çöplükte. Hem gidersem beni dinlemeden hapse gönderirler artık yapacak bir şey yok ilk 4 yıl evde egitim alır zaten üst kat full boşalttırdım. En iyi sekilde eğitim verdiricez. hadi gel bir bakalım soralım "

" hayırlısı olsun" beraber gülümsedikten sonra iceri girmeye koyuldular.
Nur hanım hala tereddütlüydü. Ama sesini çıkartmadı.
Bu da onun en büyük hatası olmuştu.
İşte hayat buydu.
Toprak için hayat değişmişti.
Kız kardeşini bir daha göremeyebilirdi. Hatta imkansızdı. Ya ona birşey olmuşsa diye geçirdi içinden ne yapacaktı.
YAĞMUR'U GÖRMESİ İMKANSIZ GİBİ BİR ŞEYDİ. ..

Türkiye / İstanbul
"Sinan Bey bulamadık sakin olun bütün karakollar uğraşıyor."
"Ben nasıl söyleyeceğim Elif'e"
O sırada Sinan'ın sekreterine telefon gelmişti.
"Buyrun."
"Bu imkansız."
"Sadece 12 saatte bir insan nasıl bunları düşünebilir?"
"Adamın ismini bulabildiniz mi?"
"Peki çocuğu orada gören var mı?"
"Lanet olsun."
"Tamam kapat."
Sinan sekreterine merakla bakarken sekreteri ne diyeceğini bilmiyordu.
Sessizliğe dayanamayan adam homurdandı.
"Anlat"
"Efendim ş-şey"
"Anlat dedim Sevgi"
"Ama Eb-"
"Bir daha sana anlat dersem kovulursun."
Kız gözlerini Sinan'a dikti ve konuşmaya başladı.
"Toprak Almanya'ya kaçırılmış adamın adı gözüküyor ama soylu biri ve her yerde çok fazla evi var. Uğraşılamayacak kadar kolu var her tarafta."
"Ne?"
Arkadan vir çığlık geldiğinde Sinan arkasına dönmüştü.
Ebru yere yığılmıştı.
Sekreterine acımasız bakışlar atmaktan en sonunda vazgeçti ve karısına yardım etmeye gitti.
Ebru hala bağırıyordu.
Zorlu bir ameliyattan geçmişti ve şuan küvezde yaşam mücadelesi veren bir kızı vardı.
O zaten bununla yıkılırken Toprak'ı kaybedemezdi.
Almanya ve Türkiye
İki kardeş belki birbirini bir daha hiç göremeyecekti.
İmkansız olabilirdi tanımı.

😊İNŞALLAH BEĞENMİŞSİNİZDİR😊

ÇAMUR Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ