18. BÖLÜM -KIRIK KANATLI BİR KUŞTUM VE SANA GÖKYÜZÜ OLMAYA ÇALIŞTIM-

27 4 2
                                    

Evde 2 günden beri sessizlik yaşıyordu.
Heryer ve herkes paramparçaydı.
İrem odasına kapanmıştı ve benimle konuşmuyordu.
Teyzem ise iş için şehir dışına çıkmıştı.
Peki ben?
Kafamı dersten kaldıramıyordum.
Ama aklım Alder'daydı.
Yine aynı şeyi yapıyordu, benimle konuşmuyordu.
Aramıyordu.
Bu sefer affetmeyi düşünmüyordum.
Saate baktığımda 22.00 olduğunu gördüm.
Uykum vardı, gözlerim şişmişti.
Ama arar umuduyla beynime uyuması için izin vermiyordum.
Netflix'i açtım ve bir dizi izlemeye başladım.
     ~~~ ••• ~~~
İREM KARA
Çok karanlık bir ormanda tek başıma yürüyordum.
Korkuyordum.
Karanlıktı. Kafamı kaldırdığımda ayı göremedim çünkü ağaçlar buna engel oluyordu. Sonra ben... ben bir anda küçüldüm. 10 yaşında oluverdim.
"Meraba güzelim."
Amcam dediğim o piçin sesisini duyar duymaz kilitlendim.
Aya bakmayı denedim yoktu.
Ağladım hatta çığlıklar eşliğinde ağladım.
Olmadı yine kurtaramamıştım kendimi ondan.
Bir kenara oturdum ağlamaya başladım. Aya baktım yine yoktu.
Sonra birisi geldi.
Siyahtan daha koyu olan o gri gözleriyle baktı uzunca bana...
Ardından elleriyle ağaçları koparmaya başladı.
Elleri kanıyordu hem de çok.
Onu öyle görünce yanına gittim ellerini tuttum.
"Ne yapıyorsun? Ellerin kanıyor."
"Olsun."
Birden ağlamaya başlayınca ben de ağladım.
Sarıldı sanki son kez sarılıyor gibi...
Sonra gitti.
"Gitme."

"Ama bunu sen istedin."
Gitti yine de kanı ebisemde kalmıştı o yeterdi.
Sonra düştüm yere.
Birisine ihtiyacım vardı. Hiç kimse yoktu ki!
Sonra gözlerim istemsiz gökyüzüne kaydı.
Ay, ay oradaydı. 
Ay griydi tıpkı gözleri gibi, ama ağaçlar kanlıydı.
O yapmıştı, benim için yapmıştı.
Benim için...
Sonra elimde bir not olduğunu fark ettim.
"KIZ GÖKKUŞAĞIYDI OĞLAN İSE RENK KÖRÜ..."
Yataktan sıçrayarak kalkmıştım.
Defterimi elime aldım ve 5. Notu yazdım.
Kabuslarım beni boğuyordu.
Neden bu kadar yıkılmıştım¿
Neden nefes alamıyordum¿
Bunların cevapları vardı.
Gözümü artık kapatmaya korkuyordum.
Arda geliyordu kabuslarıma.
Artık Arda giriyordu rüya sandıklarıma...
|○|○|○|○|○|●|○|○|○|○|○|

ARDA AKSOY
Unutmak?
Ben onu unutmaya kıyamıyordum ki!
Ona aşıktım.
Ölmek istiyordum ama bedensel olarak, fiziksel olarak zaten bitmiştim.
Hiç kimse beni sevmeyecekti.
Doğru daha babam sevememişti beni...
Arabanın hızını 180'e çıkardım.
Anılar beynimi ele geçirmişti.
Beynim uyuşuyordu.
Sonra birden önüme köpek çıktı bu yüzden direksiyonu kırmak zorunda kaldım.
Frene bastım ama durmadı.
Fren tutmuyordu.
Bir anda;
Bütün anılarım gözümün önünden geçti.
Birden araç tepe taklak oldu ve kafamı çarptırdım.
Gözlerimi kapattım.
Bir yerlerim acıyordu ya kolum ya bacağım.
Yavaşca etrafıma bakındım.
Canım çok yanıyordu.
O refleks ile elimi sol göğsüme doğru götürdüm.
Cam, cam parçası batmıştı.
Peki ben nasıl yaşıyordum.¿.
Az zamanım kalmıştı galiba.
İnsan sesleri duyuyordu kulaklarım.
Ben ise gökyüzüne bakmakla yetindim.
Aya baktım.
Gri aya...
Elimdeki kana baktım fazla kanıyordu.
İnsanların garip ve acılı bakışları üzerimdeydi.
Nefes alamıyordum.
Öksürdüm, birden ağzımdan kan çıktı.
Bu sefer gerçekten ölüyordum.
Ve bu sefer gerçekten ölmek istiyordum.
Ve Göz kapaklarım beni dinlemeyi bıraktı.
□●□●□●□●□●□●□●□●□
YAĞMUR GÜVEN
"Şimdi mi geldim aklına? " diye kendime söylenirken telefonu açtım.
"Pardon kimsiniz?"
"Yağmur buraya gelmelisin."
Sesi çok kötüydü.
Hemen ciddileştim.
"Ne oldu Alder?"
"Sana konum atıcam."
Bu neydi böyle gecenin bir yarısında.

<20 dakika sonra>
Dediği yere geldiğimde buranın bir villa  olduğunu gördüm.
Ama sorun şuydu ki dış kapı aralıktı.
Koştum ve bahçeye girdim.
"Siktir!"
Evin kapısı da aralıktı.
Kapıdan içeri daldım.
"Alder!"
Arkamda birini hissedince oraya döndüm.
Gözleri şişmişti ne olmuştu o okyanus gibi parlayan mavi gözlere...
Sarıldım.
Ama o sarılmadı.
"Çıldıracaktım! Gerizekalı?"
Bir yanda vuruyordum.
Ama o konuşmadı.
Ellerimi tuttu ve bana verdi.
Yüzü çok fazla değişikti.
O Alder değil gibiydi.

"Konuşmamız gerek."
"Ne oldu ki?"
Nefes aldı ve duvara sabitledi gözlerini.
Sonra dudaklarını araladı.
"Ayrılmak istiyorum."
Hani bazı insanlar ağır bir acı çektikten sonra kendilerine  bir duvar yaparlardı. Güvendiği biriyle beraber yeniden...
Peki bir insan 1 cümleyle o hayal duvarını yıkabilir miydi?
-evet
Dondum.
Ama gözlerinde... belki bakar diye.
Sonra pencereye doğru kaydı gözüm, gök gürüldedi.
Korkmadım biliyor musunuz?
Ilk defa.
●□●□●□●
ALDER TOPRAK DERİN
"Neden?" Diye sordu.
Sarılamadım.
"Çünkü," dedim.
"Çünkü? " diye tekrar etti.
"Çünkü seni sevmiyorum."
Hayır seni deliler gibi seviyorum.
"Bana bak."
Bakamadım, bakamadım ki...
"Bana bak dedim."
Baktım.
"Şimdi söyle."
Gözleri sanki paramparçaydı, tıpkı paramparça bir buz gibi...
"Çünkü seni sevmiyorum."
Gözleri doldu.
Kahkaha attı.
"Yalan söylüyorsun ne olduğunu anlat."
"Yalan yok şimdi git burdan."
Baktı uzun bir süre.
Sanki bir daha yüzümü göremeyecek diye.
Göremeyecekti ki.
Sonra bir anda daha yaklaştı yanıma
Kulağıma dudaklarını getirdi.
"Merak etme suç sende değil kırık kanatlı bir kuştum sana gökyüzü olmaya çalıştım."
Sonra kapıya yöneldi.
Ve  tekrar bana döndü.
"Ama ben sadece kırığım aptal değilim. Burada neler döndüğünü anlayacağım." Dedi.
Ve gitti.
Gitti.
O gitti.
Söylediği sözler aklımda yankılanıyordu.
"Merak etme hata sende değil kırık kanatlı bir kuştum ve sana  gökyüzü olmaya çalıştım."

Yıkılmak için iyi bir sebepti.
Telefonumu çıkardım ve onu aradım.
"İstediğin oldu. Onun kılına zarar gelmeyecek."

-■■■■■■■■■■-
Oylamayı unutmayın.💙

ÇAMUR Donde viven las historias. Descúbrelo ahora