14. BÖLÜM -SANKİ BEYAZ GİBİ MASUM OLMAK İSTİYORSUN DA SANA KARANLIĞI VERİYORLAR

37 6 3
                                    

İrem KARA
Lavaboya girdim ve çantamdan rujumu çıkardım.
İşlem bittiğinde tuvalet kapısının kulpunu çevirdim.
Acaba kime süsleniyorsun?
İç sesimin sorusunu cevaplamak yerine avm terasının kuytu köşesine ilerledim. Çantamdan sigara paketimi çıkardım ve cebimdeki çakmakla yaktım.
Ben son 3 gündür yaşanılanlara hala  inanamıyordum. Kimin ne zaman nerede olacağı belli olmuyordu.
Hayat çok acımasızdı.
Sigaramı dudaklarıma  götürdüm. Tamam bu yaşta sigara içilmesi yasaktı ama kuralları çiğnemek güzeldi.
Gökyüzüne baktığımda bir dolunay ile karşılaştım. Hava baya kararmıştı. Karanlıktan nefret ederdim ama yıldızlar ve AYDAN asla. Çünkü ay olmasa karanlık bir ızdıraptı.
Etrafıma bakındığımda kimsenin olmadığını gördüm bu çok güzel bir şanstı çünkü ay ile konuşmayı çok özlemiştim.
"Hatırlıyor musun? Ne zaman sevinsem seninle konuşurken bulurdum kendimi..."  sonra yüzümde bir tebessüm oluştu. Ardından tekrar araladım dudaklarımı...
"Zaten bu da 4 ayda 1 kere olurdu."
Aslında her zaman yüzümde gülümsememle gezerdim hatta yetimhanedeki bazı çocuklar bana 'mutluluk makinesi'  derlerdi.
"Hier war eine schönheit. (Burada bir güzel varmış.)"
Arkamı döndüğümde bir adam üzerime doğru yürüyordu. Ne demişti ki?
Etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını gördüm.
Hayır 2. Kez aynısını yaşayamazdım.
Kaçmak için yeltendim ama birisi kolumdan tuttu. Üç kişiydiler.
Ne yapacaktım?
Birisi kolumdan tutarken diğer ikisi de üstüme gelmeye başladılar.
Dilim tutulmuştu, geriye bir adım attım, bir adım daha ve bir tane daha...
Sırtım soğuk zeminle temas edince titrek bir nefes aldım.
Kendi aralarında konuşuyorlardı ama ben hiçbir şey anlamıyordum.
O sırada arkada 1 suilet gördüm. Saniyeler sonra da o suiletin adamlara daldığını...
Ben olduğum yerde sırtımı aşağıya doğru kaydırdım ve kollarımı dizlerime doladım. Hafızama istila eden şeyler canımı yakıyordu.
Minik kız yetimhaneye gitmek istemedi. Annesinin ve babasının ölümünü gözleriyle görmüştü. Zaten bu acı onun piskolojisini alt üst etmişti.
10 yıl önce
"Ben güzel kızımın velayetini almak istiyorum, o benim abimin yavrusu..."
Amcasına bakıp gülümsedi güzel kız...
Amcası ona hep güzel kız derdi.
2 YIL SONRA
Işıklar yoktu evde ama az da olsa amcasını görebiliyordu güzel kız... bugün onun doğum günüydü, amcası ona elbise almıştı. 10. Yaş doğum günü hediyesi...
"Amca bak nasıl olmuşum..."
"Çok güzel olmuşsun."
Sonra birden çok soğuk oldu her taraf. gözlerini kapatmıştı artık güzel kız...
Oraları anlatmak bile istemiyordu zihni.
'GÜZEL KIZ'
Bu kelimeyi hayatı boyunca kullanmamıştı ve insanlara artık güvenmiyordu.
Hayatı kirlenmişti.

"İyi misin?"
O karanlık andan ayrılıp  karşımdaki bir çift gri göze baktım sanki o gözler bendim.
Hafifçe başımı salladım. Etrafıma baktığımda yerde yatan piçleri gördüm. Bakışlarımı tekrar beni kurtaran çocuğa çevirdiğimde bana çok yoğun baktığını gördüm. Bu Alder denen çocukla bizim masaya gelen çocuktu.
Telefonumu çıkardım ve açmaya çalıştım. 
"Ben haber verdim, seni ben bırakıcam eve."
"Sana nasıl güveneyim." Dedim donuk bir sesle burnum tıkanmıştı ve eminim yüzümün rengi de atmıştı.
Çocuk yüzüme baktı sonra da 3 piçe baktı sanki güvenmemen için sebep mi var diye...
Kolumdan tuttu ve yavaşça kaldırdı.
Elimi ondan kurtardığımda dengemi kaybeder gibi oldum bu yüzden beni tekrar kendine çekti.
Hava artık zifiri karanlıktı. Telefonuma baktığımda Avm'nin kapanmasına 5 dakika olduğunu gördüm.
Otoparktaki kırmızı araca bindiğimde derin bir nefes aldım.
Yola koyulduğumuzda ise dudaklarımı araladım "teşekkür ederim."
"Önemli bir şey değildi."
"Benim için önemliydi."
Daha sonra konuşmadık. Yolculuk bittiğinde telefon kamerasını açtım ve kendime baktım berbat haldeydim.
O sırada bana bakan gözler hissettim.
O tarafa baktığımda aramızda dakikalık bir bakışma geçti.
Adı neydi acaba?
Sanki beni duymuş gibi dudaklarını araladı.
"Arda."
"İrem."
Ben tam kapıyı açıp çıkacaktım ki "istersen biraz daha burada kal gözünün şişliği insin." Diye bir teklifte bulundu.
Başımı salladım ve aynı pozisyona geçtim. Sessizliği bozan ben olmuştum.
"Beni nasıl buldun?"
"Sen gittikten sonra arkandan o itler gitti ben de seni takip ettim."
Ben hala olayın şokundayken o konuşmaya devam etti.
"Ben de küçükken ayla konuşurdum."
Söylediği şeyle ona bakalaldım.
"Ama ben sevindiğim zaman değil üzüldüğüm zaman konuşurdum onunla."
Ne diyebilirdim ki? Bu konuyu kapatmalıydım.
Ama o devam etti.
"Şimdi daha iyisin" dedi. Başımı salladım. Gözlerine baktığımda gri gözleri daha da koyulaştı.
"Gözlerin." Dedim sanki büyülenmiş gibi.- zaten büyülendim ama-
"Çok mu koyulaştı."
Hafifçe başımı salladım. O bana hislerini paylaştığına göre ben de paylaşmalıydım.
"İlk gördüğümde kendime benzettim." dedim çarpık bir gülüşle o ise anlamamış gibi bakıyordu.
Sonra gülüşüm yavaş yavaş kayboldu.
"Sanki beyaz gibi masum olmak istiyorsun da gidip sana karanlığı veriyorlar."dedim, arabadan indim ve kapıyı kapatmadan "iyi geceler Arda." dedim.
O ise galiba benim az önce dediğim şeyi düşünüyordu.
"İyi geceler İrem."
O bir çift gri gözü sevmiştim ve emindim ki o bir çift gri gözle daha çok karşılaşacaktık.

💟💟💟💟💟💟💟💟💟💟
Oylayın lutfen ve takip edin
-takip edeni takip ediyorum.-
 


ÇAMUR Where stories live. Discover now